Başlangıç tarihinizi buraya yazabilirsiniz.Keyifli okumalar dilerim.
Kaçıyordum. Peşimde beni öldürmek isteyen adamlardan kaçıyordum. Yanlışlıkla bir cinayete tanık olmuştum ve beni fark ettikleri gibi kovalamaya başlamışlardı. Ben de ardıma bakmadan koşmaya başlamıştım. Ormanlık bir alanda önümü bile doğru dürüst görmeden arkamdaki adamlardan kaçıyordum.
Her yer çok karanlıktı Sadece ayın ışığı etrafı biraz aydınlatıyordu. Yakından dalga sesleri geliyordu.
Biraz daha koştuktan sonra ayağımın boşluğa bastığını hissetmiş ancak koştuğum için kendimi durduramamıştım. En son kafamda keskin bir acı hissetmiştim ve gerisi karanlık...
———
Etraftan boğuk sesler geliyordu. Nerede olduğumu bilmiyorum. En son uçurumdan düşmüş ve kafamı vurmuştum sanırım. Peki sonra ne oldu? Ben şu an neredeyim. Öldüğümü düşünüyorum. Yoksa yaşıyor muyum?Gözlerimi açmaya çalışıyordum. Biraz zor da olsa sonunda etrafı görmeye başlamıştım. Ama keşke görmez olaydım. Lan resmen önümde bir kadın ve meme vardı. Ne olduğunu anlayamadım. Ben kesin öldüm. Yoksa karşımda memenin ne işi var lan?
Tam konuşup ne oluyor burada diye soracakken ağzımı açtığımda çıkan ses beni durdurmuştu. Yok ya olamaz. Bu ses benden çıkmamıştır canım. Karşımdaki kadının izin verdiğince etrafa bakmaya çalıştığımda hiç bebek görememiştim. Belki arkamdadır diye düşünerek tekrar konuşmaya çalışmıştım ama yine aynı sesi duymuştum: "Agu". Evet ben resmen agu demiştim.
Bu ses nasıl benden çıkabilirdi. Ben 25 yaşındayım. Nasıl konuşmayı unutup agu diyebilirim? Hem ben şu an bir kadının kucağındayım ve kadın bana bakıp "efendim annecim? Efendim Pamir'im" deyip yüzünü şekilden şekle sokuyordu.
Sanırım Pamir ben oluyordum. Ama benim adım Baler idi. Ben adımı seviyordum.
Resmen kafayı yememe ramak kalmıştı.
- Demek sonunda uyandın uykucu. Eee nasıl beğendin mi yeni hayatını?
- Sen kimsin? Hem nasıl yani, yeni hayat? Ne oluyor buruda ya?
- Ne olduğunu zamanla anlarsın. Ama özet olarak şunu söyleyeyim önceki hayatında ölmeden önce "Ölmek istemiyorum Tanrım lütfen bana yardım et." diye dua etmiştin. İşte duaların kabul oldu. Yani... Sanırım. Her neyse sonuç olarak yaşıyorsun işte.
Kafamda bir ses vardı ve benimle konuşuyordu. Kamera şakası falan yapıyorlar herhalde ya. Bu ne böyle.
Tamam adamın dedikleri doğru. Hayal meyal de olsa en son ölmemek için Tanrıya dua ettiğimi hatırlıyorum. Ama uyanır uyanmaz da bir meme görmeyi beklemiyordum açıkçası. Ve sanırım ben bebek olarak yeniden doğmuştum. Ben böyle kendi içinden konuşurken yine o adamın sesini duymuştum.
- Seni duyabiliyorum küçük şey.
- Ne yapabilirim kafamdaki ses.
- ...
Ben şimdi ne yapacağım ya? Resmen yeniden doğdum ama bebek vücudundayım. Yürüyemiyorum. Konuşamıyorum. Hiçbir şey yapamıyorum ya! Tanrım tamam dedim ölmek istemiyorum diye ama neden bebek oldum ya?
- Acaba isyan etmesen mi küçük şey?
- Çok kolaymış gibi konuşmasan mı acaba?
Tamam. Şimdi sakin kalmayı denemeli ve zaten zor olan durumu daha da zorlaştırmadan sakin bir şekilde idare etmeliyim.
Kabul etmesem de bu ses doğru söylüyor. İsyan etmek hiçbir şeyi değiştirmez. Bence yeni aileme odaklanmam lazım. Biraz çevreyi dinleyip az çok büyüyünce neler yapabileceğimi bulmalıyım.
Hem daha ölmeden önce gördüğüm cinayet var. Beni de dolaylı yoldan onlar öldürmüş sayılır aslında. Onları bulmak zorundayım. O yüzden hala şansım varken odada dönen konuşmaları dinlemeye başladım.
"Hayatım baksana çok küçük daha. Diğerleri de öyle. O yüzden hemen eve geçmemeliyiz. Hem doktor da dedi en azından diğer bebeklerimiz kuvözden çıkana kadar burada kalalım." demişti bir erkek. Sanırım bu baba bey oluyordu.
"Biliyorum ama evimize gitmek istiyorum. Hem evdekiler çok heyecanlı herkes bir an önce üçüzlerle tanışmak istiyor." diye yanıtlamıştı hani şu gözümü açar açmaz gördüğüm memelerin sahibi kadın. Yani kısaca anne hanım.
O değil de benim üçüzlerim mi var?
Onlar konuşurken kapı sesi gelmişti. İçeriye giren kişi "Evet. Nasılsınız bakalım taze anne. Her şey yolunda mı? Eğer minik bey biraz karnını doyurduysa son kontroller için götürmeye geldim." demişti.
Anne hanım ve baba bey hemşireyi onayladıktan sonra beni beşiğime yatırmış ve beşiği sürmeye başlamıştı.
Neden ise içimde kötü bir his vardı. Ve bu hisler bebek olmamın da getirisi olarak ağlama şeklinde kendini belli etmişti. Şu an resmen nedenini bilmeden ağlamaya başlamıştım.
"Demek hissettin küçük bey. Ben çok üzgünüm böyle olmasını istemezdim ama mecburum. Benim paraya ihtiyacım var."
Ben daha hemşirenin ne dediğini anlayamadan beşiği durdurmuş beni kucağına almıştı. Hızlı adımlarla yürüyorduk. Elimden geldiğince çevreye bakınmaya çalışıyordum. En azından hastanenin adını öğrenmem gerekiyordu. Tabii bu sırada bağırarak ağlamayı da unutmamıştım.
Benimle konuşan ses ben burada resmen ailemden kaçırılıyorum siz nerelerdesiniz?
- Üzgünüm küçük. Ama senin kaderin bu. Sadece sabret. Başlarda mutsuz olsan da bunu sonrasında mutlu yaşamak için bir bedel olarak düşün.
- Bu bir şaka, değil mi? Ya ne bedeli ya! Hadi ben gerçekten bir bebek olsam ve aklım başımda olmasa neyse ama ben 22 yaşındayım. Yani en azından ruhum öyle. Her şeyi anlayabiliyorum. Hem bana kim bakacak? Gerçekten kafayı yiyeceğim.
- ...
Kafamdaki sesi boş verdim ve şu ana odaklandım. Şu an anne hanımın ve baba beyin kaçırıldığımı fark etmelerini ummaktan başka pek yapabileceğim bir şey yoktu. Belki beni bulamazlar diye ileride -kendi işimi kendim yapabilmeye başladığımda- onları bulabilmek için hastanenin adını öğrenmem geriyordu.
Anne hanım ve baba beyin adını bilsem işim kolay olabilirdi ama işte bilmiyorum. Yine de ne olursa olsun ben üçüzlerimi görmeden ölmeyeceğim. Ve en kısa zamanda ailemin yanına geri döneceğim.
———
Bölüm sonu.
Herkese merhaba. Umarım hikayemi beğenirsiniz.
İlk bölümümüzü nasıl buldunuz?
Yorumlarınız bekliyorum.
Yeni bölüme kadar hoşça kalın. ❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BALER
Dla nastolatkówBir bebek olarak yeniden doğan Baler daha olanları kavrayamazken Soylu ailesinin düşmanı aileyi dağıtmak için bebekleri değiştirir. Bu durumda Baler doğduğu aileyi bulabilecek midir? Gelin hep beraber öğrenelim.