Hayatta her şeyi değiştirmek için bazı şanslar kazanılır. Kişiye bahşedilen bu iki seçenekte iyi olanı seçmek sadece o kişinin kararına bağlıdır.
Sehun odaya girdiğinden beri kısa olsa da bir süre boyunca Kai'yi izledi. Sık nefes alışverişleri , terleyen vücudu Kai her şeyiyle yardıma muhtaç görünüyordu.
O bir zavallı değildi ... Kai sadece sarılacak birini istiyordu , o kişinin sevdiği adam olmasını istiyordu.
Şimdi ise tamamiyle yabancı olan Sehun Kai'yi öylece bırakmayı seçiyordu. O böyle bir insandı. Sevdiklerini kaybettiğinden beri bencil biri olmuştu ve şimdi yeniden hayatın ona verdiği şansı geri tepiyordu.
Son bir bakışla esmer olana baktığında uzandığı yatakta doğrulduğu. Kalkmak için hareketlendiğinde ise onu durduran elinde hissettiği sıcaklık olmuştu.
''B-beni ... yalnız b-bı-rakma.'' Kai yarı baygın bakışlarla karşısında duran kişiye seslendi. Kim olduğu önemli değildi. Yalnız kalmasa ona yeterdi.
Sehun ise duyduklarıyla büyüttüğü gözlerini Kai'ye dikmişti. Aldığı son bir kararla ise hızlıca elini Kai'den kurtarıp ayağa kalktı.
''K-korkuyorum ... g-gitme!'' Kai elindeki çerçeveyi serbest bırakıp ayağa kalkmaya çalıştığında yatağın kenarlarına tutunarak karanlık sulietin yanına gitmeye çalışıyordu. Sehun ise aklındaki sorulara takılmış bir şekilde olduğu yerde duruyordu.
Niye gidemiyordu? Neden onu bırakamıyordu? Bu kadar bencilken niye ona uzatılan eli kabul ediyordu?
Sehun sadece bunları düşünüyordu. Ona doğru gelen Kai ise ümitsizce ateşler içinde yalvarıyordu.
''S-sana ... sana i-ihtiyacım v-var. Lü-lütfen gitme.'' Sehun yaklaşan sesi duyduğunda hızlıca arkasına döndü. Kai son bir adımla yatağa tutunamadığında öne doğru sendeleyip Sehun'un kollarına yığıldı.
''Bırakma ...'' Sehun'un şu an duydukları doğru muydu? Yoksa çatlayan sesliyle Kai'nin ağladığı doğru muydu?
''B-bunu yapamam ... lanet olsun ki seni bırakamam.'' Sehun pişman olacağını bile bile ona verilen en iyi yolu seçmişti. Son bir kuvvetle Kai'yi sırtına aldığındaysa hızlı bir şekilde banyoya ilerledi.
''B-biraz daha dayan Kai.'' Sehun tamamen telaşa kapılmıştı. Hatıraları yeniden canlanırken duyduğu sesleri es geçip sadece Kai'ye yardım etmeye çalışıyordu ama bir türlü olmuyordu.
Sonunda banyoya geldiklerinde ise ensesine üflenen nefesi daha net hissetti. Sırtındaki bedeni yavaşça indirdiğinde öne atılıp önünde duran kabini sonuna kadar açtı. Soğuk su hızlıca aktığındaysa Sehun , yerde yatan bedene ilerleyip üst kısmından kurtuldu.
Kai'yi yarı çıplak bir şekilde içeri soktuğunda Sehun da onunla beraber soğuk suya hapsoldu.
Kai bedenine değen soğuk suyu hissettiğinde ani bir hareketle Sehun'a sarıldı. Sehun ise yavaş yavaş kendine gelen bedeni sıkıca tutarak kolları arsına aldı.
Sonunda zihninde canlanan sesler yok olmuştu. Zor da olsa şimdi Sehun tamamen Kai'ye hapsolmuştu. Büyük evde sadece suyu ve Kai'nin nefesiyle birleşen sesini duyabiliyordu.
Kalbinin bu kadar hızlı atması normal miydi? Korktuğu sonunda başına gelmişken yeniden o duyguları hissetmek iyi miydi?
Sehun geçmişini her zaman beraberinde getirirken yavaşça açılan kahverengi gözlere aşık olması hatıralar için iyi miydi?
Peki eve hızla koşan Kyungsoo'nun onları böylesine yakın görüp kıskanmaması normal miydi?
Şimdi bu evde birbiri için kalbi atan üç genç vardı. Hayattan öğrenecekleri daha çok dersler ve daha çok anılar vardı. Gelecekte ne olacağını bilemezken ise bu üç gence sadece ağır kararlar almak kalmıştı. Tıpkı yeni bir kalbin atmasını sağlayan bu geceki kararlar gibi hayatı değiştirecek zamanlar kalmıştı.
*****
Sabah ışığı bütün evlere girdiğinde Sehun çalan telefonuyla gözlerini açtı. O günden beri 1 hafta geçmiş ve Sehun kabus görmeye başlamıştı. Bu kabuslar ne Kai ne de kendisiyle ilgiliydi. Sadece beraberinde getirdiği geçmişin korkunç bir eseriydi.
Şimdi ise zorlukla kalktığı yatakta bir elinde çalan telefona bir de taşınmaktan bir kaç parça eşya kalan odasına bakıyordu.
''Neden aynı evde yaşadığımız halde beni telefondan aradığını sorabilir miyim anne?'' Sehun sonunda susmayan telefonu cevapladığında annesinin diğer hattan ofladığını duymuştu.
''Yine ne oldu anne?''
''Ben çoktan eşyalarımı yeni evimize taşıdım Sehun sen de artık kardeşlerinin yanına gitmelisin.'' İşte bu cümleler Sehun'un acı gerçeğiydi. Kai'den uzak geçirdiği bu son bir haftaydı. Annesi ve üvey babası evlerinin küçüklüğü nedeniyle ayrı bir eve taşınmışlar Sehun'a da zorla kardeşlerinin yanında yaşamalarını söylemişti. Tuhaf olansa bunu her iki tarafta reddetmişti.
Sehun bunu yapamazdı. Tam da ondan kurtuldum derken yeniden kabuslarıyla buluşamazdı. Kyungsoo'nun tek derdi ise onu Kai'den korumaktı. Çünkü o gün gördüğü o samimi sarılma Kai'nin ondan uzaklaşmasına yetmişti.
Kai ise sadece Sehun'la yüzleşmekten korkuyordu. O sadece ne diyeceğini bilemiyordu.
Böylelikle de bu üç genç tamamen birbirinden kopmuştu ta ki Bayan Oh ve Bay Kim aynı evde yaşayacaklarını söyleyene kadar.
''Sana söyledim bunu isteyen tek kişi sadece ikinizsiniz .'' Sehun yavaşça yatakta doğrulduğunda banyoya doğru yavaşça ilerledi.
''Sehun bunu senin iyiliğin için istiyorum. Biliyorsun .... o zamandan beri daha yeni toparlandın ve ailenin yanında olmasına ihtiyacın var.''
''Onlar benim ailem değil anne! Hiç mi düşünmedin? Benim gibi biri Kai veya Kyungsoo Hyung'dan kolayca hoşlanabilir. Bunu sakın unutma!'' Sehun bir çırpıda ağzına gelenleri söylediğinde başına toplanan uğultuları geri göndermeye çalışarak bir süre duvara tutundu. Telefonu olabildiğince hızlı kapattığında ise yeni ve aksiliklerle dolu bir günü karşıladı.
******
Kyungsoo gece boyunca çalıştığı için sabaha karşı uyumuştu. Rüya görmüyordu , kabus görmüyordu ama üzerindeki o kötü duygudan bir türlü uzaklaşamıyordu. Elinden bir şey gelmiyordu ki ... sadece Kai onunla konuşana kadar bekleyebilirdi.
Esmer olan ise kendine hazırladığı tek kişilik kahvaltısına gömülmüş düşünüyordu. Bulanık görüntüleri yavaş yavaş kendine geldiğinde Sehun ile ne yapacağını düşünüyordu.
Ondan hala hoşlanmıyordu ama o akşam duydukları hala aklında canlanıyordu. Birlikte soğuk suyun altına girdiklerinde Sehun gelen sesleri kovmaya çabalıyor Kai ise gözlerini açmaya çalışıyordu.
Son bir çare yanındaki beyaz bedene baktığındaysa kızaran gözlerini görmek ona büyük bir acı veriyordu.
Evet ... Sehun o anda ağlıyordu. Dayanılmaz ağrısına rağmen ise kendininde bilmediği bir sebepten Kai'ye yardım ediyordu. Kendi için ise her zamanki gibi o kelimeleri mırıldanıyordu.
''Senden n-nefret ediyorum. Bırak artık peşimi.''
Kai o günden beri bu kelimeleri düşünüyordu. Sehun ondan nefret mi ediyordu? Yoksa başka birinden mi bahsediyordu? Eğer öyleyse onu rahatsız eden birisi olmalıydı. Kai ise nedensizce o kişiyi bulmak istiyordu.
İkisi de nedensizce birbirine yardım ediyordu. İkisi de nedensizce birbirlerine tutunuyordu.
Şimdi ise Kai çalan kapının ardından gelen kişiye bakıyordu. Kısa bir bakışmanın ardından ise gözleri birbirinden ayrılıyordu.
İlk konuşan yardım etmeye karar veren Kai'nin sesiydi.
Sonraki cevap ise umutsuzca aşık olan gencindi.
''Merhaba Sehun.''
''Merhaba Kai.''
Umarım bu bölümü beğenmişsinizdir. Ben pek emin olamadım gibi. ^-^