yedinci.perde

59 7 7
                                    

(Hastane)

Erin- "ben olayı anlamadım şimdi, neden apar topar hastaneye gidiyoruz Ege? Kime ne oldu? Telefon da konuştuğun kimdi ?"

Ege tek kelime etmeden sadece yola odamlanmış, yeni cıkmakta olan sakallarını kaşıyor, kalb'i ritim ritim hızla atıyordu. Kırmızı ışıklara geldiklerin de Ege kafasını arkaya yaslayıp hızlı hızlı nefes alıp verirken Erin endişe ile onu izliyordu.

Erin- "Ege beni korkutuyorsun ne oldu? Arif'e mi birşey oldu?"

Ege bunu duyunca kaşlarını çatıp Erin'e soğuk bir bakış atar. Direksiyonu daha sıkı kavrayarak yeşil ışığın yanmasını beklerken Ege'nin telefonu çalar. Ege telefonu titrek ellerle açtığı esnada yeşil ışık yanar ve arabayı gazlar. Telefonunu açtığı esnada Erin'nin anlam veremeyen bakışları ile telefon görüşmesi yapıp, görüşme bitince telefonu sinirle fırlatması an oldu. Ege, 'kahretsin!' 'Kahretsin!' Diye söylenirken neredeyse hastaneye varmışlardı.

Erin- "E-Ege-"

Ege- "ERİN BİR KEZ OLSUN SUS ! LÜTFEN BİRAZ SUS !"

Erin tek kelime edemeyip cama doğru döndü ve sessizce izlemeye başladı. Ege bağırdığına her ne kadar pişman olsa da artık hiçbirşey duymak istememesi onun suçu değildi.

(Hastanede)

Arif- "Aklım almıyor! Neden kendine bunu yaptı anlamıyorum!"

Ebru, Arif'i sakinleştirmeye uğraşırken Emre yere çökmüş, saçlarını karıştırıyordu. Herkesin yüzünden perişan oldukları anlaşılıyordu. Arif'in gözleri çoktan dolmuştu. O sırada Ege koşar adımla koridora dalınca Arif ona bir saniye bakıp hiç düşünmeden Ege'ye sımsıkı sarıldı ve bir süre umzunda sesiz bir şekilde ağladı.

Ege- "Tamam ben buradayım Arif. Şimdi sakinleş."

Erin de ardından gelince Emre çözdüğü yerden ayağı kalkar ve afallayarak Erin'e yaklaşır.

Emre- "Erin nasıl oldu bilmiyorum. Ne yapacağımı bilmiyorum...cenan..arkadaşım içeride yatıyor erin.."

Emre'nin gözleri dolma aşamasında gelmişti. Erin üzgün bir ifade ile bakıyordu ona.
A

rif Ege'den ayrılmış, ayakta durmak ta zorlanıyordu. Ege Arifi oturtturdu ve Emre'yi Erin'nin yakında görünce kaşlarını çattı.


Arif- "Yatıyordu.. küvette öylece yatıyordu.. elimden birşey gelmedi Ege.."

Arif ağlarken Ege boşluğa düşmüş gibiydi. O an zamanın durmasını istemişti. Bütün bunlar onun suçuymuş gibi düşünmeye başlamıştı.

Erin- "Emre kendini toparla cenan iyi olacak. Gel biz seninle biraz temiz hava alalım olmaz mı?"

Emre- "O-olur.. temiz hava iyi gelir."

Erin ve Emre tam gidecekken;

Ege- "Hiçbir yere gitmiyorsun Erin. Gözümün önün de ol. Ebrunun yanına geç."

Erin şaşkın bakışlar içinde derin bir nefes verip basını onaylarcasına sallayıp, Emre'nin elinden tutup Ebruya yakın bir yere oturdular.

Erin- "Ebru iyi misin? Bak herşey geçecek söz veriyorum. Sen güçlü birisin kendini toparla.."

Ebru hafif gülümseyip arkasına yaslandı.

Arif- "Ege ben dayanamayacağım bunlar benim suçum."

Arif bir anda ayağı kalkıp hızlı adımlarla koridordan çıkar ve Ege peşinden Arif'e her ne kadar bağırsa da aldırış etmez. Emre, Erin, Ebru şaşkın bakışlar ile telaşla ayağı kalktılar.

Ege- "Arif dur nereye? Senin suçun değil!"

Ebru- "Arif gitme burada kal!"

Erin- "Ege! Arif! Hay Allah'ım kafayı yiyeceğim!"

Emre- "Erin sakinleş Ege onunla ilgilenir gel temiz hava alalım fırsat bulmuşken. Ebru sen biraz burada kal birazdan döneriz."

Ebru başını salladı,Emre de Erin'nin elinden tutup yangın merdivenlerine doğru yol aldırlar.
Erin arkada Emre önde bir şekilde koşuyorlarken emre arkasına dönüp elini tutar gülümser bir ifade ile Erine bakması bir olur. Erin ne olduğunu anlamasa bile uzun zamandır hissedemediği mutluluğu Emre ile hissetti koşarlarken gün batıyor ve ikisinin de önünden ışık süzmeleri vuruyor, bir yıldızın Doğuş misâli parlıyorlardı

Ege, Arif'i sakinleştirmek için onun ile beraber evlerine doğru yola çıkmıştı ne kadar ısrar etse de arabayı Arif kullanmak istiyordu artık Arif'in üzüntüden ve uykusuzluktan gözleri perişan halde olduğunu bakmasa bile anlayabiliyordu.
Ege aslında cenan'a olanlara değil de Arif'i bu kadar perişan görmesinden ötürü kendisine yeditiremezken aklından;

"Acaba bana bişi olsa bu kadar üzülürmüydü ? "

"Acaba cenan'a birşeyler mi hissediyordu ? "

"Yoksa Cenan, Arif'in bana yakınlaşması üzerine mi böyle bir şey yaptı."

"Artık kafam almıyor tek istediğim şey Arif..."

Bunları düşünürken kırmızı ışıkta durmuş bir vaziyetteydi ve kafasını torpido'ya dayayıp ne kadar Arif'in önünde istemese de ağlamaya başladı
Durumu anlayan Arif ilk başta kenara çekip sonra Ege'ye dönüp;

Arif- "Ege benim hakkımda mı düşünüyorsun ?Biliyorum üzülüyorsun ne olsa Cenan da senin arkadaşın."

Ege-"Hayrı Arif ben senin perişan olmana dayanamıyorum..."

Arif- "Ege ne de olsa yıllardır benim en yakın arkadaşım tek yoldaşım 'bir tanecik' kardeşim

Ege-"Nasıl yani 'Bir tanecik' mi."

Arif- "Evet Ege yılardır tanıyorum cenan'ı.''
ne de olsa Arif'in bir tanecik demesi üzmüştü Ege'yi ama güneş süzmeleri vururken gözlerinden damla damla yaşlar aralanır'iken Gülümser bir vaziyette;

Ege- "Arif iyiki o gün stüdyo da seni gördüm, iyiki geldiğimiz ilk an Eser'in sözüne atladın, hep benimle kal olur mu..."

Arif, Ege ye bakar ve küçük bir sırıtış ile sarılır ve;

Arif- " Seni asla ama asla yanlız
bırakmayacağım. "

O anda şiddetli bir gürültü ile irkilirler...

~Bölüm sonu (çok üşendim sevgilerle kalın..)

)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 14 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

~Kısa bir Gece~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin