3rd

64 9 9
                                    


Jisung

Benden bir şey saklıyordu. Bu çok açık bir şekilde ortadaydı ama henüz ne olduğunu kestiremiyordum.

Beni hâlâ önemsiyordu. Her akşam koynuma girmeden uyuyamıyordu. Özlediği her an arayıp ne yaptığımı soruyordu. Hatta bazen sadece sesimi duymak için yapıyordu bunu.

Ancak çekindiği bir durum vardı. Onu her karşıma alıp sorgulayacağım sırada da nasıl yapıyorsa kaçmayı başarıyordu.

Peki ya şimdi nasıl bir bahaneyle işin içinden sıyrılacaktı?

"Yüzük işini hallettiysek çekime gidelim mi? Kalacak mısın?" diye sordu karşımda kolyesini takmaya çalışan beden. Büyük ihtimalle tek derdimizin bu olduğunu sanıyordu. Yoksa bu kadar rahatlığın normal olduğunu sanmıyordum.

Ayrıca ben buraya fotoğraf çekimi izlemeye gelmemiştim ki.

"Hyunjin konuşmamız lazım."

Kolyeyi bir türlü takamayan ellerine dokundum, kollarımı omuzlarının üstünden uzatarak. Kolyenin klipsini tutup dikkatle takarken de gözlerinin beni izlediğini çok iyi biliyordum.

"Olur konuşalım da çekime geç kal-" diye konuşmasına başladığında sözünü kestim. "Buraya çekimin için gelmediğimi anlamış olman gerekiyordu oysaki."

Kolyeyi takmayı sonunda başarmıştım. Bir adım uzaklaşıp kolyenin, üzerinde duruşuna baktım. Her zamanki gibiydi elbette.

Hwang Hyunjin, her bir parçayı üstünde kusursuz taşıyordu.

"Normal zamanda davranışların normalken neden ben her soru sorduğumda kaçıyorsun Hyunjin?" dedim gözlerim gözleriyle buluşurken. Bana kalırsa o da bu hareketlerinin farkındaydı ancak anlaşılan ikimizde aramızdaki bu garip durumu dile getirmeden rahata eremeyecektik.

"Ben zaten hep normalim?" dedi. Fakat der demez gözlerini kaçırmasıyla yalanının ortaya çıkışı ışık hızındaydı.

Uzanıp çenesinden tuttum. Benden biraz uzun olabilirdi ve bana üstten bakıyor da olabilirdi. Ancak şuanki durumda baskın olanın kim olduğu açıkça ortadaydı.

"Kocamın yalan söylediği anı anlayacak kadar iyi tanıyorum seni." Yüzüme bakması ve gardını düşürmesi an meselesiydi. "150 milyon wonu ne yapacaktın?"

Omuzları düştü, gözleri gözlerime dokundu ve artık tamamen etkisiz durumdaydı.

"Haber vermem gerekiyordu ama acil diye söyleyemedim." dedi hızlıca. Göz kapakları titrediğinde bir yandan da konuşmaya devam etti. "Söz veriyorum sana.. sana geri ödeyeceğim. Lütfen Jisung!"

Çenesindeki elimi omzuna doğru kaydırdım. Bu kadar telaş yapmasına gerek yoktu. "Aşkım saçmalama. Paranın hesabını ne zamandan beri yapıyoruz? Evliyiz ya hani."

"Ben sadece bu kadar parayı ne yaptığını merak ettim. Birine borcun mu vardı? Ki böyle bir şeyi benden saklamanın sebebi ne?"

Aramızdaki mesele kesinlikle para değildi. Sektörde kara parayla çalışan çok insan tanıyordum. Hırlısı hırsızı doluydu buralarda. Ucu Hyunjin'e dokundu diye ödüm kopuyordu.

"Kızmadın mı?" dedi masum gözleriyle. Bu haliyle ona nasıl kızabilirdim bilmiyorum. Mümkün değildi.

Ancak yine sorularımdan kaçmaya çalışıyordu.

"Hyunjin parayı ne yaptın? Soruma cevap verir misin?" dedim dayanamayarak. Böyle giderse gram bir şey öğrenemeyecektim. Üçkağıtçı bir kocam vardı resmen.

"Tamam, bağış yaptım. Biliyorum bunu neden söylemediğimi soracaksın ama çok yüklü bir miktar olunca sana söyleyemedim. Hem acelem de vardı. Benden rica ettiler. Benim hesaptan gönderemeyince de seninkinden aldım."

hold on | hyunsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin