Sığınak

53 10 0
                                    

Bir hafta boyunca kadının hayatta kalmak için yaptığı her hareketi izledi. Otrinon 'un gözlem ışığı saatlerinde dışarıda kalmıyor ve günlük işlerini bu saatlerin dışında yapıyordu. Eski bir madende yaşıyor ve yemeklerini günün son gözlem ışığı saatinden sonra yaktığı ateşte pişiriyordu. Haftada iki gün balık avlıyor ve bir günde kurduğu tuzaklarda yakaladığı hayvanlarla besleniyorlardı. Çevredeki pek çok bitkiyi tanıyor ve yenilebilecek olan her şeyi topluyordu. Her hareketi sistemli ve bilinçliydi. Kesinlikle çok dikkatliydi. Küçük kız ise o ayrı bir meseleydi. Bu bir haftalık gözlem sayesinde küçük kızın çok özel yetenekleri olduğunu görmüştü. Bir kere şunu kesinlikle anlamıştı ki kızın etrafındaki her şeyle inanılmaz bir etkileşimi vardı. Eğer annesinden uzaktaysa etrafını bir sürü hayvan sarıyordu. Küçük kız sanki onlarla iletişime geçebiliyordu. Elini sürdüğü her yerden adeta hayat fışkırıyordu. Anne kızın her hareketini izlemiş ama onların nasıl hayatta kaldığına dair en ufak ize rastlamamıştı. Nasıl bir karar vermesi gerektiğini bir hafta boyunca düşünmüş ama bir sonuca varamamıştı. Onların nasıl hayatta kaldığını anlamadan bir karar veremeyecekti. En iyisi onları bir süre daha izlemeli ve kararını ondan sonra vermeliydi. Bu düşünceyle Otrinon'a geri döndü.

-Sen iyi misin?

Soruyu soran arkadaşı Piroya idi.

-Evet, neden sordun ki? Derken arkadaşına baktı. Arkadaşının bakışlarında merak ve tuhaf bir endişe var gibiydi. Çocukluklarından beri arkadaştılar. Birbirlerinin aldığı nefesten haberleri olurdu. Piroya her zamanki gibi simsiyah saçlarını tepede sıkı bir atkuyruğu yapmıştı. Saçları o kadar uzundu ki neredeyse belinin çukuruna varıyordu. Buğday renkli teni, kocaman mavi gözleri ve her zaman kırmızı renge boyadığı biçimli dudaklarıyla girdiği her ortamda tüm bakışları üzerinde toplamayı başarıyordu. Uzun ve biçimli vücudunun farkında olan Piroya, giydiği dar kıyafetleri bir manken edasıyla taşıyordu. Bu akşamda üzerindeki kıyafet inci beyazı renginde ince askılı oldukça derin göğüs dekoltesi olan ve güzel vücudunun her ayrıntısını gözler önüne seren dizlerine kadar dar inip dizinden sonra ise bollaşıp yeri süpüren bir kıyafetti.

-Ne bileyim tecritten çıktığından beri sanki bir farklısın, derken alışkın hareketlerle Oasna'nın koluna girdi.

Komuta merkezinde verilen yemek davetine katılmışlardı. Oasna, aslında bu etkinliğe katılmayı hiç istememişti ama Piroya'nın ısrarına dayanamamıştı. Gülümseyerek arkadaşına baktı.

-Ne zamandan beri ablammış gibi davranıyorsun, diye dalga geçti onunla Oasna.

-Sen ne zamandır benden bir şeyler saklıyorsun?

-Bir şey saklamıyorum Piroya. Sadece yorgunum.

-Aha, işte bu bir itiraf. Bizim enerjisi hiç bitmeyen asi kumandanımız yorulduğunu itiraf ediyor. Hemen bunu birilerine söylemem lazım, derken kışkırtıcı bir kahkaha attı Piroya. Oasna ona gülümseyerek baktı ve yemek masasına yönlendirdi.

-Gerçekten sende bir şeyler var. Ne olduğunu bilmiyorum ama sanki aklın başka bir yerde gibi. Geldiğinden beri sürekli dalgınsın. Çözemediğin bir sorunun içinde kıvranıyor gibisin.

-Bir sorunum olsa anlatacağım ilk kişi sensin biliyorsun değil mi? Bu yüzden artık benim için endişelenmeyi bırak da akşamın keyfine varalım, dedi.

-O zaman beni dansa kaldır da cümle âlem nasıl dans edilir görsün, dedi Piroya neşeli bir sesle. Birlikte dansa kalkan bu ikili salondaki pek çok kişinin dikkatini hemen çekmişti. Bir süre sonra masalarına oturan çiftin konuşmaları itici bir sesin araya girmesiyle bölündü.

-Her zaman tekelci şanslı bir hergele olduğunu biliyordum ama salondaki en müthiş yaratığı tek eline alman haksızlık, onunla dans etmem için bana izin verir misin Oasna?

Işığın MührüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin