İyi okumalar.💋
"Bir insanın olgunlaşmasında ki en büyük etken çektiği acılardır. Acı, en yaramaz, gürültücü bir çocuğu
bile olgunlaştırıp, sessizleştirirdi. Acı olgunluğu oluştururdu."İnsanlar.
Ne de değişik canlı türleriydi ama. Sağları solları belli olmazdı. Ne yapacaklarını, ne yapmayacaklarını kestiremezdin.
Yerdin hançeri sırtına, öylece kalırdın ihanetin verdiği acının altında.Hilal Kandemir.
Dostum bildiğim, her şeyden çok sevdiğim, arkadaşım.
Sınıftaki zorbalarla birlik olup, bana unutamayacağım bir travma yaşatan arkadaşım.
Çok iyi hatırlıyordum, beraber tuvalete gitmiştik onunla. Tuvalette bizden başka kimse yoktu ama bunda art niyet aramamıştım.
O tuvalete girip çıkarken ben çoktan elimi yıkamış onu bekliyordum. Ellerini yıkadığında onunla birlikte tuvaletten çıkacakken ne olduğunu anlayamadan Hilal elinde bir anahtarla beni tuvalete kilitlemişti. Üstelik sadece bununla da yetinmeyip, elindeki bir kova kirli suyu üzerime boşaltmıştı.
Bu da yetmemişti, tuvaletin kapısını kilitlediği gibi açıp kendisi çıkarken bir daha kilitleyip gitmişti.Onun gidişinin ardından karanlık gelmişti.
Ve ben karanlıktan korkardım ve o, bunu çok iyi bilirdi. Bunu bilmesine rağmen yapmıştı.
Ben iki saat bile geçmeden atak geçirirken oracıkta yıyılıp kalmıştım. Gözlerimi açtığımda o nefret ettiğim hastanenin odalarından birindeydim.
Doktor, biraz daha o havasız ortamda kalsam çok ciddi sorunların ortaya çıkabileceğini söylediğinde içime bir ağırlık çökmüştü.
Derin bir nefes vererek geçmişin kalıntılarını aklımdan atmaya çalıştım.
Ama kalıntıydı bu, izi kalırdı hep.
Sınıftan içeri giren Hilal'e bakma gereksimine girmeden kafamı tahtaya çevirdim.
Onun o iğrenç suratına bakmak yerine saatlerce beyaz duvara bakmayı yeğlerdim. Duvar bile onun suratını görmekten bin kat daha iyiydi.
Ama o, bakışlarını bende tutmakte ısrarcıydı. Tiksindim. Bakışlarından, ondan, onunla eskiden arkadaş olmuşluğumdan tiksindim. Onun gibi bir kahpeyle eskiden de olsa dostluk kurmuş olduğum için kendimden de tiksindim. Ama bilemezdim ki. Bilemezdim, ihanete uğrayacağımı. Bilemezdim, en yakın arkadaşımın yüzüme gülüp sıkıntılarımı dinlerken arkadan elindeki bıçakla yaklaşıp saplamak için pusuda beklediğini.
Hayır, saf, salak, ilgi meraklısı birisi değildim. Sadece güvenirdim. Kısa sürede, aşırı güvenirdim insanlara. Tek suçum buydu galiba. Güvenmek.
Güven, her ilişkinin temeliydi. Sevgiden bile önce gelirdi. Bir dostun mu var? Bu dostluğu oluşturan temelde güvendi. Bir erkek ile mi sevgilisin? Bu ilişkinin temeli de güvendi. Güven yoksa, sevgi ve aşk sadece zırvalıktan ibarettir.
Unutma, güven yoksa hiçbir şey yok. Güven her şey ama her şeyden önce gelir.
Bundan böyle kimseye güvenmektense, sonsuza kadar arkadaşsız, yalnız kalmayı tercih ederdim.
Ama zaten yalnız birisiydim ya ben. Bu yalnızlığı bana hissettirmeyen bir abim bir de Metehan vardı.
Bu hayatta sadece o ikisine güvendim. Ölürüm de bir daha onlardan başkasına güvenmem.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜME SADIK ÇİÇEK
Short Story"Çiçekler, kelebek öldüğü an ölüme sadık hâle gelirlermiş. Sen çiçeklere benziyorsun ama kelebeğin öldü mü bilmiyorum." Almina & Kamran - 🌸13/03/24🌸 -