7th

63 10 7
                                    


Hastanenin 4 duvar arasına sindiği o bilindik dezenfektan ve kimyasal kokusu yoruyordu. Kokunun en hızlı biçimde kıyafetlerine sindiğine emindi ve bu koku tek başına gergin ortam yaratmaya el verişliydi.

Aldığı telefondan beri geçen her saniyenin arasında gerginliği iki katına yükseliyordu. Çünkü biliyordu ki bu olaydan sonra işleri tuhaf bir hâl alacaktı. Öylesine bir durum değildi bu. Hangi insan ünlü bir programdan gün ortasında aranacağını düşünürdü ki? Kimsenin aklına dahi gelmezdi. Özellikle Jisung böyle bir şeyi hiç beklemezdi.

Bu zamana kadar düşman olduğu kimse yoktu. Bazen tehtid mesajları aldığı olurdu ancak bunlar kendini ifşalamak istemeyen anonim hesaplardan geliyordu. Öyle ki Jisung'da bu gram cesareti olmayan insanlardan gelen tek tük mesajları asla kaale almıyordu. Almazdı da zaten. Başka işi gücü yokmuş gibi onlarla uğraşacak değildi.

Televizyon programı olayı ise bambaşkaydı ve Jisung itiraf ediyordu ki gerçekten biraz tırsmıştı. Yanlış bir şey yapmadığından da emindi. Eşi vardı, arkadaşları vardı, işi vardı, parası vardı ve milletin ailesinde asla gözü olmazdı. Ona neydi bir kere? Kendi hayatı gayet güzelken neden böyle yapsındı?

Gelen telefondan sonra istediği 5 dakikalık süre boyunca arkadaşlarına kısaca olayı anlatmış, birkaç hastane çalışanından izin alarak kullanılmayan bir hastane odasına girmişti. Kapıyı kilitleyip onu kimsenin rahatsız etmeyeceğinden de emin oldu. Şimdi gelecek olan aramayı sabırsızca bekliyordu ki telefonunun melodisi boş odanın duvarlarına çarparak bütün odayı doldurdu.

Beklemeden yanıtladı aramayı.

"Hwang Jisung?" diye sorarcasına adını tekrarladı onu daha önceden arayan kadın.

"Evet, benim." diyerek kısaca cevapladı Jisung. Şimdi ne olacaktı o da merak ediyordu.

"Bay Hwang sizi canlı yayına bağlayacağım ama öncelikle şunu bilmenizi istiyorum. Canlı yayın sırasında lütfen, kullandığınız kelimelere dikkat ediniz. Program bütün Güney Kore halkı tarafından izlenmektedir."

"O konuda sorun yok fakat bana olayı kısaca anlatabilir misiniz rica etsem?" diye sordu Jisung kibarca. Olayı bilmeden konunun içine dalarsa çıkması asla kolay olmazdı ve şuan tam olarak ne için suçlandığını da bilmiyordu.

"Size, yayına bağlanma sürecinde ön bilgi verilecek. Endişelenmeyin." diye cevapladı kadın. Sesinde tek bir duygu belirtisi yoktu. Diksiyonu çok iyiydi ve konuşmasının bir telesekreterden farkı yoktu.

"Peki, teşekkür ederim." dedi Jisung. Kısa bir bip sesiyle başka bir kadın konuşmaya girdi bu sefer. Sesi az önceki kadına göre biraz daha inceydi.

"Merhaba, konuğumuz hakkında kısa bilgi geçeceğim hemen. İsmi Kim Rowon. 32 yaşında, Zonevie adındaki ünlü tasarım markasının kurucusu. Şuan Sunova Holding'in CEO'su. Evli ve iki oğlu var. Karısı 17 gündür kayıp ve devlet polisi tarafından aranıyor. Kayıp ihbarını yapan kişi Bay Kim'in 22 yaşındaki üvey oğlu. Kendisi babasının adına programa başvurup ortadan kayboldu. Bay Kim ise 'Eşinizin kaybolmadan önce görüştüğü biri var mı?' sorusuna sizin isminizi verdi. Tam 15 dakika önce canlı yayında söylendi bunlar. Bay Lee, sizi canlı yayına davet ediyor."

Kadın hiç ara vermeden aktarabileceği bilgileri tek nefesle bir bir açıklarken Jisung, olaya anlam vermeye çalışıyordu.

Koskoca Holding CEO'sunun bu tarz programlarda olması çok absürttü. Para gücüne sahip bu insanlar kendilerini ve özel hayatını her daim basından gizlerlerdi. Ancak Kim Rowon denilen herif, ne olaysa kaybolan karısını bütün Güney Kore'nin önünde arıyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 02 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

hold on | hyunsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin