BÖLÜM 3 - SOY LANETİ

23 1 1
                                    

Başlamadan Önce Bir Not;

HOMOFOBİKLERİN BU BÖLÜMDEN SONRA OKUMAMASI TAVSİYE EDİLİR, HİKAYEDE SHİPLER VE FESAT FESAT SAÇMA SAPAN ŞEYLER OLACAKTIR.

AYRICA 1NTİHAR BENZERİ OLAYLAR DA OLACAKTIR, ETKİLEYECEKSE OKUMAYIN.

Anlayışınız için tşk.

Hayır hayır hayır...

Her şey bitmiş miydi?.

Bu kadar erken olmamalıydı, başka çaresi yok muydu?

Kafamda bu sorular yankılanırken sadece onların şaka olduğunu düşünmesini diliyordum usulca, başka çarem yoktu. Ama Dilek detaya dahi girmişti...

Ben lanetli miydim?

İnsanlar herhalde bizim soyumuza öyle bir beddua okumuştu ki kurtulamıyordum. Sorun öğrenmeleri değil, beni öldürecekleri korkusuydu. Korkuyordum, elim ayağım hareket edemez olmuştu. Konuşmayı bitirince bir an duraksadı, sonra da bayıldı. Arkadan bana bakan Azra'nın sıfat korkunçtu, benden korkmuş muydu? Feride bana dahi bakmıyordu ve kalanları da Dilek'i uyandırmaya çalışıyordu. Bir anda öfke bedenimi sıkıca kavradı ve şöyle dedi;

- Neden onlara gücünü göstermiyorsun? İşe yaramazın tekisin, sen bir canavarsın.

Bir anda durmaları için bağırdım, korkunç bir sesti. Ona doğru yaklaştım ve onun elini sıkıca kavradım. Onun iyileşmesini umuyor ve unuttuğum güçlerimi kullanmaya çalışıyordum. Sarı bir sıvı ikimizin elini kavradı ve bir süre sonra kızıllaştı, sonra da kayboldu. Başarmıştım, gözlerini açıyordu. Diğerlerinin şaşkın bakışları içerisinde ayıldı ve neler olduğunu sordu. Ne yani, karada da mı büyücüler vardı? Onu biri kullanıyordu o kesindi. Ancak farklı birşey oldu, gözlerini açmadan önce üzerinden kara bir şey çıkmıştı. Ben seçilmiş falan mıydım diye düşünmeden edemiyordum. İçimdeki konuşan kişi kimdi, neden böyle birşey yapmıştı?...

Dilek kendine gelince Ravza beni kenara çekti ve şöyle dedi;

- Düzgünce her şeyi anlat lütfen.

Grup da arkada beni sakince dinliyordu. Ravza konuşmamı bitirdiğimde Neden ona baştan söylemediğimi sordu. Korkuyordum, nesi yanlıştı bu hissin? Bir taraftan söylediklerimi zerre anlamayan Azra ile bakışıyor, bir taraftan da Elif'e hesap vermeye çalışıyordum. Etraftaki fazla sesi kesmek amacıyla Amine konuşmaya başladı;

- Yeter artık susun. Şimdi, ne oldu yani? Birşey yapmayacak mıyız?

Sevde arkadan konuşmaya girdi;

- Sen de biliyorsun çok tehlikeli değil mi?

Azra bu kadar heyecandan sonra şöyle dedi;

- Yardım etmeliyiz, o burada kalmaya devam ederse bir gün insanlar onu farkedecek ve öldürecekler.

Feride bir anda atlayarak şöyle dedi;

- AKSİYOOOONNN!!!

Bu heyecan biraz da olsa gülümsememe sebep oldu, şimdi herkes beni kurtarma konusunda hemfikirdi. Şans da olsa aileme kavuşmak istiyordum, aslında asıl ailemi farkedemeden...

Aslında ilk geldiğim zamandan beri çok fazla değişmiştim. Artık duygulara ve bir canlı bedene sahiptim. İnsan davranışlarını düzgünce sergileyebiliyordum ve göklere geri dönme konusunda yalnız çalışmıyordum, yalnız değildim. Bu güzeldi.

O akşam sokak serserileri gibi dışarıda dolaşıyorduk. Çakma sarışın, hakiki sarışın, ferdi, kurbağa, zeyto, kısır abla ve micheal bağımlısı kişilerinden oluşan harika kadromuzla adeta gökkuşağı gibi farklı farklı vibe'lar saçıyorduk etrafa. A101'den aldığımız yiyecekler ile Üsküdar Sahili'nde neler yapabileceğimizi düşünüyorduk. O sırada Feride'nin 5 dakika içerisinde tüm cips paketini bitirdiğini gören Azra şöyle dedi;
- YAVAŞ LAN AYI?-

Feride ''ehe ehe''leyerek olaydan kurtulmaya çalışırken Sevde Elif'in Micheal ile yazışmasını izliyor ve okuyordu. Ravza ve Amine biraz dolaşmak için ayrılmıştı ve aradan 5-10 dakika falan geçmişti sadece. Ben de masum masum denizdeki denizanalarını telefondaki flaş ile izliyordum. Korkuyordum ama eğlenceliydi. O sırada Dilek kolumu tuttu ve kulağıma fısıldadı, ''sıkıldım. ne yapsak?''. Karşıdaki File Market'i gösterdi ve şöyle dedi;

- İkimiz gidelim onlara birşey alalım sıkıldım ve acıktım, heyecanlı olur değil mi?

Kabul ettim ve birlikte gittik. Fiyatlar ateş pahasıydı, ama yine de ben ısmarladım. Dönerken önümüze 2 tane Üsküdar kekosu çıktı, ellerinde hançerinden tutayım silah dahi vardı. Önde Dilek olduğu için ilk ona saldırmaya çalıştı biri, ama çalıştı çünkü ben varken ona kimse zarar veremezdi. Adam olduğu yerde donup kalmıştı, sadece adam değil tüm dünya durmuştu. Anlıyordum artık insanların bizi öldürme sebeplerini, bizden korkmuşlar. İki adamı da uzaktaki çöplerin kenarına taşıyıp kenardaki lamba direğime masumca bağladım. Sonra da geri döndüm. Dilek ne olduğunu anlamasa da çok da kafaya takmamıştı. Döndüğümüzde Ravzalar çoktan dönmüştü. Feride Azra'yı sahil kenarında öldüresiye dövmek için koşturuyor, Azra ise yaptıklarından zerre pişmanlık duymamış gibi inat yapıyor ve kaçıyordu. Zar zor durdurmuştuk onları. Feride aldıklarımızı görünce anında atladı. Mutluyduk, ben de, herkes de. Keşke böyle kalsaydı hep.

Aradan haftalar geçti, ancak ben yeryüzü ile bir bağ kurmuştum, her ne kadar istemesem de. Şu ana kadar en fazla 2-3 ipucu bulmuştuk ve hepsi doğruluğu kanıtlanamayacak saçma bilgilerden ibaretti. Herkes bıkmıştı ama hala devam ediyordu. Bir akşam yine gezmiş ve kafa dağıtmıştık. Ertesi gün Feride'nin çok garip davrandığını fark ettim, ama fark eden sadece benmişim. Ona ne olduğunu soramadım utancımdan. O gece tek başıma dışarı çıkmaya karar vermiştim. Ülker Çikolatalı Gofret çöpünü atmak için iki binanın arasındaki çöp konteynırının yanına gittim, tam çöpü atacakken arkadaki şeyi gördüm, gözyaşı vücudumu sarmaya başlamıştı bile. N-nasıl olmuştu bu?...



SON

Gökyüzündeki Son ''Zeytin''Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin