9. Bölüm - Aşığım

51 48 0
                                    

Gizem'in ısrarları sonucu parka gelmiş yürüyüş yapıyorduk. Etrafta olan bitenleri anlatırken bir yandan da beni tutuyordu düşmeyeyim diye. Uzun süre evde kalacağımı düşündüğüm için baston almamıştım. Zaten almakta istemiyordum. Aldığım an kendimi körlüğe bırakıp umutsuzluğa kapılacaktım. Ama anneminde dediği gibi görme ihtimalim vardı. Umutsuzluğa düşmem bir hata olurdu.

Hava sıcaktı ama hafif bir rüzgar esiyordu. Gizem yavaş yavaş sessizleşmiş şimdi de dengesiz adımlar atıyordu. Bir anda durduğunda kafamı onun olduğu tarafa çevirdim.

"Ne oldu?"

Cevap vermemişti ama aldığı derin soluktan bir sorun olduğunu anlamıştım. Vücudumu tamamen onun tarafına çevirdiğimde beni tutan elinden sıyrılıp cevap almaya çalıştım. Cevap vermiyordu ama birkaç kez daha sorunca konuştu.

"Büyük ihtimal bunu yaptığım için beni öldüreceksin ama başka bir şansım yok."

Tuttuğum elini benden çekip uzaklaştığında afallamıştım. Benden kaçıyor muydu?

"Gizem Abla! Umarım şaka yapıyorsundur. Buraya gel çabuk!"

Yanımda olduğuna dair bir belirti alamadığımda derin derin nefes almaya başlamıştım. Parkın ortasında beni nasıl yalnız bırakmıştı? Eve nasıl dönecektim? Yutkunup ellerimi kullanarak yürümeye çalıştığımda ayağımın bir şeye takılmasıyla yer düşmüştüm. Yanaklarımdan akıp giden ıslaklığı hissetmiş şimdide Gizem'e hakaretler yağdırıyordum. Yerden kalkmayıp tekrar etrafı kontrol ederek emeklemeye başladığımda çim alana girip kendimi yere bıraktım. Ellerimi şu an da göremiyordum ama sızladığına göre yaralar vardı. Gizem'in tekrar dönmesini beklerken çimde duyduğum yabancı seslerle gerildim. 

"Kimsin sen?"

Cevap vermemişti. Odama gelen o yabancıyla aynı mıydı?

Doğrulmak için ellerimi çimlere bastırdığımda bir el iki elimi de kaldırıp tekrar sırtımın çimenle buluşmasını sağlamıştı. Panikle yutkunup ne yapacağımı düşünürken aldığım tanıdık kokuyla duraksadım. Rüzgar esp kokuyu yüzüme vurduğunda gözlerimi yumdum. Onun kokusuydu. Nerde olursa olsun tanıyacağım tek kokuydu. Işıklarımı söndürenin kokusuydu. 

Parmaklarını sanki zarar vermek istemezcesine avuç içlerimde gezdirdiğinde gözlerim dolmaya başlamıştı. Ama ağlayamazdım bunu ona gösteremezdim çünkü o da acı çekerdi.

"Kim olduğunu biliyorum."

İlk başta cevap vermemişti ama daha sonra çok kısık bir sesle konuşmuştu. 

"Özür dilerim."

Şimdi susma sırası bendeydi. Işıklarımı benden almıştı ama onu hala seviyordum. Aramızdaki tek engel ona olan kırgınlığım ve nefretimdi. Bir insan nasıl sevip nefret edebilirdi ki? Bilmiyordum ama böyleydi işte cevabını bilmediğim sorular hayatımda dolanıyordu.

Dudaklarını avucumda hissetmemle sanki kalbim durmuştu. Vücuduma kan gitmiyordu. Zaman akmıyordu. Hissettiğim ve bildiğim tek şey şu an avucumdaki sıcaklığıydı. 

"Yapma."

"Bunu sana yaşattığım için özür dilerim."

"Git."

"Özür dilerim."

"Dileme ve sadece git."

"Her şey için, beni affedemezsin biliyorum ama benden nefret etme."

"Bırak."

"Yalvarırım gitme benden. Başına böyle bir şey geleceğini bilsem o maça çıkmamak için ayaklarımı bile keserdim. Ne olur bırakma beni."

"Sadece-"

"Bana git deme. Gidemem,gitmem. Tek dileğim benden nefret etmemen benden gitmemen."

"Canım yanıyor sebebi ise sensin."

"Benim de canım yanıyor. Benim her saniyem acıyla dolu. O an tekrar tekrar zihnimde oynuyor. Rüyalarımı kabuslarıma çeviriyor. Bir zamanlar seninle mutlu olduğum rüyaları görüyordum şimdi ise sana zarar verdiğim o an başa sarıp kabuslarıma doluşuyor."

"Benimkiyle kıyaslayamazsın."

"Biliyorum ama bil istedim."

Tekrar sessizliğe bulaştığımız da ellerimi bıraktı. Yanıma yattığını hissettiğimde doğrulup kollarımı dizlerime doladım. Göremesem bile kafamı gökyüzüne kaldırmıştım. Titrek bir nefes boğazından kaçtığında kafamı ona çevirdim. Ağlıyor muydu? Hiç ses çıkarmadığından anlayamadığım için elimi yanağına yasladım. Ağlıyordu. Anlık gelen özgüven ve cesaretle vücudumu tamamen ona çevirdim ve eğildim. 

"Seni seviyorum,sana aşığım kokuna,sesine, nefesine tenine. Her şeyine aşığım."

Nefesi yüzüme çarptığında elimi yere bastırıp biraz daha eğildim. 

"Ama biliyor musun? Benim kendime saygım var. Bana zarar verdiysen duygularımı bastırırım."

Hızlı bir şekilde doğrulup ayağa kalktığımda onun da benimle kalktığını hissettim.

"Keşke yüz ifadeni görebilseydim. Ama ışığımı aldın."

Ne yöne gideceğimi bilmeden adım atmaya başladığımda yaptığımın yanlış olduğunu biliyordum. Birisi olmadan asla eve geri dönemezdim. Geldiğimiz yönü hatırlamaya çalışıp yürümeye başlamıştım. Arkamdan geliyordu ve bazen kendi kendine mırıldanıyordu.

"Önünde taş var sağ ayağını kaldır."

Dediğini yapıp yürümeye devam ettim. Önüme her engel çıktığında bana söyleyip yapmam gerekenleri sıralıyordu. Sonunda araba sesleri olan bir yere geldiğimizde kaşlarımı çattım. Parka gelirken araba yolundan geçtiğimizi hatırlamıyordum. Aramızdaki mesafeyi kapatıp elimi tuttuğunda ona güvenmekten başka çarem yoktu. Nihayet evin olduğu sokağa geldiğimizde bunu belirtip elimi bıraktı. 

"Özür dilemek anlamsız ama elimden bir şey gelmiyor. Sana yaşattıklarımdan bin pişmanım. O maça çıktığım için kendimden nefret ediyorum. O topu sana yönlendirdiğim için kendimi boğmak istiyorum. Eğer şansım uyarsa gözlerimi de sana vermek istiyorum, ama uymazsa gözün olmak istiyorum. O maçı sağ salim atlatabilseydik, kazanabilseydik sana bazı şeyleri açıklayacaktım. Maçı kazandık ama ben seni kaybettim şimdi ise açıklamanın anlamı olmaz. Fakat gene de söyleyeceğim."

Aşağıya sarkan elimi tuttuğunda yere çöktüğünü anlamıştım. Gözümden düşen yaş eşliğinde boğazım düğümlendiğinde titrek bir nefes aldım.

"Sana o kadar aşığım ki Selin. Her şeysin benim için. Senin için canımdan kanımdan vazgeçerim. Sana zarar gelecek korkusuyla kendime zarar veririm. Kurduğun cümlelerdeki harflerden tut, saçlarındaki tellere kadar aşığım. Senin etrafında dolanan havaya, aldığın nefese, dokunduğun eşyaya kadar aşığım. Çünkü hepsinde bir sen varsın. Çünkü hepsinin senle bağlantısı var. Senin geçtiğin her şeye aşığım. Seni seviyorum. Kavuşamasak bile senden vazgeçmeyeceğim. Benim tek aşkım olarak kalacaksın. Ve ömrümün sonuna kadar aşık kalacağım."

Hıçkırarak ağlamaya başladığımda tekrar avuçlarımda hissettiğim sıcaklıkla ellerimi çekip koşmaya başladım. Bunu bize yapan da oydu düzeltmeye çalışan da oydu. Ne olacaktı şimdi?

Masalların sonunda her zaman iyiler mutlu olurdu. Bizim masalımızın sonunda ise mutsuzduk. Biz kötü müydük?

- DEVAM EDECEK -



TRİBÜN 1 - Ve GolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin