Beşinci Akşam Yemeği

47 6 6
                                    


Namjoon ve Taehyung'un arkaplanda kalmış hikayesini dinleyeceğiz :3

Keyifli okumalar.

Beşinci Bölüm: Gülümse!🎧JIN- Abyss

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Beşinci Bölüm: Gülümse!
🎧JIN- Abyss

Yemekler yenmiş,sohbetler edilmiş, okulda gençlerin sinir oldukları her konuda onlara hak verilmişti. Saat sekize yaklaşırken Namjoon ve Taehyung, Jin'in adını bile hatırlamadığı bir kitap hakkında konuşuyorlardı. Jungkook ise balkonda birisiyle konuşuyor daha doğrusu tartışıyordu.

Jin her ne kadar içinden kendi kendine "benim işim değil karışmamalıyım" desede kitaplara dalmış nerd'leri bırakıp Jungkook'un yanına gitmeye karar verdi. Hava soğuktu, vestiyerden kendi ceketini ve Jungkook'un yeleğini aldı.

Daha balkonun kapısını açmadan Jungkook'un konuşmasının birazına kulak misafiri olmuştu.

"Jimin hyung, ağabeyimiz hakkında böyle konuşamazsın neredeyse altı yıl oldu!" Jin duyduğu ile yüzünü buruşturmuştu anlaşılan o ki davetli listesinde olan Jimin'in gelmeme sebebi buydu.

"Jimin hyung, aklını başına al ve düşün ben artık kapatıyorum!" Jungkook bir sinirle telefonu cebine koyduğunda Jin kapıyı açıp yavaşça içeri girdi.

"Al Jungkook-ah bunu al, üşüyeceksin." Jungkook, Jin'in elindeki yeleği alıp kendisini Namjoon'un sallanan sandalyesine attı. Jimin'in ağabeyi hakkında ileri geri konuşması hoşuma gitmemişti. Onları bırakmış olabilirdi ama Jimin'in ailesinde hiç hata görmemesi tüm suçu Namjoon'un üstüne yüklemesi hoşuna gitmemişti. Tamam oda suçsuz değildi ama tek suçlu Namjoon değildi.

Jinde kendi sandalyesine oturduktan sonra Jungkook bir hüzünle konuşmaya başladı: "Seokjin hyung..." Jin ona dönmüş diyeceklerini toparlaması için Jungkook'a zaman tanımıştı.

"Hyung bizsiz nasıldı?" O kadar masum bir soruydu ki Jin'in yüzünde küçük bir gülümseme peydahlanmıştı. Namjoon ne hissettiğini ne yaşadığını asla anlatmazdı ama Jin, Namjoon hakkında hiç çekinmeden konuşurdu. Saatler, aylar, yıllar sürse bile açıklardı onun ince ince işlenmiş karakterini.

"Ah Jungkook-ah..." biraz duraksadı ve Jungkook'un gözlerine baktı: "Dürüst olmamı ister misin?"
Jungkook başıyla onayladı alacağı cevabın "iyiydi" olmasını her şeyden çok istiyordu ama o cevabı alırsa ağabeyi için o kadar değersiz olmayı nasıl kabul ederdi bilmiyordu. Tersi durumdaysa ağabeyinin çektiklerini bilmek istemiyordu, acı çekmiş olmasına dayanamazdı.

Jin bağdaşını kurmuş hafifçe gülümseyerek o günleri anımsamanın verdiği garip hisle anılarını anlatmaya başlamıştı:

"Ahh nasıldı, bak sana ne anlatacağım. Namjoon'a dikiş öğrettim biliyor musun?" İkisindende bir kıkırtı çıkmıştı. Kimse Namjoon'un dikiş öğreneceğini düşünmezdi çünkü.

Just a Four of us // NamjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin