Mutfağa indiğimde telefonuna bakan Emir'e baktım. "Güzel tüm malzemeler evde var." Telefonu elinden çektim. Ben telefonundan tarife bakarken Emir buzdolabına gitmişti bile. "Kaç yumurtaydı?" Telefondan kafamı çekip Emir'e baktım. "Dört yazıyor." Emir onaylayıp yumurtaları çıkarttı.
Aşağıda ki dolaptan bir kap çıkardım ve tezgâha bıraktım. Emir kabı önüne çekip yumurtaları kırdı. Yumurtayı çırpmaya başladı. Ben ise o çırparken şeker, süt, yağ gibi koyulacak malzemeleri hazırladım. Sırasıyla hepsini koyduğumuzda bir kalıba pasta harcını koyduk ve fırına attım. "Yoruldum be." dedi Emir aniden. Fırının kapağını kapatıp Emir'e döndüm. "Daha bitmedi hadi hadi." Emir gözlerini devirip tekrardan tarife baktı.
Pasta yapmayı sonunda bitirmiştik. Emir kalan krem şantiyi yerken bir kaşıkta bana uzattı. Red etmek için elimi kaldırdığımda Emir ağzıma tıkmaya çalıştı. Ağzım yüzüm krem şanti olmuştu. "Emir her yerim krem şanti oldu." Emir omuz silkerek bana baktı. "Banane. Ama eğer temizlememi istersen temizleyebilirim." Neyi ima etmek istediğini anladığımda Emir'e göz devirip yandan bir peçete aldım ve ağzımı sildim.
Emir eline bir bıçak alıp pastayı kesti. Elini üstteki raflara attı ve iki tane tabak aldı. Dilimleri alıp tabaklara koydu. Onun her adımını izlerken kafasını bana kaldırdı. "Tamam biliyorum yakışıklıyım ama o kadar da gözün kalmasın. Hadi içecekleri bardaklara dök." Seni egolu, bakışı attığım sırada omuz silkti. İçecekleri bardaklara koydum ve Emir pasta dilimleri olan tabakları aldığında oturma odasına geçtik.
Tabağımdaki pasta bittiğinde tabağı masaya bırakıp Emir'in göğsüne geri yattım. Emir derin bir nefes alıp televizyonu kapattığında ona baktım. "Emir ne güzel izliyorduk,neden kapattın?" Emir derin gözlerle bana baktı. Hüzün mü yatıyordu o gözlerde? Evet. Baya baya dolmuştu hatta. Emir küçük bir küfür edip gözünde dolan yaşları sildi. "Güzelim ben yarın gidiyorum." Hiddetle göğsünden kalktım. "Ne? Nereye? Neden benim şuan haberim oluyor?" Emir yutkundu. Tekrardan gözünde dolan yaşları sildi. "Yurtdışına gidiyorum. Şimdi haberinin olmasının sebebi de nasıl diyeceğimi bilememekti." Yurtdışı? Lanet olsun ki benim de gözlerim dolmaya başlamıştı. Emir gözleri doluyken gülüp göz yaşlarımı sildi. "Ne kadar süreliğine?" Emir sıkıntıyla nefes verdi. "2." Kaşlarım çatıldı. "Ne 2?" Emir derin bir nefes alıp gözlerini yumdu. "2 yıllığına." Gözlerim korkuyla açıldı. "Emir şaka de lütfen ya." Emir gözlerini geri açtı. "Değil. Ama beklemek zorunda değilsin. Biliyorsun." Kafamı iki yana salladım. "Seni bir ömür bile beklerim. Ama neden?" Emir alt dudağını dişledi. "İş." Kafamı aşağı-yukarı salladım. "Anladım. Peki git. Ama gram bir kızla görüştüğünü, konuştuğunu, bakıştığını göreyim ya da duyayım o zaman benden kork." Emir iki elini de yukarı kaldırdı ve bir eliyle ağzına fermuar çekti. "Asla." Gülerken içimden gelen esneme ile esnedim. Emir'de benim esnediğimi görüp esnedi. "Uyuyalım artık." Kafamla onayladım ve Emir televizyonu kapatırken yukarı çıkmak için merdivenlerin yanına gittim. Merdivenlerden yukarı çıkıp odaya girdim.
Kendimi tam yatağa bıraktığım esnada Emir odaya girdi. Emir de yanıma uzandığında gözlerimi kapattım. "Sırtım ağrıyor ya." Emir'in şikayetleri kulaklarıma dolarken gözlerimi açtım. Emir elini belime koyup kendine doğru çekti. "Emir?" Seslendiğim de gözlerini tamamiyle açıp bana baktı. "Balım?" Yanağına küçük bir öpücük bıraktım. "Acaba sen temas bağımlısı olabilir misin?" Emir kafasını geriye doğru atarak güldü. Gülmesi hafifleyince kafasını bana çevirdi. "Hayır, sadece sana böyleyim." Anlamış gibi sesler çıkardım. "Ama Elis ile baya yakındın o gün." Emir dediklerimle gözlerini kocaman açtı. "Balım ne alaka şimdi Elis?" Ellerimi göğsümde bağladım. Her Emir'e trip attığım da bunu yaptığım için Emir ofladı. "Çok alaka." Emir gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. "Balım. Uyu." Yanağıma öpücük kondurdu. "İyi uyuyorum." Tabii ya nasıl unuttum. Bu Emir ile son yatışımız. Sonuçta gidiyor. "Emir." Emir güldü. "İsmim baya hoşuna gitti heralde." Koluna vurduğum da kahkaha attı. "Ya şey dicektim 2 sene boyunca benle uyuyamayacaksın." Emir'in sırıtan yüzü aniden düştü. "Evet..." Aniden ikimizinde canı sıkılmıştı. "Telefonumuz var ama." Emir sözlerime gülerken artık yüzünün asık olmaması beni de mutlu etmişti. "Hadi uyu artık Balım. Çok konuştun bugün." Kafamı aşağı-yukarı salladım. Gözlerim kapanırken kendimi uykunun kollarına bıraktım...
