0.5

1.1K 96 6
                                    

ELALEM
Can Bonomo ve Nova Norda
(İlk defa bölüm şarkısı koydum bu kitaba lütfen dinleyin bu bölümden sonraki olayları yansıtıyor şarkı 🤍)

Agâh sorgusuz sualsiz söylediğim adrese doğru sürüyordu.
Araba adresi verdiğimden beri ölüm sessizliğine bürünmüş şekildeydi.

Varmamıza saniyeler kala tek bir soru yöneltti bana "Kim?" devamını getirmedi. Arabayı ağaçlık alanın altına park edip benimle beraber indi. Peşimden geliyordu cevabı almasa da.

Ağaçların ve ağlayan insanların arasından geçtim. Girişe göre daha sessiz olan yerde eğilip çantamdaki dün üşümemek için aldığım şalı başıma doladım. Dedemin mezarının başındaydık.

Şehit Albay Ali Haki KULALI ruhuna el-fatiha yazıyordu. Ölüm ve doğum tarihinden oluşuyordu mezar taşı. Bu kadar basitti her şey. Bütün hayatını sayılara sığdırmışlardı dedemin.

Agâh yanı başımda dikilip "Başın sağ olsun."diyince sızlayan burnumu görmezden gelip kafamı kaldırdım.
"Vatan sağ olsun." 
Bütün olay bu üç cümleyle bitiyordu.

"Deden çok büyük adamdı."

Şaşkınlıkla gözlerine odaklandım.

"Sen sanki tanıyorsun?"
Komik bir şey söylemişim gibi güldü.

"Tanıyorum tabi. Hatta o meşhur türküsünü ezberleme şerefine erişecek kadar tanıyorum."

"Ben sadece başını hatırlıyorum devamını hiçbir zaman dinlemek istemedim onun sesi olmayınca anlamı kalmıyor."

"Nereye kadar biliyorsun?"

"Doktor bulamamış ona ilacı." Hastane önünde incir ağacı türküsü dedemin dilinden bi kez olsun düşmezdi. Görevden her gelişinde üst kata çıkar anaannemin salon tavanından sarkıttığı demirlere yaptığı salıncağa biner dedemden saklamasını isterdim.
Önce inat eder kahvemi içicem derdi. Küçüğüm diye bana içermezlerdi kahve başlardım ağlamaya. 'Sus inat inatçı keçi sadece yarım bardak vericem." der kahvesinin yarısını bana verirdi. İçme faslımız bitince salıncağa oturur sallamasını isterdim. Salonun orta yerinde yakardı sigarasını bir elinde anaannemin salıncağı uzaktan sallayabilsin diye verdiği ip diğerinde sigarası başlardı türkü söylemeye.
'Hastane önü incir ağacı, anam ağacı,
Doktor bulamadı bana ilacı, anam ilacı,
Baştabip geliyor zehirden acı, anam vay acı...' devamı çıkmıştı aklımdan anılarımda hep bu sözlere kadardı.

Agâh açtı ağzını yumdu gözünü türkünün devamı döküldü dilinden.

"Garip kaldım yüreğime dert oldu,
Ellerin vatanı bana yurt oldu."
Gözlerim duyduğum melodiyle şelale oldu olacak. Sol elimle yanımdaki Agâh'a yumruk attım. Acıyla susmak zorunda kaldı. Tabi bu üzgün anı susmayan telefonuyla da taçlandırdı.

"Efendim abicim?"

Uzun süre karşı tarafı dinledi.
"Abicim şu an acil mi?"
Cevap beklerken gözleri üstümden ayrılmıyordu.

"Yanımda Erna var abicim... Tamam abicim."
Her kiminle konuşuyorsa beni tanıyor olmalıydı.
"Geliyorum abi bağırma. Yolda haber veririm Turan'a."

Yine aynı isim? Ve nereye gidiyordu.

Telefonu kapatıp söze başladı.
"Acil işim çıktı seni bırakacak vaktim yok benimle mi gelirsin yoksa taksi mi çağırırsın?"

İç sesim mutlulukla Kaos! diye bağırırken kesinlikle Agâhla gidicektim.

"Geliyorum." Da biz nereye gidiyoruz?

Farkımız TarzımızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin