Gökyüzünün parıltılar içinde siyaha bürünmesi bir yana, şehrin ışıkları rengarenk bir görüntü sağlıyordu şuan. Saatin geç olmasının ise hiçbir önemi yoktu. Burada gece hayatı inanılmaz hareketliydi.Küçük lokantalarının sıralandığı dar sokaklar, üstüne kaçak kat çıkılmış ancak sonradan izini koparılmış apartmanlar, barlar, eğlence stantları, giyim mağazaları ve daha fazlası insanın başını döndürmeye yetiyordu.
Jisung ise çıkan trafiğin ortasında arabasıyla kalakalmış, bekleyişten bunaldığı için camlarını açmıştı. Oflayarak sol elini arabanın camından sarkıttı. Sağ elinin parmaklarıyla da direksiyona vurarak ritim tutuyordu. Önündeki araçlar 5 dakikada anca iki santim ilerlediğinden başı dönmeye başlamıştı.
Şirketten ayrıldığından beri yaklaşık yarım saattir trafiğin ortasındaydı. Biraz daha burada durursa sıkıntıdan patlayabilirdi.
O sırada telefonunun zil sesini işitti. Zil sesi birkaç gün önce Changbin tarafından "Banana Shake" olarak değiştirilmişti. Jisung, her seferinde kendine değiştireceğini söyleyip unutuyordu. Bu nedenle bir süredir aramalarını bu şekilde cevaplıyordu.
Changbin arıyor...
Ekranda gördüğü isimle derin bir nefes bıraktı. Arkadaşlarını her ne kadar sevse de bazen onu yoruyorlardı.
"Söyle hyung." diyebildi. Daha içinde birikmiş çok cümlesi vardı ama sarf etmeye dili ermiyordu. Zihnen yorgun düşmüştü yeterince.
"Jisung, Minho kaza yapmış! Hastaneye geçiyoruz acil. Jeongin tek başına kalmış, haber vereyim dedim." dedi Changbin hızlıca.
Onlara da haber daha az önce gelmiş, apar topar kalkıp hastane yolunu tutmuşlardı.
Jisung duyduğu şeyle tedirgince oturduğu koltukta kıpırdandı. Şuan bu sakinliğin ortasında böyle bir haber aldığına inanamıyordu.
"Şaka falan mı bu hyung? Ne kazası?" dedi ses tonunun endişeli çıkmasını engelleyemeyerek. Tam şimdi, şu ana baba gününde duyduklarına anlam vermekte güçlük çekiyordu.
Minho hyung'u kaza yapmıştı.
Hastaneye kaldırılmıştı.
Kaza olmuştu.
Kaza...
Hayır Jisung, şuan panik atağın sırası değil!
"Bunun şakası mı olur acaba gerizekalı. Kapatıyorum şimdi." diye cevap verdi Changbin.
Jisung ise son anda aklına konum istemeyi getirebilmişti. "Bekle! Konum gönderir misin hyung?" dedi.
"Felix sana atar birazdan."
"Sağ.. ol hyung."
Şimdi bu trafikte nasıl gidecekti hastaneye? Berbat bir durumun içine düşmüştü. Ne yapabilirdi?
Birkaç dakika sonra Felix'ten beklediği konum gelmişti. Hızlıca konumdaki hedefi kontrol etti. Tahmin ettiği kadar uzak değildi.
Yine de bu trafikte oraya varması nereden baksan bir yarım saat sürerdi.
Tek çaresi beklemekti.
Hyunjin aranıyor...
Hyunjin'i arayıp haber vermeye karar vermişti. En azından bu durumda onun yerine hastaneye yetişebilirdi. Kendisi şu vaziyette hiçbir işe yaramıyordu çünkü.
Kendini kötü hissetti Jisung. Böyle bir anda arkadaşlarını yalnız bırakamazdı.
Aradığınız kişiye şuanda ulaşılamı-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hold on | hyunsung
FanfictionBir televizyon programı daha ne kadar canını sıkabilirdi?