Kaskınızı taktınız mı ayol?
🏍️
Ay şimdi bayılacağım. Ay kalbim ağzımdan fırlayıp garip garip bana bakan Emre amcanın kafasına düşecek en sonunda. Ay migrenim azdı.
Tut Tarık amca tut elimi. Dağ gibi boyuyla salonun ortasında yalı kazığı gibi dikilen adamın bakışları şuracıkta bayılmama sebep olacak. Tutun kollarımdan düşerim ey.
Yutkundum. Dudağımın bir tarafı yukarı kalkıyor diğeri aşağı bakıyordu. Gözüm mü seğiriyordu benim? Pınar bir şeylerin ters gittiğini anlamış gibi platforma yaklaştığını gördüm tek gözümle. Diğer gözüm ise heybetli duruşuyla ve ifadesiz bakışlarıyla bize bakan çocuktaydı. Gözüm şaşı kalmıştı.
Adam mı, çocuk mu karar ver be sende! Nasıl hitap edeceğini şaşırdın!
Sus kafamın içi çorba zaten sus. Sus ruhsal Eda şimdi seninle uğraşamayız. Dikkatimizi sana veremeyiz sus.
Benim ağzım lal olmuş konuşamazken aklımdaki düşünce usul usul sızdı içime.
Bir sonraki karşılaşmamız ikimizinde beklemediği bir anda olacaktı ve ben buna gönülden inanıyordum.
Benim duaların kabul oluş hızı şaka mıydı? Tamam bu bir gün gerçekleşecekti ama benim doğum günümde olması şart mıydı ey sayın başkanım?
Başkanı karıştırma onun bu konuyla bir alakası yok, Silivri soğuk anam asıl sen sus.
Bakışlarımı zor bela ondan çekip en öldürücü bakışlarımdan birini Pınara yönelttim. Kaan aracılığıyla buraya gelmeleri muhtemeldi. Pınar çağırmıştı büyük ihtimalle. Yaktım çıranı Pınar. Kendine en uygunundan bir delik ara Pınar. Kara delik olabilir Pınar.
O ise gözlerini büyütüp kafasını iki yana salladı. Bazen gözlerle anlaşabildiğimiz doğruydu. Ve kendisinin çağırmadığını ifade ediyordu. Ya nereden çıktı bunlar ha? Sürpriz yumurtadan mı?
Boğazını temizleyen Tarık amcayla kendime geldim. Benim daha fazla konuşmayacağımı anlamış olmalı ki, mikrofona kendisi yönelmişti.
"Rahmetli Haluk Demirbaş'ı aranızda tanımayan yoktur. Bir kızı olduğunu bilmiyordunuz. Çok yakınları hariç kimseninde haberi yoktu zaten bu durumdan. Takdim edeyim, kızı Eda Demirbaş. Babasının unvanını, mirasını devam ettirecek olan o kişi benim aynı zamanda manevi kızım olur," diyerek platformdan indi. Tüm şaşkınlığımı kenara bırakmış olan biteni, daha doğrusu Tarık amcamın şovunu izliyordum. Büyük emek vermiş olmalıydı bugün için. Ki her adımı planlı gibiydi.
Fakat sonrasında öyle bir cümle kurdu ki, gülümseyen dudaklarım donuklaştı. Bakışlarım titreşti.
"Ve 23. yaş gününde, babası ona çok özel bir hediye bıraktı. Kerim! Işıkları kapatıp videoyu oynat oğlum!" Tarık amcanın buruk bakışları bana döndü. Ve aynı buruklukla gülümsedi. Neler oluyordu?
Pınarın elini elimde hissettim. Işıklar söndü, herkes ama herkes tek bir ışığın aydınlattığı duvara merakla döndü. Koskocaman bir televizyon ekranı simsiyah duruyordu. Elimi sıkan elin sahibine dönemedim zira ayakta zor duruyordum.
Ne videosu? diye bağırmak, soru sormak istedim. Fakat sadece anlamsız bir bakışla herkes gibi büyük televizyona baktım. Ne göreceğimi, ne duyacağımı bilmiyordum. Kalbimin ritmi değişmiş nefes alışverişlerim sıklaşmıştı.
Sonra, ekranda bir hareketlilik oldu ve ben en son beş yaşında hayal meyal hatırladığım babamı renksiz bir televizyonun üstünde geçmiş bir zamandan kalma videoda can bulurken gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Kalp İki Teker
Teen FictionKaybedecek hiçbir şeyi olmayanların hikayesi. - Hız, tutku demekse bu tutkuya aşık olmakta ölümü göze almak demekti. Onlar bu tutkuya aşık olanlardı. Herkes anlamaz, anlayan ise bırakamazdı. Hızlı bir yolculuğa hazır olun. Ve unutmadan, kasklarınızı...