Uykudan uyandığımda üzerimde bir ağırlık hissettim. Gözlerimi tamamiyle açtığımda Emir'in üzerime yattığını gördüm. Ellerimi her zaman yaptığım gibi saçlarına daldırdım. Kokusu burnuma ulaşıyordu. Çünkü saçları burnumun neredeyse bir karış uzağındaydı. Uyanmaya başladığını mırıldanmalarıyla belli etti. Gözleri açıldığında ilk odadaki perdeleri kapalı olan pencereye gitti gözleri. Bulunduğu yeri sorguluyordu. Yani en azından buradan öyle gözüküyordu.
Kafasını kaldırdığında göz göze geldik. Kafasını kaldırdığımda ellerimi saçından çektim. Uykulu gözlerle bana bakarken gülümsedi. "Günaydın Balım." Sesi kalın ama tatlı çıkıyordu. "Sana da sevgilim." Onun güzel yüzünü izledim ve bu izlemenin sonsuza kadar olması için içimden dualar ettim. Gözleri yüzümün her tarafında gezerken bende ondan farksız değildim. İkimizde sanki birbirimizin yüzünü bir daha görmeyecekmiş gibi bakıyorduk. Her detayı ezberleyecek kadar.
Eliyle hazır olan bavulu gösterdi. "Bugün son. İki sene girecek aramıza." Kafamı sağa sola salladım. "Aramıza yıllar değil, mesafeler girecek." Emir'in gözleri bir süre bavulda takılı kaldı. Neden bu kadar çok bakmıştı? Doğrusu anlamamıştım. Yüzünü hala izliyordum. İlk vedalaşmamız değildi ama son da olmayacaktı. Ellerim saçlarına gitti. Emir itiraz edecek gibi olduğunda ağzına vurdum. "Sus, gidiyorsun. Ben bu saçlara 2 yıl dokunamayacağım. O yüzden bırak şimdi biraz tadını çıkarayım." Emir açıklamamı mantıklı bulmuş olacak ki kafasıyla onaylayıp ses çıkarmadan öylece durdu.
Üzerimden yavaş hareketlerle kalktı ve gözlerini iyice ovuşturdu. "Aşkım çok uyuduk. Kalk." Göz devirip yatağın diğer tarafına döndüm. "Güzelim. Balım. Sevgilim. Kalkar mısın? Akşam yola çıkacağım. Azıcık senle zaman geçireyim diyorum." Yattığım yerden kafamı kaldırıp Emir'e baktım. "Ciddisin?" Emir bıkkınlıkla bana baktı. "Şaka yapar gibi bir halim mi var?" Esneyerek yataktan kalktım. "İyi gidelim."
Balıkesir'in en sevdiğim yanı sahilleriydi. Çünkü denizlerine bakmak insanı rahatlatıyordu. Emir'in omzuna yaslanmış, ikimizde denizi izliyorduk. "Balım." Kafamı kaldırdım, "Hım?" Gözleri ben dışında her yerde geziyordu. "Beni unutma olur mu?" Çenesinden tutup kendime çevirdim kafasını. "Ölsem unutmam." Gözleri kısıldı ve Diyorsun, der gibi bakış atmaya başladı. "Diyorum. İsterse aklımın en ince detayına kadar silsinler, kalbimi yerinden söküp alsınlar. Ben seni ruhumla sevdim Emir."
Emir gözlerini gökyüzüne kaldırdı. "Ay'ın ortaya çıkması için geceyi, Güneş'in ortaya çıkması için gündüzü beklemek gerekir. Sen,beni güzel bir masal için bekler misin?" Bende bakışlarımı gökyüzüne kaldırdım. "Zaman alır güzel şeyler. İstediğin kadar zaman al, Emir Aslan. Dediğin gibi seni güzel bir masal için beklerim, ama şöyle bir şey var ki; Ben, bizim için bir masal yazalı çok oldu. Eğer bana geri döneceksen, al ömrüm senin olsun. Eğer bana geri gelmeyeceksen, gözyaşlarımla birlikte git. Belki ağırlık olur, anlarsın yokluğumu."
"Yokluğun benim için zaten ağırlık. Seni alırım yanıma, ne dersin?"
"Olur derim."
"Sevgilim, ben gidince üzülmek yok." Gözlerimi anında gökyüzünden indirmem ile Emir bana baktı. "Sakın, dedim." Gözlerim etrafta dolanırken bana güldü. "Yok dedim." Oflayarak kafa salladım. "Tamam yok. Sözüm olsun. Söz, gökyüzüne gidene kadar." Emir'e serçe parmağımı uzattım. Serçe parmağımı kendi serçe parmağıyla tuttu. "Ya gökyüzü bana gelene kadar ya da ben gökyüzüne gidene kadar..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bale (Kelebeklerin Arasında)
Teen FictionKariyerinde gayet başarılı olan ve Dünya Şampiyonasına giden balerin Nil Ekin Hayatında ilk defa Bale Dünya Şampiyonasına giden Ünlü Emir Aslan Göze göze geldiklerinde magazine düşerler ve kurtulmak için sevgili rolü yaparlar. Her Cumartesi Günü Yen...