2.BÖLÜM

611 47 20
                                    



-2.Bölüm-

Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Bir ara uyumuşum. Her ne kadar ruhum yetişkin olsa da bedenim bir bebeğin bedeni olduğu için uykumu kontrol edemiyordum. Ama uyumadan önce zor da olsa hastanenin adını öğrenmiştim. Bu adı unutmamam gerekiyordu : "Özel Soylu Hastanesi" .

Hastanenin adını öğrensem de içim rahat değildi. Benim o hastaneye gidip gerçekleri ortaya çıkarmam nereden baksak beş altı yıl alırdı. Ki ben o yaşlarda olana kadar ne olacağım belli değildi. Tek temennim ailemin beni bulmasıydı.

-Yazarın Anlatımından-

Leyla Hanım altıncı hamileliğini sorunsuz bir şekilde atlattığı için mutluydu. Çocuklarını sağlıkla kucağına almıştı. Üç tane nur topu gibi oğlu olmuştu. Hamileliği boyunca korkuları olsa da korktuğu hiçbir şey başına gelmemişti. Ama yine de Pamir bebek hemşire ile odadan çıktıktan sonra içinde bir sıkıntı oluşmuştu.

Leyla Hanım bu sıkıntıya anlam verememişti. Gereksiz vere evham yaptığına kendini inandırmayı seçmiş ve içindeki sıkıntıyı göz ardı etmişti.

Bu sırada Pamir bebeği kaçıran hemşire onu hastanenin dışına getirmiş ve anlaşmadaki gibi bebekleri yer değiştirmişti. Hemşire vicdan azabı çekse de paraya gerçekten çok ihtiyacı vardı ve karşısındaki adam ona hayatı boyunca hiç kazanamayacağı kadar para teklif edince hemen anlaşmayı kabul etmişti. Tabii bir de bebeğe iyi bakmalarını istemişti.

Adam hemşirenin dediğini o an için kabul etse de kafasında bir sürü işkence yöntemi vardı. Ama şimdilik bebeğin büyümesini bekleyecekti.

Adam Pamir bebeği alıp hastaneden uzaklaşınca hemşire kucağındaki bebek ile içeriye girmiş ve bebeği Soylu ailesine teslim etmişti. Böylece Soylu ailesini bekleyen kötü günler başlamıştı.

-Pamir Soylu'nun (Baler'in) anlatımından-

Uzun süredir bu evdeydim. Bir adam ve bir kadınla beraberdim. Adamın her şeyden haberi vardı. Yani onun öz çocuğu olmadığımı biliyordu. Büyük ihtimalle beni kaçırması için hemşireye para veren kişi buydu.

Kadının ise hiçbir şeyden haberi yoktu. Çünkü bana baya kendi oğlunu severmiş gibi davranıyordu. İlk başlarda onun bu davranışına inanmamıştım. Çok fazla ağlamıştım. Hem korkumdan hem de geçmiş hayatımdaki sevgisizliğime ağlamıştım. Ancak benim ağlamam yüzünden kocasından dayak yeme noktasına gelen kadına kıyamamıştım.

Bir kaç gün önce belki de saattir bilmiyorum yine uykumdan uyanmış ve ağlamaya başlamıştım. Benim ağladığımı duyan kadın koşarak içinde bulunduğum odaya gelmiş ve önce beni sakinleştirmeyi denemişti. Ama yapamayınca benimle birlikte ağlamaya başlamıştı. Biz karşılıklı ağlarken odaya beni kaçıran adam girmiş ve "Sustur artık şu lanet çocuğu!" diye hiddetle bağırmıştı. Onun bağırışından dolayı korkup daha da fazla ağlamaya başladığımda ise kadına sert bir tokat atmıştı.

Bu olanlardan sonra bir daha ağlamayacağıma içimden yemin etmiştim. Şimdi ise cici annemin kucağındaydım. Kadın beni uyutmak için uğraşıyordu ama benim uykum yoktu. Karnım acıkmıştı ama ağlamadığım için anlamamıştı. Ben şimdi derdimi nasıl anlatacağım ya? Biraz daha beni kucağında sallayan kadın uyumayacağımı anlayınca benimle konuşa konuşa yürümeye başladı.

"Sen neden uyumuyorsun annecim? Altın temiz. Acaba acıktın mı? Benim paşam acıkmış mı?"

"Agu."

Evet kadına tek verebildiğim cevap agu. Ama neyse en azından aç kalmayacağım şükür.

Cici annem karnımı doyduktan sonra beni odaya yatırdı ve bana "Sen benim oğlum değilsin. Hissediyorum. Bu kesin o adamın işi. Ama seni çok seviyorum. Sana bir zarar gelmemesi için elimden ne gelirse yapacağım. Zamanı geldiğinde kendi oğlumu da senin aileni de bulacağım. Sen hiç merak etme." demişti.

Dediklerini anlamıştım ama tepki veremeyecek kadar uykuya çekilmiştim. Umarım dediğini yaparsın cici anne hanım.

———

- 6 yıl sonra-

Turgut olacak şerefsizin yani çok sevgili cici babamın bağırmasıyla uyanmıştım. Hemen yataktan kalkmış ve elimi yüzümü bile yıkamadan odadan koşarak onun yanına gitmiştim. Eğer biraz çok az bile geç kalsam hemen bana vurmaya başlıyordu. Tabii Gül annem yani bu ailedeki annem de beni korumak için önüme atlıyordu ve o şerefsiz ona da vuruyordu.

Gerçekten tam bir şerefsizdi. Ben daha 6 yaşındayım -tabii bedenen- buna rağmen bana şiddet uyguluyor. Gerçekten kimseye acıması yok bu adamın. Ruhen bu durumlara alışık olsam da bazen ruhumda beden yaşımla aynı olsaydı o zaman ne olurdu diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyordum.

Benim yerime daha hiçbir şeyden haberi olmayan saf masum bir çocuğun bunları yaşamasını istemezdim. O yüzden bazen o hemşireye içimden teşekkür bile ettiğim oluyordu ama aklıma üçüzlerim ve olası kardeşlerim gelince hemşireye sövmeden de edemiyordum.

Her ne kadar üçüzlerimle birbirimizi tanımasak bile sanki ruhumuz bağlıymış gibi hissediyordum. Acaba onlarda benim varlığımı hissediyor muydu? Aklıma yine gerçek ailem gelmişti. Bu gözlerimin dolmasına neden olmuştu ve gözyaşlarım görüşümü kısıtlıyordu. Ama şu an ağlayamazdım.

Kafamı iki yana sallayıp düşüncelerimden uzaklaştım ve ana geri döndüm.

"Efeydim baba."

"Git bana bira al gel."

"Tamam."

Elime parayı tutuşturup beni markete yollamıştı. Bu yaştaki bir çocuk neden bilsin birayı! Gül annem burada olmadığı için mecbur benim gitmem gerekiyordu. Umarım bana istediğimi verirler. Eğer vermezlerse aldık başımıza belayı.

Evden çıkıp marketi aramaya başladım. Daha önce bu evden hiç tek başıma çıkmamıştım. Gül annemle birlikte bir kere markete gitmiştik ama üzerinden baya bir zaman geçmişti. Umarım yolu bulabilirim.

Az çok hatırladığım yollardan yürürken -Dikkat et küçük şey! Diye bana seslenen adamı duymam ve acı bir fren senin gelmesi aynı anda olmuştu. Gerisi ise benim için karanlıktı.

———

Bölüm sonu.

Tekrardan merhaba.

Bölümü nasıl buldunuz?

Geçiş bölümleri olduğu için biraz sıkılabilirsiniz ama lütfen hemen pes etmeyin.

Yorumlarınızı bekliyorum.

Sonraki bölüme kadar hoşça kalın. ❤️

*3. bölümü pazar günü yayınlamayı düşünüyorum ama bir ya da iki gün gecikebilir bilginiz olsun*

BALERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin