"Sanane ayaz, yani sanane" dedim mesajin verdiği sinirle. Erkeklerden pek haz etmezdim. Hatta onların insan olduklarını da düşünmezdim. Ama onlar benim peşimden ayrılamyıp beni sinir etmek ićin ellerinden geleni yapıyorlardı.
Mesajı okuduğumda sadece sinirlenmiştim. Mesaj Buğra' dandi.
" Eylül bugün olanlar için özür dilerim. Ama bir daha seni üzerse söyle yine aynısını hatta daha kötüsünü de yaparım. Kızım ben seni deliler gibi Seviyorum. Senin için ölürüm de ÖLDÜRÜRÜM de." yazmıştı.
Tamam iyi çocuktu ama bana göre değildi. Ayrıca erkeklerin hiçbiri bana göre değildi. Çok sıkılmıştım bu durumdan. Bu çocuk ne zaman benden vazgeçecekti.
"Aman iyi be sormadım varsay" dedi gözlerini devirerek ayaz. Onunla çok sıkı bir kavgaya girebilirdim ama canım gerçekten çok sıkılmıştı. Onunla hiç uğraşmayacaktım.
Ben telefona dalmıştım ki kapının açılma sesiyle irkildim bir anda. Gelen merve hocaydı. Sonunda gelebilmişti bide bize geç kalmayın diyodu. İçeri girdi ve sandalyesine oturdu. Bize bir göz attıktan sonra hemen konuya girdi." Çocuklar burada 9,10,11. sınif olmak üzere üç sınıf toplandık. Yapacağımız proje önemli bu yüzden hepinizin bu projeyi ciddiye almasını istiyorum öncelikle."dedikten sonra bir nefes aldı ve ekledi " projemiz şöyle"diye söze girdiğinde ben sıkıldığimı farketmiştim bile. Ama mecburen dinledim. Bize projeyi anlatmıştı. Hiçbir anlam verememiştim. Neymiş karşı takımla bilgi yarışı yapacakmışız. Ama bu normal bilgi yarışmalarından değilmiş. Karşı takımın sorularını biz, bizim sorularımızı da karşı takım hazırlayacakmış. Yani sınırlar ölçüsünde ne kadar zor soru hazırlarsak o kadar kârdayız. Ama "ne macera" dedim. Tabi içimden. Birde bunun için 3 ay çalışacakmışız. Zaten bunu duyunca aklım uçtu bir anda. 3 ay ne ya öyle. Hocanın sözü bitince hoca gitti ve toplantı bitti." Oh be"dedim içimden ve çantamı alıp çıktım. Eve doğru yol aldım. Eve geldiğimde çantamı bir köşeye attım ve üstümü değiştirip yatağa girdim. Çok yorulmuştum. Gözlerim kendiliğinden kapanmaya başladı.
Ve yine aynı ses " Azra hdi kalk geć kalacaksın" annem her zamanki gibi beni kaldırmaya çalışıyordu. Bir anda dün çözmem gereken 50 tane matematik sorusu aklıma gelmişti. Dün gelir gelmez uyumuştum ve çözmemiştim. Bugün hocaya gösterecektim. " Kahretsin"diyerek yataktan fırladım. Hemen elimi yüzümü yıkadım ve formalarımı giydim. Saçlarımı da açık bıraktım ve çantamı alıp aşağı indim. Annem kahvaltıyı hazırlamış beni bekliyordu. Gittim ve annemin yanağına bir öpücük kondurdum. " anne ellerine sağlık ama benim çıkmam lazım okula gidip soru çözcem" dedim ve bir hışımla evden çıktım. Adımlarımı hızlandırdım ve hızlıca okula girdim. Sınıfa girdiğimde damla gelmişti ve Hüseyin le konuşuyordu. Onları hiç umursamadım ve yerime oturdum. Damla beni farkedince hemen yanıma geldi. " günaydın knka" dedi. Ben çantamdan matematik kitabımı çıkartirken " sanada günaydın knka da bem dün hocanın verdigi 50 soruyu çözmedim" dedim. " hanhi 50 soru? " diye sordu bana şaşkın gözlerle bakarak. Tabi ya damla proje grubunda deildi ve o çözmeyecekti. " knka dün hoca proje grubunda verdi bu ödevi bende unutttum ve dün uyudum. Hadi şimdi birlikte çözelim. Çıkışa kadar yetiştirmeliyiz" dedim. Damla bana onaylamaz gözlerle bakarak " knka türkçe olsa çözerdim de bana matematik deme ya bilion hiç iyi değilim " dedi Üzgün bakışları atatrak. " tamam ya defol bari gözüm görmesin" dediğimde damla çoktan ortadan kaybolmuştu. Ben de hemen soruları çözmeye başladım. Nasıl yetiştireceğimi bilmiyordum. Sonuçta matematikti bu. Atsan atılmıyor bir anda da çözülmüyordu. Bunları düşünerek soruyu çözerken bir anda biri yanımda belirdi ve " birileri ödevini yapmamış galiba " derken bu kişinin ayaz olduğunu anladım. Kafamı kaldırmadan " sanane ayaz sanane yaparım yapmam ödev benim değil mi??!!" Dediğimde hala ona bakmıyordum ama o pis sırıtmasını hissettim. Daha sonra arkamdaki sırasına geçti ve oturdu. Daha sonra kulağıma doğru eğilip " bende dün can sıkıntısından 110 soru çözmüştüm" dedi ve nefes aldıktan sonra devam etti" istersen verebilirim sana" dedi. Ben bunu duyar duymaz " gerçekten mi?" Diyerek arkama döndüm. O ise arkasına yaslanıp bacağını diğer bacağının üstüne koydu. " bakıyorumda kafanı kaldırıp yüzüme bakabildin. Ha bide güldün. Ama bence o kadar sevinme. Bu dünya da herseyin bir karşılığı vardır " dedi ve derin bir nefes aldı. Bir anda yüzüm buruşmuştu. Nasıl atlayabilirim ki? Ayaz bey karşılıksız ne yapardi ki? diye düşünürken öfkeli bir sesle " ne istiyorsun? " dedim. Yüzündeki sırıtma büyümüştü. Ve alaycı bir ifade kullanarak " bir günlüğüne diğer kızlar gibi olacaksın" dedi ciddileşerek. Ben ise bu dediğinden hiç bir şey anlamamıştım. " anlamadım?" Dedim soru sorar bir ifadeyle. Yaslandığı sıradan ayrılıp bana doğru yaklaştı. Aramızda o kadar az bir mesafe kalmıştı ki nefesini hissedebiliyordum. " yani " diyerek başladı " bir günlüğüne benim her dediğimi yapacaksın tıpkı diğer kızlar gibi. " dedi ve arkasındakı sıraya yaslanmaya devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EYLÜL AYAZI
RomanceBazen hayatımız heyecanıyla, tutkusuyla ve korkusuyla bir film sahnesini andırır. Gerçek hayatta olabilir ama olmamış ... İşte Eylül'ün hayatı da tüm heyecanıyla tıpkı bir film sahnesi... Eylül 17 yaşında çok iyi bir lisede okuyan başarılı bir öğr...