BÖLÜM 5 - BİRDEN FAZLA ( w/ @wissxwish )

16 1 4
                                    

Üçümüz oturmuş işsiz gibi gülüyorduk. Dilek bir anda söze girdi;

- Madem Azra da sihirli, o ne yapabiliyor? Sadece civcivlerden falan bahsettin o kadar ki, hiç bir şey anlamadım bilgine.

Feride bana bakıp kıs kıs güldü ve Dilek'e döndü;

- Çok mu öğrenmek istiyorsun?

- Hm hm, dedi Dilek sessizce. 

Feride üstünü sirkeledi ve boğazını temizledikten sonra (nihayet ki) söze başladı;

- Zamanın birinde bir insan her dağdan büyük bir dağ olan ''YÜKSELİŞİN DAĞI''na tırmanmaya çalışırmış. İnsanlar ona bırakmasını söylemişler, ama o durmamış. Dağa bir gün sonunda tırmanmış, onu sayısızca sarı ışıl ateş böceği karşılamış. Ona ''dileğin ne?'' diye sormuşlar, insan cevap verememiş. Bir süre sonra ateş böcekleri onun için bir dilek seçmiş ve onu dağdan aşağı itmişler, işte o zamandan beri reenkarne olabiliyor ve her şekle girebiliyor.

- İyiymiş, dedim sessizce.

Sonra Feride Dilek'e döndü ve şöyle sordu;

- Sen neden atıldın sorması ayıptır??

Dilek bir süre dondu, cevap vermedi. Bir anda gözlerinden yavaş yavaş gözyaşı döküldü. Sonra cevap verdi;

- Sevdiğimi, tüm sevdiklerimi kurtarmak için.

Ona sarıldım, sakinleşmesi için bekledim. Ben beklerken Feride arkada Elmalı soda içerek hikaye yazmaya devam ediyordu. Bir süre sonra Dilek uyudu, gerçi yeşil hamsterimin hiç de umurunda değildi.

- Ne yaşamış olabilir?, diye sordum.

O da ''herşey olabilir'' cevabını verdi.

Daha da konuşmadık.

Ertesi gün sabahın köründe Allah'ımın güzel bir kulunun aradığını farkettim, ey ALLAH'IMIN GÜZEL KULU... Arayan Elif'ti, gelin dolaşalım falan dedi. Ben tamamdım ama Dilek'e de sormalıydım, dün gece (ilk defa) deliksiz uyumuştu. O da kabul edince hazırlanıp sonra çıktık. Hava güneşliydi ve gayet de sıcaktı. Biraz ilerledikten sonra grubu gördük, Dilek koştura koştura yanlarına giderken ben sakince yürüdüm.

Dün yaşanan her şey aklımdan bir türlü çıkmıyordu, olaylara değil araştırmalara odaklanmalıydım. BU TÜR ŞEYLERE DEĞİL.

Akşama kadar o kadar güzel zaman geçirmiştim ki, anlatamam. Kabul gerçekten sıkıyorlar ama yapmadan da edemiyorsun, eğlenceli. Bir anda aklıma gökyüzüne geri dönmem gerektiği, buraya da çok bağlanmamam gerektiği aklıma geldi. Maalesef artık çok geçti çünkü onlara bağlanmıştım, onlar benim ailemdi. Pazar akşamı Sevde bizi oturmaya davet etti, biz de gittik. Otururken Ravza'nın Amine'nin kulağına birşeyler fısıldadığını farkettim, artık her ne dediyse ikisi de fazla kızarmıştı. O fesatlığı sonuna kadar hissedebiliyordum. Bir süre sonra Amine kalktı ve uykulu olduğu için yüzünü yıkamak istediğini söyledi, ben de kesinlikle inandım. Bir-iki dakika sonra Ravza hiç bir şey demeden  kalktı ve tuvalete gitti. Ben de ''su içeceğim'' bahanesiyle onları takibe gittim. Birkaç gün önce yaşanan abdesthane olayından sonra neyin fantezisini yaşayacaklarını merak ediyordum, bu yüzden kapı deliğinden izledim. Bu sefer Ravza Amine'yi öpmeye çalışıyordu, biraz saçma görüntülerdi ama tam birbirlerini öpecekleri sırada ''GÜNAH GÜNAH LAN'' diye bağırmak için gelmiştim sonuçta. Tam öpüşecekleri sırada tam da dediğim gibi bağırdım, izlendiklerini anladıklarında çok garip bir şekilde anırmaya başladılar. Ben de anırdım.

Gece yatmadan önce banyoya dişlerimi fırçalamak için girmiştim, yanımda Dilek ile. Fırçaladıktan sonra odaya gittik ve bir anda ağzımdan şu soru çıktı;

- Sevdiğin kimdi?...

Bana baktı, sonra da cevap verdi;

- Kraliyetin şövalyesi, birbirimizi çok severdik.

- Bana ondan biraz daha bahsetsene?

Derin bir iç çekti ve başladı;

- Asırlar önce büyük bir savaş oldu, devletimizi yaktılar, yokettiler. Sonra da kralı adaletsiz biri yaptılar. Bir gün ormanda dolaşıyordum, ancak bir şövalye beni gördü ve bana okları saplamaya çalıştı. O sırada başka bir şövalye, beni ondan korudu. O an tanıştık, anlaştık. Beni kötü kraliyet soyundan ve halktan korudu. Sonra birbirimize aşk ilanı verdik ancak bunu kral da duymuştu. Benim kurt sevgilimi tam idam edeceklerdi ki ben öne geçtim ve onu korumaya çalıştım. Defalarca kardeşlerimi, arkadaşlarımı ve sevdiklerimi rehin aldılar. Sonra da beni lanetlediler ve oraya dönmemem için güçlerimi mühürlediler.

İsmini sordum.

- Hatırlayamıyorum, tek hatırladığım onu idam edecekleriydi.

Kafasını sessizce okşadım;

- O öldü mü peki?

Cevap vermedi, ben de ısrar etmedim.

Pazartesi gününden itibaren tek başıma kimin güçleri var, grupta başka kim güce sahip gibi bilmediğim soruları araştırdım, ayrıca ben de zeytin formuma dönebilir miydim? Eski hatırlamadığım güçlerimi nasıl kullanabilirdim? Ve en önemlisi, göklere nasıl dönebilirdim?...

Perşembe akşamı dışarıya gezmeye çıktım. Kenarda yeşil bir şey ve bir kedinin kavga ettiğini gördüm, bir dakika- o Feride değil mi? Bir anda Feride diye bağırınca kedi de bana baktı, Bir anda o kaslı kedi yerinde Ravza olduğunu gördüm.

- NE YANİ BEN FERİDE İLE Mİ KAVGA EDİYORDUM?! dedi Ravza.

Allah'ım neler oluyor...



SON



Gökyüzündeki Son ''Zeytin''Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin