Mehmet'ten
Gecenin bir yarısı telefonum çalıyordu. Kayıtlı bir numaranım aradığını görünce gözlerimi devirdim. Gecenin bu saatinde aramayın artık müvekkiller. Bizler de dinlenelim.
Ancak telefon bir kez daha ısrarla çalmaya başlayınca merakıma yenik düşüp telefonu açtım. "Buyurun?"
"Mehmet benim Cemre."
Telefonda ağlayan Cemre'nin sesini duyunca telaşla "Neredesin?" Diye sordum.
"Karakola geçiyorum benim evin oradaki, gelir misin?"
"Çıktım."
"Ceren'e de haber verir misin?"
"Tamamdır."
Bir yandan üstümü değiştirirken bir yandan Ceren'i aradım.
"Efendim Mehmet?"
"Ceren, Cemre aradı şimdi."
"Bu saatte ne olmuş?" Diye sordu telaşla. "Matt'in yanına gidecekti."
"Bilmiyorum, karakola gidiyorum dedi bana. Ben geçiyorum. Sen de gel."
"Allah kahretsin ya," diye söylenince "Sen biliyor musun ne olduğunu?"
"Tahmin ediyorum," dedi. "Ben Matt'i de alıp geliyorum."
Hızlıca hazırlanıp çıktım. Karakola kadar nasıl gittiğimi bilmiyordum. İçeri girdiğimde Cemre bir masanın önünde oturmuş, ağlıyordu. Hemen yanına koştum. "İyi misin?"
Başını olumsuz anlamda salladı. Bana sarılırken bir polis memuru "Mağdurun yakını siz misiniz?" Diye sordu.
"Ben avukatıyım," dedim Cemre'den ayrılıp baro kartımı polis memuruna uzatarak. "Müvekkilim ile görüşebilir miyim?"
"Bütün odalarımız dolu avukat bey. İsterseniz karakolun önüne çıkın. Ama çok uzaklaşmayın birazdan ifadesini alacağız. Oradan da hastaneye götüreceğiz Cemre Hanımı."
Başımla onayladım Cemre'yi omuzlarından tutup karakolun dışına çıkartırken. Dışarı çıktığımızda Cemre hala ağlıyordu. Gözyaşlarını sildim, burnunu silmesi için de bir mendil verdim. "Anlat bana ne oldu?"
Cemre boğazını temizledi öksürerek. Titriyordu. "Siktir et ne olduğunu, sen iyi misin?"
Daha çok ağlamaya başlayarak "Çok korktum," dedi. Ona sarılırken "Geçti," dedim. "Geçti artık güvendesin."
O esnada Ceren ve Cemre'nin yeni sevgilisi geldi. Ceren "Cemre," diye koşarak Cemre'ye sarıldı beni ittirip. Ben Matt'e selam verdim ama bunu fark etmedi bile. Endişeli ve korkmuş bir halde Cemre'ye bakıyordu.
Cemre, Ceren'e sarılırken daha çok ağlamaya başladı. Artık bu bir kriz haline gelmişti, nefes alamamaya başlayınca Cemre'yi merdivenin basamaklarına oturttuk. "İyi misin?"
Matt hemen bir yanına Ceren bir yanına oturmuştu, ikisi de Cemre'nin bir elini tutuyordu. Matt Cemre'nin saç örgüsünden çıkıp önüne düşen tutamları kulağının arkasına attı. Yanaklarında duran yaşları sildi. Onun için gerçekten endişeli olduğu her halinden belliydi. Ceren durmadan Cemre'ye iyi olup olmadığını soruyordu. O da çok panik yapmıştı. Bu durumlara alışkın biri olarak her ne kadar Cemre için endişelensem de sakin kalıp durumu ele almalıydım. Önlerine geçip Cemre'nin önünde dizlerimi çöktüm. O sırada içerideki polis memuru geldi. "Avukat bey, iki dakikaya alacağız ifadeyi."
"Memur bey, bir krizin ortasındayız. Bize beş dakika verin."
Memur Cemre'ye baktı. "Tamam," dedi "Sizi bekliyoruz."