3

280 28 3
                                    

'Güç mü? Ben mi? Ben güç kullanmadım...? Değil mi? Eğer beni kenera çekip tehdit edecek kadar bir durum varsa gerçekten güç kullanmış da olabilirim.'

'Ama ne zaman?' Düşüncelere dalmışken kolumdaki baskının artmasıyla yüzümü buruşturdum.

"Kolumu acıtıyorsun." Julian, benden uzaklaştı ve kolumu tutan elini de sonunda geri çekti.

Tam ağzını açmış bir şey söyleyecekken yanımıza gelen hizmetçinin, Lord Valerius'un evden ayrılmak üzere olduğunu bildirmesiyle söyleyeceği şey de yarım kaldı.

Sonunda şansımın yerine geldiğini hissediyorudum.

"Bu konunun burada bittiğini sanma." Rahatlamış ifademi görmüş olmalı ki yanımdan geçip gitmeden önce, yine tehditvari tonuyla, bu cümleyi kurmuştu.

Hemen arkasından giden Violet'in de nefret ve kıskançlık dolu bakışlarını üzerimde hissetmiştim.

Ne kadar süredir burada dikiliyorduk? 5 dakika mı?

"Artık tuvaleti bulmam gerek." Hızlı adımlarla onların gittiği doğrultuda yürümeye başladım. Zaten gidebileceğim başka yön yoktu.

Yürüdüğüm koridor bitip yolum başka iki taraflı bir koridora açıldığında sevinsem mi üzülsem mi bilemedim. Hala tuvaleti bulamamıştım.

Koridorun sol tarafında birkaç bağırış sesi duyduğum için sağ tarafa yönelecektim ki kendi adımı duymamla olduğum yerde durakladım.

Merakıma yenik düştüm ve sesin geldiği yeri bulmak için sol tarafa yöneldim. İlk kapı değildi. İkinci kapıya yaklaşırken bu kapı olduğunu sesin yüksekliğinden anlamıştım.

Kapıya tam gelmeden hemen yanında durdum ve söylenenleri dinlemeye başladım. Anladığım kadarıyla annem(?) ve Violet konuşuyordu.

"Anne, beni duydun işte. Nasıl başardı bilmiyorum. Hani onunla ilgilenecektin? Hani gücün bende ortaya çıkmasını sağlayacaktın? Şimdi gidip babama söyleyecek ve artık bu evde bir önemimiz kalmayacak."

"Şşşş, Violet! Bağırmayı kes artık! Şuan kimsenin bundan haberi yok. Bu konuşmayı Julian'dan başka bir sen duymuştun, değil mi?" Daha sessiz bir şekilde konuşmaya devam ettiği için kafamı kapıya biraz daha yaklaştırdım.

Hizmetçi azlığından mutlu olacağım aklıma gelmezdi ama şuan bu şekilde yakalanmak da istemezdim.

"Bak şimdi şöyle yapacağız. ..." Annemin(!) Violet'e anlattığı planı dinlerken ne kadar kötü insanlar olduklarının da bir kere daha farkına varmıştım. O nefret dolu bakışları asla boşa değildi.

Kapıya doğru yaklaşan ayak seslerini duyunca geldiğim yere doğru yöneldim ve boş olduğunu düşündüğüm koridordaki ilk kapıdan içeri girdim.

"Dediklerimi anladın, değil mi? Bundan kimseye bahsetmek yok."

"Anladım anne."

Girdiğim kapının önünden geçen ayak sesleri uzaklaşarak kaybolduktan sonra tuttuğumu fark ettiğim nefesimi bıraktım.

'Demek beni rahat bırakmayacaksınız. Peki. Kimseye ayak bağı olmadan kendi dünyama dönmenin bir yolunu bulmaya çalışacaktım ama size de rahat vermeyeceğim gibi görünüyor.' Girdiğim odanın içine doğru yüzümü dönerken fark ettiğim şeyle dudaklarımın kenarları yukarı kıvrıldı.

"Demek tuvalet buradaymış."

"Şansımın olmaması, hiçbir zaman olmayacağı anlamına gelmiyor, değil mi? Bu saatten sonra bir süre Alara olmaya ara veriyorum. Burada ne olup bittiğini anlayana kadar ben Lunara Avalon'um ve kimsenin benimle uğraşmasına izin vermeyeceğim." Tamam, kabul ediyorum. Bulunduğum ortama hiç uymadı bu cümleler ama ben ciddiydim.

Yeniden Doğuş: Kayıp Kimlik ArayışıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin