İtalik yazılar İngilizcedir.
✦
El valizimi alıp havalimanından çıktım. İtalya'nın cıvıl cıvıl havası içimi huzurla doldururken havalimanının yakınından geçen taksilerden birini durdurup bindim. Anlık bir kararla işlerime kısa bir ara verip Romaya gelmiştim ve bundan Urazın henüz bir haberi yoktu. Başarabilirsem eğer sürpriz yapacaktım.
"Merhaba, Centro'ya gideceğim." Şoför kafasını sallayıp kalabalık caddeden çıktığında arkama yaslanıp İtalyanın güzel sokaklarını izlemeye başladım. Urazın Antalya'ya gelmesinden bu yana iki ay geçmişti. Başlarda birbirimizi fazlasıyla özlesek de alışmaya başlamıştık. Urazın burada, benimde Antalya da kurulu bir düzenimiz vardı. Zor oluyordu ancak bir şekilde oluyordu.
"Geldik beyefendi." Şoföre parayı uzatıp iyi günler diledikten sonra arabadan indim. Uraz laf arası bir ara evinin konumu atmıştı. Elimde ki telefona adresi girip navigasyonu açtım. Buraya beş dakika uzaklıkta olan apartmana doğru ilerlerken elimde ki valizi kaptırmamak için sıkıca tutuyordum. Cıvıl cıvıl gözüken caddede yürüyüp çok geçmeden Urazın oturduğu apartmana vardım ardından içeri girip hızlı adımlarla ikinci kata çıktım. Kapıların üstünde ki isimlere teker teker bakıp 'Uraz Saygılı' ismini gördüğüm kapıya ilerledim. Tam zile basacakken kapının aralık olduğunu görmemle kaşlarım çatıldı. İçeriden gelen yoğun sesler yüzünden içimde filizlenen korku bastıramadan valizimi kenara bırakıp düşünmeden içeri girdim. Salondan gelen sesler daha da yükselirken temkinli fakat aynı zamanda hızlı adımlarla salonun kapısına vardım. Tam içeri girecekken gördüğüm manzara önce gözlerimin şokla açılmasına sonra da adımlarımın duraksamasına sebep oldu. Uraz tam karşımda bir adamı öldüresiye dövüyordu. Bu gördüntü midemin bulanmasına sebep olurken Uraz, kenarda duran silahı alıp adamın kafasına dayadı.
"Silahları nereden tedarik ettiğinizi söylemen için beş saniyen var." İtalyanca konuştuğu için dediğini anlamasam da tonlama şeklinden sinirlendiğini anlayabiliyordum. "Konuş." Titreyen adamın bakışları bana değdiğinde Uraz hızlıca arkasını döndü. İlk defa onu böyle görüyordum. Karşımda bana koyu gözleriyle bakan adamı tanıyamıyordum sanki. Tanıdığımı düşündüğüm adamı tanıyamıyordum. Midemin bulantısı daha da çok artarken arkama dönüp hızlıca evden çıktım. Valizimi alıp merdivenlerden inerken kolumun aniden tutulmasıyla adımlarımı durdurmak zorunda kaldım. Kolumu tuttuğu yer yanıyordu sanki.
"Bırak beni." Uraza bakmadan elimi kolundan kurtarıp merdivenlerden inmeye devam ettim.
"Mete!" Arkamda ki adama aldırmadan merdivenlerden inip işlek caddeye attım kendimi. Sürekli geçen taksilerden birini durdurup havalimanına gideceğimi söyledim. Ne düşüneceğimi bilmiyordum. Bana sürekli ajan olduğunu söyleyen adama inanmadığım günler geldi aklıma. İhtimal veremediğim gerçek yüzüme tokat misali çarpmıştı. Gördüğüm görüntü aklıma gelip duruyordu. Mesleğimden ötürü bin bir şey görmüştüm. Midemi bulandıran şey gördüğüm vahşet değildi. Hoşlandığım, hatta belki de sevdiğim adamın yaptığı vahşetti. Onu ilk defa öyle görmüştüm. Gözlerinde ki ateşe bizzat şahit olmuştum.
Telefonuma gelen aramalarla, bildirimleri susturmak için telefonu kapattım ardından arkama yaslandım. Kendime kızıyordum. Daha tam olarak tanımadığım biriyle böyle bir ilişkiye nasıl başladığımı sorguluyordum. Hayatım güvensizlikler üzerine kuruluyken hiç sorgulamadan birine, bu kadar kolay güvenebildiğime inanamıyordum.
...
hemen peşinden bir bölüm daha atacağım :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİZEMLİ AJAN (BXB) -TEXTİNG-
Roman d'amour[TAMAMLANDI] 05*****: Adamı hallet. Ben: Anlamadım? EŞCİNSEL BİR KURGUDUR !