Bir Gece

50 6 1
                                        


Ozanla karşılaşmayı hiç istemezdim. Ama içkinin verdiği cesaret ve umursamazlıkla bu durumu pek önemsemedim. Saniyeler içinde o asansörden inmiş, yerine biz geçmiştik ve kapanmakta olan kapının ardından dönüp bize baktığını gördüm. Tibet hala elimi tutuyordu ve bedenim çok yakınındaydı. Ozan'ın ne düşündüğünü ya da ne yapacağını düşünmek istemiyordum daha fazla. Gözlerimi kapattım ve asansörün kapısı tekrar açılana kadar açmadım. Binadan çıkıyorduk. El ele. Ve bunu, partiden ayrılmayı ben istemiştim. Tibet'in bu gece benimle olduğunu ben söylemiştim. Harika, şimdi planım neydi?

Dairenin balkonunun baktığı yönde görünen deniz ve kale manzarası aklıma geldi ve o yöne yürümeye karar verdim. Tibet konuşmuyor sadece beni yakınında tutuyordu. Birkaç adım sonra yerde bir şeye takıldım ve tökezledim. Tibet elimi tutmuyor olsaydı yere kapaklanmıştım.

"İyi misin?" diye sordu.

"Evet, iyiyim, başım ağrıyor sadece biraz ve yer çok hareketli," dedim elimle boynumu ovuştururken.

"Yer mi hareketli?" dedi ve küçük bir kahkaha attı. "Sen sarhoş olabilir misin?"

"Sarhoş mu? Belki biraz çakırkeyif..." dedim ve kıkırdadım. Birbirimizin gülümsemesine bakarak birkaç saniye geçirdik. Sessizliği bozan Tibet oldu.

"İstersen seni yurda bırakabilirim," dedi.

Yurda gitmek istemiyordum. "Hayır," dedim.

"Pekâlâ ne yapmak istersin?"

Derin bir nefes aldım. Gökyüzüne başımı çevirdim. Uzakta bir yıldız kaydı.

"Yıldızları izlemek istiyorum."

Tibet'e baktım, o da benim gibi gökyüzüne bakıyordu. Acaba kayan yıldızı görmüş müydü?

Yüzünün boynuyla birleştiği noktalara baktım. Yüz hatları ne çok köşeli ne de yuvarlaktı. Şekilli bir burnu ve belirgin bir dudak yapısı vardı. Teninden yayılan parfüm kokusu bende daha derin nefesler alma isteği uyandırıyordu. Aramızdaki boy farkı ve başını yan çevirmiş olması nedeniyle en net görebildiğim yer boynuydu. Tenindeki doğal bronzluk sokaktaki ışıkların da etkisiyle minik parıltılar yaratıyordu. Yakası açık keten gömleğinden görünen köprücük kemiği içimde onu öpmeye dair bir istek uyandırıyordu.

"Yıldızları izleyeceğimiz bir yer biliyorum." Onun sesiyle tekrar dünyaya döndüm ve alt dudağımı ısırdığımı fark ettim. Dudaklarıma bakıyordu. Baş parmağıyla dişlerimin arasından kurtulan dudağıma dokundu, "Küçük bir şey kalmıştı," dedi. Dokunduğu yer alev almıştı.

Küçük bir şey, öyle mi?

"Hadi gidelim," dedim.

Semtin tarihi evleri arasında birkaç sokak boyunca yürüdük. Sonraki yıl için biz de Asya ile yurttan ayrılmak ve birlikte eve çıkmak istiyorduk. Bu semtte bir ev bulmayı çok isterdim. Asya, evleri pek bakımsız ve eski bulsa da bence yaşanmışlıkları çoktu. Evin bir ruhunun olmasını yeni olmasına tercih ederdim.

Bahçe kapısı begonvillerle çevrilmiş bir binanın önünde durduk. Apartmanın giriş kapısına uzanan yolun sağında ve solunda kırmızı güller vardı.

"Yıldızları izleyeceğimiz yere geldik. "

Önce etrafıma sonra Tibet'e baktım.

"Nasıl yani, burası mı?"

"Evet, şu binayı görüyor musun? Ben burada yaşıyorum. En üst katında. Büyük bir teras var ve bir de teleskop. Eğer istersen dilediğin gibi yıldızları izleyebilirsin."

Bir Adım Daha (2025'te Kitap Oluyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin