İkinci Akşam Yemeği

30 6 3
                                    


İkinci Bölüm: İnatçı Çocuk🎧Corbon Omodio: lucy~

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İkinci Bölüm: İnatçı Çocuk
🎧Corbon Omodio: lucy~


2 koca hafta sonra:

Sevgilim~" Namjoon kadife bir mırıltıyla uyandı. Saçlarında eller hissetmesi ile gözlerini açtığında karşısında giyinmiş -daha doğrusu jilet gibi olmuş- bir adam vardı.

Namjoon bu aralar ailesi ile konuşmak kopan bağlarını tekrardan oluşturmak için kendini zorluyordu. Bu durum onun en becerikli olduğu konuşma yeteneğine bile yansımıştı yine dili tutulmuş iki kelime çıkaramamıştı dudaklarından. Kendi kendine kızarken durumu fark eden Jin Namjoon'un yanağına bir buse kondurarak konuştu: "Gülümsemenden anlaşılıyor merak etme."

Namjoon'un içi anlaşılma hissinin verdiği garip huzurla ferahlarken üzerindeki baskı kuş oldu uçtu ve dilinin bağı çözüldü:

"Hyung sevgilim olduğun için çok şanslıyım." dedi yeni uyandığı için boğuk çıkan sesiyle. Jin utanarak yüzünü ekşitti ve Namjoon'un saçlarını çekiştirdi.
"Tabikide öylesin çünkü çok yakışıklıyım! Kahvaltıyı hazırladım." Namjoon'un saçlarını biraz daha taradı ve yanağına bir öpücük daha kondurdu. "Yemeğini ye sevgilim haber vermek için ararım."

Jin Seoulde kaldıkları iki haftayı sadece izin olarak kullanmış ve sevgilisi ile vakit geçirmişti.
"Onun aklında "yalnızlar şehri" olarak kalmış Seoul sokaklarında Namjoon ile el ele dolaşmış, mahallelerine bir kaç sokak uzakta olan Han Nehrinde piknik yapmış, Hobi ile buluşmuş ve bolca gülmüştü.

Gayet keyifli ve dolu dolu geçirdiği bu iki haftadan sonra gerçek hayata geri dönmüş ve günlerini ona iş teklif eden şirketleri değerlendirmek için ayırmıştı. Evden çıkarken bir buzdolabı poşetine koyduğu köpek mamasını aldı. Yeontan için aldığı mamayı apartmanlarının arasındaki kaba koydu ve metronun yolunu tuttu.

Namjoon ise Jin onu uyandırdıktan biraz sonra ayaklanmıştı acelesi yoktu ama kahvaltısını yaptıktan sonra evin son kalmış bir kaç fatura işini halletmek için dışarı çıkacaktı. Jin'in hazırladığı lezzetli kahvaltıdan sonra giyindi. Kahverengi paltosunu ve bej atkısını -bu kıyafetler Jin'in dediğine göre onu bir şair gibi gösteriyordu- aynada kontrol etti. Seoulde bir kaç yıl okumuş olmasına rağmen bu şehire adeta yabancı gibiydi. Sokakları bilmiyor, otobüs güzergahlarını sürekli karıştırıyordu.

X gibi küçük bir şehirde bile sıkça kaybolabiliyordu Namjoon, bu yüzden şimdi gitmesi gereken yer için otobüs değil taksi kullanması gerektiğini düşündü. Çağırdığı taksiyi beklerken tutturduğu minik mırıltıyla kaldıkları sokağı inceliyordu. X'teki gibi cıvıl cıvıl bir kasaba değildi burası onun yerine daha donuk ve cansızdı. Buna rağmen Namjoon, sıcak gülüşü ve tatlı sohbeti ile mahalledeki teyzeler ve market çalışanlarıyla hatta sokağın köşesinde kalan ramen dükkanındaki huysuz amcayla bile sohbetler etmiş, mahalle ile aralarındaki buzları kısmende olsa eritmeyi başarmıştı.

Just a Four of us // NamjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin