(4) Sönük bir yıldız

113 45 9
                                    

4.Bölüm

"Çünkü o gökyüzündeki en parlak yıldız değildi, o milyon yıldız içinde sadece soluk mavi bir noktadan ibaretti..."

-İçimizde kalanlar'

⚡💧

3 sene önce...

Efsun, ona seslenen sesle yataktan doğruldu. Her şeyin birer kâbus olmasını diliyordu ama öyle olmadı. Sabah uyanınca dünden kalan yorgunluğu üzerinde şiddetli bir şekilde hissetti. Annesi yine o hastalığa yakalanmıştı hastalığın ismini bilmiyordu ne yazık ki. Annesi bu hastalığa ne zaman yakalansa hep kendi kendine konuşurdu. Küçüklüğünden hatırladığı kadarıyla annesi en son bu duruma geldiğinde İstanbul, Bakırköy akıl hastanesine yatırılmıştı. Tekrar o eski, hüzün kokan günlere dönmek istemiyordu. İstemeye istemeye yataktan kalktı. Hayatında kendini hiç bu kadar çaresiz hissetmemişti. Elini,yüzünü yıkayacakken birden aynada belirmiş olan yansımasına baktı. Ne hâle gelmişti böyle... Sanki küçük bedeni her şeyden yorulmuş, içinde yaşadığı bu acımasız hayata isyan eder gibiydi. Eskiden annesini severdi. Şimdi durum farklıydı annesi eski annesi değildi sanki. Akıl sağlığını kaybettikten sonra farklı bir kişiliğe bürünmüştü. Efsun o günden sonra o eski annesini sürekli özler, gecenin karanlığında ona acımasız gelen bu hayata, inat göz yaşlarına hâkim olur, hep güçlü dururdu. Ev dünden dolayı baya dağılmıştı, evi toparlamazsa başına ne geleceğini gayet iyi biliyordu. Kahvaltı yapıp, evi toparladı.

"- Kızım, kızım ne zaman getirecekler onu?" Sürekli bu sözleri sayıklıyordu Efsun'un kulağında. Efsun birden beklenmedik bir hareketle annesinin üzerine bağırdı.
"- Yeter artık, hepsi senin suçun. Dün polislere yalan söylemek yerine doğruları söyleseydin. Başımıza bunlar gelmeyecekti. Şuan ablam burda olacak,o pislik herifte hapishanede çürüyor olacaktı!" Bunları söylerken ağlıyordu. Göz yaşlarını tutmaya çalışmış lakin engel olamamıştı. Annesi tepki vermiyordu ne de olsa akıl sağlığının yerinde olduğu pek de söylenemezdi.

Efsun ablasının dolabını düzenlerken, günlük gibi bir şey buldu. Normalde olsa kimsenin özel eşyasını -günlüğünü- okumazdı ama şuan ki durum çok daha farklıydı. Belki de ablası hiç dönmezdi Yetiştirme yurdundan. Dolapta bulduğu kağıt parçasını bulmuş,okumaya koyulmuştu. Yazının sonuna geldiğinde yüzünde ki şaşkınlık ifadesi kayda değerdi. "-Neden okudum ki sanki, bir de bu eksikti zaten." Ablasının ondan sakladığı şeyler vardı demekki oysa o hayatında olup bitenleri hiç korkmadan ona söylerdi. Açıkçası ondan gizlediği bir şeyler olduğunu görünce kalbinde kırgınlık oluşmadı değil. Okuduğu kağıtta şöyle yazıyordu:

"Bugün hayatımda ilk defa sigara içtim. Acılarım bana fazla geliyordu ve ben bu acıları az da olsa bastırabilmek için sigaraya başlamaya karar verdim. Tadı fena değil. Bana zarar verir mi diye korkmuyorum çünkü biliyorum ki yaşadığım bu olay kadar bana hiç bir şey acı veremezdi..."

Bunları okurken nasıl da yutkunamamıştı Efsun. Ablasıyla aralarında güçlü bir bağ olduğunu sanıyordu ama ablasının ona anlatmadığı onca şeyi bir kağıt parçasının sayesinde öğrenmek, içinde ablasına karşı kırgınlık hissiyatı vermişti. Artık üzülmüyordu ablasına kendi kendine: "- Hayatını kurtardı işte, bu hikâyede mağdur olan , ezilen kişi yine ben oldum" diyebildi. Gerçekten de öyle olmuştu. Gitmiş belki de sonsuza dek babasından kurtulmuştu ama o kalmıştı. Efsun hüzünle baktı elinde duran kağıda...

İÇİMİZDE KALANLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin