Death Game (+18)

Bölüm 1

Hellüü
Umarım beğenirsiniz
Muahhh🤍

______________________________________

Kulaklığımı takıp en sevdiğim çalma listesine girdim. Gözüm yanımda olan Selin'e kaydı, ona baktığımda o da laptop'ta bir şeylerle uğraşıyordu. Sonra tekrar yolu izlemeye başladım.

Bugün sınıfça bir geziye gidiyorduk.
Bazı otistikler ile sıkıcı bir yolculuk olmuştu.

Kalacağımız yere vardık, önden sınıf başkanı Arın indi. Bu çocuğa karşı bir şeyler hissediyordum, ama söyleyemiyordum.

Sınıf listesine bakarak herkesin tam olduğundan emin olunca, içeri girdik.

Kalacağımız odalara yerleştik. Selin'le ben aynı oda da kalıyorduk. Okulun başından beri onunla arkadaşız, genelde bilgisayar işleriyle ilgilenmeyi severdi. Bu yüzden nereye gitse laptobu hep yanında olurdu. Eşyalarımı dizmeden yatağa attım kendimi üzerimde bir yorgunluk vardı.

Kapımızın tıklanmasıyla dikkatim oraya gitti. Zorlada olsa kapıya doğru yürüdüm ve kapıyı açtım karşımda Arın'ı gördüm.

"Ne oldu?" diye sordum.

"Beş dakika sonra salona gelin," dedi Arın. Onu başımla onayladım.

"Kimdi o Arya?" diye sordu Selin. Omuz silktim.

"Beş dakika sonra aşağıda olmamız gerekiyormuş Selin."

"Neden?" diye sordu.

"Ben de bilmiyorum. Gidince öğreneceğiz. Hadi gidelim," dedim ve telefonumu alıp aşağıya indim.

Neredeyse herkes toplanmıştı, hepsi birer birer sandalyeye geçiyordu.
Bende etrafa göz gezdirip boş olan sandalyeye, Emre'nin yanına oturdum.

Kısa bir süre sonra Selin ve Yaren'de gelmişti.

"Hocalar nerede?" diye sordu Yaren.

"Onlar diğer hocalarla birlikte gittiler. Yakın zamanda dönecekler. Size bunu söylemek için çağırdım. Bu süre zarfında ben sizlere yardımcı olacağım. Sorusu olan var mı?" dedi Arın, keskin bir tonda.

Kimseden çıt çıkmadı.

Sonra telefonumuza aynı anda bildirim düştü.

Herkes gelen bildirimlere baktığında bir uygulamayı gördü. Silinmiyordu ve öylece kalmıştı. Uygulamanın adı, Death Game idi.

Uygulamaya girdiğimde beni bir sandık karşıladı. Üzerine tıkladığımda içinde SİVİL yazıyordu. Uygulamanın alt kısmında bir not yazıyordu; hangi meslek olduğumu kimseye söylemeyeceğimi ve eğer söylersem, benim için riskli olduğunu söylüyordu. Bu yüzden kimseye bu meslekte olduğumu söylemeyecektim. Gece saat 12'ye gelmeden birini oylayıp , katili bulmaya çalışacakmışız. Ayrıca Sivil de neyin nesiydi?

Herkes birbirine şaşkınlık içerisinde bakıyordu ve görünen o ki herkes mesleğini seçmişti. Bir tane Polis, bir tane Doktor, dört tane Katil ve 10 tane Sivil bulunuyordu ve ben de o sivillerin arasındaydım.

"Bu da neyin nesi?" dedi Yaren, şaşkınlıkla.

"Birbirimize her gece yarısına kadar oy vermemiz gerektiğini söylüyor. Eğer ki, vermediğimiz takdirde öleceğimizi yani idam edileceğimizi söylüyor. En az oyu alan ölür. Uygulamayı açınca hepimizin fotoğrafı olduğunu görüyoruz. Bu saçmalık değil mi?" dedi Arın.

"Haklısın."diye cevapladım.

"Bu normal bir oyun. İçimizden birine oy verelim, zaman geçirelim." dedi Selin, öylesine.

"Gece yarısına gelmeden önce oy verelim," dedi Alya.

"Tamam o zaman! Hüseyin'e oy verelim," dedi Elvi, hızlıca.

"Tamamdır."

Herkes telefonuna girdi ve Hüseyin'e oy verdi. En çok oy  alan o oldu.

Sonra herkes gülerken birden her yerde yankılanan tatlı bir melodi çalmaya başladı.

Tüm herkes melodiyi dinlerken, Hüseyin başını tuttu ve birden bire acı çekmeye başladı. Sonrasında çığlık atıp kafasını duvara defalarca vurup kafasını patlattı.

Hepimiz dehşete düştük. Bazıları onu durmak için yanına gitti fakat nafile.

Hüseyin cama doğru koşup kendini aşağıya attı. Sonrasında öldüğünü gördüğümüzde neye uğradığımızı şaşırdık. Bazıları ağladı, bazıları ise hâlâ şaşkınlık içindeydi.

Sonra tekrar bir ses duyuldu.

"Hüseyin Taşkın bir sivildi."

"Siktir, bu da neyin nesi?!"

Tam o anda bir melodi çalmaya başladı. Sonrasında hepimiz aynı anda gözlerimiz kapandı ve karanlık oldu her yer.

🫀

Merhabaaaaaaaa ben Ela, umarım beğenirsiniz. Bu bir diziden ilham alınmıştır. İzlemek isterseniz; Night Has Come

Instagram hesabım; 3llyksl

Allah'a emanet olun, sağlıcakla kalınnnnnn🩷🌷

'Ela.