GİRİŞ BÖLÜMÜ

1.5K 110 45
                                    

OKUYACAĞINIZ BU KURGUDA BULUNAN KADIN ASKERLERİMİZ İÇİN KURGUDAN BAĞIMSIZ OLAN GERÇEK HAYATIMIZDA ALIMLAR DEVAM ETMEKTEDİR. KADINLARIMIZ SICAK BÖLGEYE İNDİRİLMEMEK ŞARTIYLA ASKER OLMAYA DEVAM EDEBİLMEKTEDİRLER.

OKUDUĞUNUZ SATIRLARIN BİR HAYAL GÜCÜ SAYESİNDE ORTAYA ÇIKAN DURUMLAR OLDUĞUNUN FARKINDA OLARAK, GERÇEK HAYATIMIZA BENZERİ ŞEYLER YANSITMADAN DEVAM ETMENİZ GEREKTİĞİNİZİN BİLİNCİNDE OLMANIZ ARZ EDİLİR.

ASKERLİK BİR KİTAP, BİR ŞİİR, BİR FİLM, DİZİDEN, BİR ANLIK HEVESTEN İBARET DEĞİLDİR.



Bu satıları okuyan bütün şehit yakınlarının gurur dolu acılarını taşıdıkları o yüreklerinden, şehitlerimizin gururla baktığımız şehitlik taşlarından, silah tutmaktan nasırlaşmış ellerini çocuklarından saklayan koca yürekli askerlerimizin ellerinden, geride bir anne, kız kardeş, baba, abi, abla, aile bıraktığını önemsemeden giden abilerimizin şanlı üniformalarının hemen ardında gizledikleri o buruk, özlem dolu yüreklerinden, ben bu satırları rahat yazayım diye vatanımın diğer insanları camını rahat açsın, çocuklar gönlünce oynasın diye bedenlerinin, hayatlarının yarısından vazgeçen Gazilerimizin yarım kalmışlıklarından çokça öpüyorum.

Sizler ne benim yazdığım ne başkasının yazdığı satırlara ne bir film ne bir şiire sığarsınız. Bilir misiniz? Sizler, bizim yüreklerimize bile sığmıyorsunuz, sığdıramıyoruz. Affedin, sizi en güzel şekilde anlayamayanları, unutanları, bilmeyenleri. Sizler, bilinmeyenler. Ve emin olun biz bilinenlerin kalbinde en güzel köşesindesiniz. Her daim sadece bir nefes uzağımızda, aldığımız her rahat nefesin ardındasınız. Size minnettar bi' vatan, bu millet.

İzinizde, bayrağımızın gölgesinde geriye bıraktığınız gururlayız...









GİRİŞ.

Ulukurt'un acısı, anısı, hayatına hoş geldiniz.
Burası size yuva olacaktır.





20.07.2005
İZMİR / GÜLBAHÇE
MALTEPE ASKERİ LİSESİ

Kurdun oğlu.

Koyu kahverengi saçlara sahip kafasını yerden asla kaldırmadan yürüttükleri bir yolu öylece yürümüş, önünde kendi ile yaşıt olduğunu tahmin ettiği erkek çocuklarının durduğunu fark ettiği anda o da durmuştu. Attığı adımlar önünde adım atan çocuklara bağlıydı. Üzerinde kısa kollu ince bir tişört, siyah bir eşofmandan başka bir şey yoktu. Elinde sıkıca tuttuğu siyak büyük çantasında ise ondan istenen birkaç şey ve yanında olmasını istediği bir iki parça anı dolu eşyadan başka hiçbir şey yoktu. Her zorluğa sabır etmiş belki de kırıp dökmüştü ama istediği yerdeydi, ait olduğu yerde. Buraya öyle bir bilinç ile gelmişti ki, dönüşü yoktu. Ya ölüme yar olacaktı ya ölüme yar kalacaktı. Burada yatacak, burada kalkacaktı. Burada yiyecek, burada ağlayacak, dost bilecek, düşman görecek, burada doğacak ve burada ölecekti. Bunu biliyordu, istiyordu, gözleri intikam yüreği hırs doluydu. Durduğu yerde neden durduğunu çok iyi biliyordu.

Evine, evinde olanlara veda etmişti, her şekilde kopartmıştı her şeyi. Ve artık olması gereken yerdeydi, asıl evinde. Oysaki o evine veda edeli çok olmuştu ama soyut bir vedayı yapmadan çıkamayacağını bildiğinden ağızının içinde yalandan bir helallik gevelemiş, köyünden çıkarken ise tanıdıklarına son kez sarılmıştı, sarılamadıkları da olmuştu elbet. O kadar bakmamıştı ardına, bu yolda arkana bakarsan yürüyemezsin, diyenleri canlandırmıştı zihninde. Öyle dönmüştü ki sırtını evine, bir gün o dönüşün o sırta ne kadar ağır geleceğini hesaplamadan.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 02 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ULUKURTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin