07. BÖLÜM: KÖLELIK

9 1 0
                                    

Fotodaki ayazz&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&"Azra hadi kalk kızım" yine bu bağıran annemdi. Rutin sabah sendromunu yaşıyorduk. Ama bugun cumartesiydi.Yataktan kalkmaya hiç niyetim yoktum. Veee bammmmm!!! Oha bugün ben ayazın kölesi olacaktım. Hangi akla hizmet kabul ettim ya ben bu teklifi. Tabikisi de kabul etmemiştim mecbur kalmıştım. O hoca beni y8llardır tanıyordu. Ne kadar azimli olduğumu da biliyordu. Eğer onun güvenini sarsarsam bana eskisi kadar ilgi göstermezdi. Zaten bide ayaz çıkmıştı başıma. Hocanın göz bebeği olmasına izin veremezdim. Hocanın göz bebeği bendim. Başkasından da soru alamamıştım. Daha okulun ilk günleri kim soru çözer ki hele de matematikten. Zaten sınıfta benden daha iyi matematik bilgisine sahip olan yoktu ki. Offf çıkışa kadar 30 soru çözmüştüm ama yetiştirememeiştim. Bu teklifi ne kadar kabul etmek istemesem de etmek zorunda kalmıştim. Hem ben memnun olmazdım eminin benim kadar arzu da memnun olmazdı bu işten. Bunu da düşününce kabul etmiştim teklifi şimdi de çilesini çekecekti. Offlayarak yataktan kalktım bir duş aladıktan sonra üstüme beyez bir tişört altıma da siyah şortumu giydikten sonra aşağı indim. Ve bammmmm!!! Oha ayaz burdaydı. " senin ne işin var burda ?" Dediğimde annem bana çok ayıp bakışları atti. " aaa kızım ne kadar ayıp. Eve gelen misafire hiç öyle denir mi? Hem bak arkadaşın evine kadar gelmiş o kadar. Çıkın biraz gezin bakayım" dediğinde ağzım beş karış açık kaldı. Annem elden gidiyordu. Nasıl oldu da annemi ikna etmiş ve annemin gözüne girmişti. Bahçeye bile çıkmama karışan kadın nasıl oldu da beni daha yeni tanıdığı çocukla gezmelere gönderebiliyordu. " anneme naptın sen?" Dedim ayaza bakarak. Ayaz tam ağzını açacaktı ki annem araya girdi. " aaa kızım ayaz bana napcak.! Senin bugün neyin var bakayım? " dediğinde hala şaşırıyordum. Sonra burada daha fazla kalıp annemin evrimini izlemek istemediğimi farkettim ve bir şey demeden kapıya doğru yürüdüm. Arkamdan da ayaz kalktı " iyi günler aysel teyzeciğim" dedikten sonra benim yanıma doğru gelmeye başladı. " hadi sizede iyi eğlenceler. Bak ayaz oğlum eylül sana emanet" dedikten sonra bana döndü " kızım kendine dikkat et" dedikten sonra mutfağa doğru yol aldı. Benim şaşkınlığım giderek artıyordu. Ayakkabılarımı giyerken ayaza kötü bakışlar attım. Ve dışarı çıktım. Arkamdan da ayaz çıktı. Kapıyı kapatır kapatmaz " anneme naptın sen?" Dedim. O ise biraz düşündükten sonra gülümsemeye başladı ve " sanane eylül sanane" dedi alaycı bor ifadeyle. Benim lafımı bana satıyordu. " birincisi ayaz bey o benim annem beni ilgilendirir. Ikincisi ise benim lafımı bana satma" dedim. O ise hala o gülümseme ve alaycı tavrıyla " birincisi eylül hanım ne kadar senin annen de olsa annenle benim aramda ikincisi ise bugün benim günüm sen benim kölemsin yani. O yüzden istediğimi yaparım sen de karışamazsın" dedi. Sonlara doğru ciddi tavrını takınmıştı. Bu çocuk beni deli ediyordu ve ben onla kocaman bir gün geçirecektim. " offff offf" defim kötü bakışlarımı ayaza atarak. O ise sadece gülmekle yetindi. Sonra da bahçe kapısına doğru yürümeye başladı. Ben de oflayarak onun arkasından gittim.Nereye gittiğimizi bilmeyerek yürüyordum. O ise önden gidiyordu. Onun bir adımı benim 3 adımıma denk geliyordu. Ona yetişmek için daha büyük adımlar atmaya başaladım. Bir anda çok yorulduğumu hissettim ve daha fazla yürüyemeyeceğimi anladığımda " ayazzzzz!!" Diye seslendim. Artık durmuştum. Ayaz ise seslenmeme karşılık arkasını dönmüştü. " ne oldu eylül? " dedi. Ses tonundan onun da yorulduğunu anlamıştım. " ben yoruldum" dedim. Yorulduğum için nefes nefese söylemiştim bunu. " az kaldı biraz dayan" dedi. Ben ise arkada duran evin bahçe duvarına yaslandım ve" daha nereye gittiğimizi bile bilmiyorum. Hem gerçekten çok yoruldum adım atacak halim yok. " dedim bıkın bir ses tonuyla. Ben gözlerimi kapatmış halde nefes alış verişimi düzenlerken ayazın önümde durduğunu hissettim ve gözlerimi açtım. Tamda önünde kollarını birleştirmiş bir halde duruyordu. Bir süre bana baktıktan sonra kolumda tuttu ve " hadi ama eylül bu kadar güçsüz müsün! Az kaldı diyorum." Dedikten sonra kolumdan tutup beni sürüklemeye başladı. " offf ayaz offf. Hem sorduğum sorulara cevap vermiyorsun hem beni sürüklüyorsun. Ya senin arban falan yok mu niye bana bu eziyeti yapıyorsun?" Dediğimde bana döndü ve " sen benim kölemsin ben senin değil. Ayrıca biraz yürürsen sadece biraz zayıflarsın bence ihtiyacın da var" dedikten sonra sırıttı ve beni sürüklemeye devam etti. " ta senn bir bayanla nasıl konuşulacağını öğrenmedin mi? Hem ben zaten zayıfım kilo vermeye ihtiyacım yok bence senin gözlerin kör" dedim. Hala söylenmeye devam edecektim de ayazın durmasıyla ben de durdum. " tamam ya çenenle bana eziyet etmekten vazgeç. Ha bu arada gerçekten kilo vermeye ihtiyacın var" dedi. Tam ben ağzımı açıp bir şeyler söyleyecektim ki ayaz elini dudaklarıma götürdü ve " şşşşşttttt sus artık geldik " dedi. Ama eli hala dudaklarımdaydı. Elinin dudaklarıma değmesiyle ürpermiştim ve tüm sinirimi unutmuştum. Elini dudaklarımadan çekimesiyle kendime geldim ve etrafıma bakmaya başaldı. Geldiğimiz yer otobüs durağıydı. Hala içimdeki ürperti devam ettiği için bir şey diyemedim. Ayaz eliyle gelen otobüsü durdurdu ve " hadi gel" dedi. Ben ise şaşkınlığımı atlatmaya çalışıyordum. Ayazla dolmuşa mı binecektim şimdi ben? " hadi eylül davetye mi bekliyorsun " dediğinde kendime geldim ve " ne yani dolmuşa mı bineceğiz" dedim. " beğenemediniz mi hanım efendi" dedi ve sırıtmaya başlamıştı. " ben gelmiyorum binmem" dedim ve kollarımı birleştirdim. " eylül çocuklaşma. Unuttun mu sen benim kölemsin şimdi hemen bin" dediğinde ofladım. Şoförün kornaya basmasıyla dolmuşa bindim. Ayaz da arkamdan bindi ve paraları ödedi. Dolmuş tıka basa doluydu. Tamam ben çok zengin değildim dolmuşa binmeyi dert etmezdim ama özgecan olayınfan sonra dolmuşlardan korkar olmuştum. Askılıklardan tutuna tutuna ayakta gidiyorduk. Ayaz tam yanımda duruyordu. Arkamda da tahminen bizden birkac yaş büyük olan bir genç duruyordu. Biraz yol aldıktan sonra arkamdaki adamın saçlarımın kokusunu içine çektiğini hissettim. Rahatsız olmuş bir halde saçlarımı öne çekerken " Allah sizi özene bezene mi yaratıyor?!" Diye bir ses duymuştu. tam tahminettiğim gibi bu ses arkamdaki adamdan geliyordu. Bu sesi duymamla arkama dönmem bir oldu. " onu bana mi dedin ?" Dedim sakin bir şekilde. O ise " evet güzelim var mı bi diyeceğin " deyince adama bir tokat indirdim. " şerefsiz adi seni. Allah sırayla mı veryo lan sizi kadınların başına " dememle ayaz da bir tane yumruk indirmişti adamın gözüne. " a.q. lan sen nasıl öyle laflar edersin lan sen nasıl bu kızı taciz edersin " derken daha onlarca küfür de saydırmıştı. Bu olay üzerine tüm dolmuş bize bakıyordu. Bir anda dolmuş durdu ve şöför arkaya geldi. Yerde yatan adam dolmuşun durmasından istifade dolmuştan inip koşmaya başlamıştı. Ayaz ellerini yüzüme koyarak" iyi misin?" Dedi. Ben ise yaşadığım o şokla sadece kafa sallamakla yetindim. Sonra ayaz "ben gösteririm ona şimdi " diyerek dolmuştan inince peşinden gittim ve kolunu tuttup " tamam ben iyiyim boşver koşma gitti zaten" dedim ve ayazı durdurdum. Ayaz onaylarcasına kafasını salladı. O sırada şöför " üzgünüz hanim efendi" deyince " tamam önemli değil siz devam edin lütfen" dedim . Zaten bu olaydan sonra dolmuştaki tüm kadınlar hemen hemen inmişti. Dolmuş hareket ettikten sonra ayaz yanıma geldı ve kolumdan nazikçe tutup beni yine sürüklemeye başladı. " ya yine nereye gidiyoruz" dedim . Ayaz bu sefer ciddi bir hal takınmıştı. " biraz sakinleşmen için şurdaki cafede oturacağız sonra daha çok işimiz var" dedi. Bunların hepsini bana dönmeden söylemişti. Cafeye geldiğimizde cam kenarı olan masaya oturduk. Ayaz iki su söyledi ve bana bakmaya başladı. Sonra da gülümsedi.

EYLÜL AYAZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin