17

1.4K 130 43
                                    


Oturduğum yerden hızlıca kalkıp gözlüğümü çıkardım. Kumral saçlarım fazlasıyla dağılmış üstümde ki kıyafetler geceden beri ayakta olduğum için kırışmıştı. Urazın karşısına her ne kadar böyle çıkmak istemesem de onu daha fazla kapıda bekletmemek için üstümü elimle düzelterek dış kapıya ilerledim ardından kapıyı yavaşça açtım. Tam karşımda, üst katın merdivenlerinde oturan siyahlar içinde ki adamı gördüğüm an nefesimin kesildiğini hissettim. Onu ilk defa canlı canlı görmenin şaşkınlığını yaşıyordum. Siyah hareleri üzerimde dolaşırken üstünde ki siyah kıyafetlere ve siyah beresine baktım. Bembeyaz yüzü siyahların içinde ay gibi parlıyordu. 

Kapıyı açıp hafifçe geriye çekildiğimde Uraz ayaklanıp üstünü silkeledi. Boyu en az 1.80 olmalıydı. Vücudu çok yapılı olmasa da yine de kollarında kendini belli eden kasları vardı. Yavaş adımlarla yanıma yaklaşıp derin bir nefes aldı ardından kollarını birden boynuma doladı. Hiçbir şey demeden öylece durmaya devam ederken hissettiğim şokla birlikte bende kollarımı beline sardım. Temiz kokusu burnuma dolarken derin bir nefes aldım. Bir insan huzur gibi kokabilir miydi? Uraz, anlamadığım bir şekilde kokuyordu.

"Merhaba." Uraz kollarımdan yavaşça ayrılıp hafifçe geriye çekildi.

"Hoş geldin." Kafasını eğip gülümsedi. "İçeri geçelim, kapıda kaldın." Geriye çekildiğimde Uraz siyah botlarını çıkartıp içeri adımladı. Uzun zamandır kimsenin girmediği evime yeni birinin girmesi garip hissettirmişti.

"Cimcime!" Uraz eğilip köpeğim Casperi sevmeye başladığında kapıyı kapatıp salona girdim. Casper kendini Uraza sevdirirken bu haline gülümseyip koltuğa yavaşça oturdum. Uraz da Casperi biraz daha sevdikten sonra utana sıkıla koltuğa geçip oturdu. Uraz ensesini kaşıyıp utançla kafasını eğdiğinde hızlıca boğazımı temizledim.

"Bir şey içer misin? Çay, kahve ya da soğuk bir şeyler?" Uraz kafasını kaldırıp gözlerime baktı.

"Kahve olur." Kafamı sallayıp ayaklandıktan sonra Amerikan mutfağıma ilerleyip kahve makinasını açtım. Uraz bana kaçamak bakışlar atarken kaynayan kahveleri büyük fincanlarla koyup salona ilerledim. Mavi fincanı Uraza uzatırken iki eliyle elimi tutup fincanı yavaşça aldı. Bu hareketine şaşırsam da istifimi bozmadan yerime oturdum. "Bir dava üzerine mi çalışıyordun?"

"Evet, yarın duruşma var ve taraflar biraz sıkıntılı." Uraz fincanından küçük bir yudum alıp kafasını salladı.

"Anladım." Kafamı eğip sütlü kahvemden Urazın aksine büyük bir yudum aldım. Koca vücudumla karşımda ki adam yüzünden oturduğum koltukta küçücük kalmıştım. "Geçen hafta sonu İstanbula geldim. Buraya gelmeyi de çok istiyordum ama uçak bileti bulamadım. Malum tatil beldesi olduğu için Antalyaya yoğun bir turist akını var."

"Evet, daha tam olarak yaza girmemiş olsak da insanlar gelmeye başladı." Uraz kafasını sallayıp fincanını darmadağın olan büyük sehpaya bıraktı. "Kusura bakma biraz dağınık çalışıyorum."

"Hiç sorun değil bende öyleyim." Uraz hafifçe gülümsediğinde yanaklarında belli olan küçük çukurlara hayranlıkla baktım. Bu kadar güzel gamzeleri ilk defa görüyordum.

"Adam öldürüyor musun?" Uraz şaşkınlıkla gülümsedi. Yanlış bir şey sormamıştım. Bu gülüşle herhangi birini kolayca öldürebilirdi.

"Sonunda ajan olduğuma inandın mı?" Kafamı sağa sola salladım.

"Hayır." Uraz küçük bir kahkaha attıktan sonra üstünde ki siyah kazağının kollarını sıyırdı. Gözler önüne serilen dövmelere bakarken gözlerimi kıstım. "Ajan olduğunu kanıtlamaya mı çalışıyorsun?"

"Dövmelerimle mi?" Kafamı yavaşça salladım. "Hayır tabi ki de, sadece birazcık sıcakladım."

"Klimayı açmamı söylesen açardım aslında." Uraz gülümserken ona aldırmadan hızlıca ayağa kalkıp klimanın kumandasını buldum ardından klimayı açtım. Uraz bana hala gülümseyerek bakarken boğazımı temizleyip geri yerime oturdum. Casper koşarak yanıma geldiğinde kafasına büyük bir öpücük kondurup tüylerini okşadım.

"Hayatımda gördüğüm en tatlı golden." Gülümseyip oğlumun yüzünü mıncırdım.

"Öyledir benim oğlum." Uraz  gözlerini devirip ağzının içinde bir şeyler mırıldandı. "Ne dedin anlamadım?"

"Babalı oğullu diyorum maşallah çok mütevazisiniz." Sesli bir şekilde gülüp çenemi kaşıdım. Uraz derin bir nefes alıp vücudunu dikleştirdiğinde ciddi bir konu açacağını anlayıp bende hafifçe toparlandım. "Yarın İstanbula dönmek zorundayım. Burada çok kalamam bu yüzden kendimi ve duygularımı bu kısa sürede ne kadar olur bilmiyorum ama kanıtlamak istiyorum. Mesajla oldu bittiye getirilecek bir konu değil. Bu yüzden şu an burada, evindeyim ve bana yarına kadar bir şans vermeni istiyorum. İkna kabiliyetim senin ki kadar olmasa da fazlasıyla güçlüdür avukat bey."

"Benimle sevgili olman için beni ikna mı etmeye çalışacaksın?" Uraz kafasını sağa sola sallayıp gülümsedi.

"Hayır, duygularımı görmende ve beni anlamanda ikna edeceğim seni. Gerisi kolay, üç vakte kadar evleniriz bile." Alay dolu bir gülümseme sundum karşımda ki adama.

"Kendinden bu kadar emin olman ne güzel." Uraz gülümsedi.

"Ee ne diyorsun?" Derin bir nefes alıp hafifçe eğildim.

"Kolay gelsin diyorum. Eğer benim gibi zor bir insanı ikna edebilir ve kendine aşık edersen, ikna kabiliyeti yüksek bir ajan olduğuna inanırım." Uraz kıkırdayıp hızlıca ayaklandı.

"O zaman başlayalım bakalım Mete bey." Uraz, koşar adımlarla mutfağa girip bana göz kırptığında arkama yaslanıp kahvemi yudumlamaya devam ettim. Farklı bir insandı Uraz. İnsana hem huzurlu hissettiren hem de diken üstünde durmasına sebep olan garip bir insandı ve bu garipliği her ne kadar kabul etmek istemesem de hoşuma gitmişti.

...

Yeni kurguma da bir göz atarsanız sevinirim bebekler. (reklam!)

GİZEMLİ AJAN (BXB) -TEXTİNG-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin