★♫𝑯𝒊𝒍𝒂𝒍 𝑨𝒚 𝑫ö𝒗𝒎𝒆𝒔𝒊/ Yarı Texting♫★

Bölüm Üç - Nedensiz Ağrı

"Dıd, dıd"
"Dıd, dıd"

Göz kapaklarımı araladım. Gelen sesin kaynağına bakmak istedim. Bulanık görüyordum. Birkaç kez gözümü kırpıştırdıktan sonra net görmeyi başardım. Rahat bir yerdeydim ve gördüğüm tek şey beyaz tavandı. Başımı kaldırdım. Başım, sanki 100 kiloluk bir taş düşmüşcesine ağrıyordu. Ses sağ tarafımdaki komidinin üzerinden geliyordu. O tarafa baktım. Telefonumun alarmı çalıyordu. Aklıma bugün okul olduğu geldi. Hemen saate baktım. Saat yediye çeyrek vardı. Yatağımdan doğruldumdum, dolabımdan okul formamı aldım ve giydim. Hemen banyoya gittim ve günlük işlerimi yaptım. Banyodan çıktım ve çantamın hazır olup olmadığını kontrol etme amacıyla çantamın içini göz gezdirdim. Çantam hazırdı. Çantamı sırtladım ve aşağı kata inme amaçlı merdivenlere yöneldim. Anneleri uyandırmamak için yavaşladım. Aşağı kata vardım. Sabah büyük bir kahvaltı etmeyi çok sevmem bu yüzden her sabah olduğu gibi bugünde gevrek yiyecektim. Çantamı bir sandalyenin üzerine bıraktım ve plastik bir kase çıkarmak için üst rafa uzandım. Tam kaseyi "aldım" derken dengemi kaybettim ve elimde tabakla yere yapıştım. Çok gürültü çıkmamıştı ancak mermer kolumu çizmiş ve kanatmıştı. Tabağı yere bırakıp doğruldum ve peçete aldım. Peçeteyi suyla biraz ıslattıktan sonra mermerin çizdiği kısıma hafif ve naif bir şekilde sildim. Biraz acıyordu ancak büyük bir sorun değildi. Yere eğildim ve kaseyi geri aldım. Kısa bir süre suyun altında beklettikten sonra gevreği koyup, üzerine sütü döktüm. Kaşıklıktan kaşık aldım ve mutfak masasına oturup, yemeye başladım. 5 dakikadan kısa bir süre sonra gevreği bitirip dezgaha bıraktım. Çantamı üstünde olduğu sandalyeden alıp sıtlandım ve dış kapıya yöneldim. Hırkamı verstireyden aldım ve dış kapıyı sessizce açtım. Ayakkabılarımı giydim ve az önce yaptığım gibi sessizce kapıyı kapattım. Okula doğru yola çıktım.

1 saate yakın bir süre sonra okula vardım. Okulum görkemli ve güzel bir yerdi. Yakın olduğum arkadaşlarım vardı, burayı çok seviyordum. Sınıfıma çıktım. Sınıfa girer girmez cam kenarındaki bir sıranın etrafında kalabalık fark ettim ancak çok ciddiye almadım ve önüme döndüm. Sude ile Ceylin'nin sohbet ettiğini gördüm. Ceylin sıra arkadaşımdı, onunla cidden çok yakındık. Sude'yle ise kardeş gibiyiz. Yediğimiz, içtiğimiz ayrı gitmez. Sude benim yerime oturmuştu, başını kafa tarafına çevirdi ve beni gördü. Duvar tarafından 4. sırada oturuyordum. Onlara doğru yürüdüm. Ceylin beni görünce dudaklarının kenarı kıvrıldı. Sude'de yerimden kalktı ve oturmama izin verdi. Çantamı sandalyenin üstüne koydum. Sude'da "Günaydın" dedi, ardında Ceylin'de tekrarladı. Bende "Günaydın" dedim. Ceylin hemen atıldı.

"Bugün matematik quizi var. Çalıştınız mı?"

Gözlerim şaşkınlıkla açıldı, çalışmayı geç quiz olduğundan haberim bile yoktu. Şaşkın gözlerle Sude'ye baktım. Onun da yüz ifadesinin benden bir farkı yoktu. Bir de üstüne bugün matematik dersi yoktu, bu da demek oluyor ki çalışabileceğim bir defter, kitap olmadığıydı. Matematik hocası hiç bir zaman kendi dersinde quiz yapmaz, her zaman seçmeli derslerin olduğu günlerde yapardı. Oturup ağlayabilirim ama yapmayacağım, neyseki -Ceylin'in söylemesi üzerine sorular bildiğim ve hakim olduğum yerlerden çıkacakmış. Bunu duyduktan sonra içim rahatlamıştı. Öğretmenler zili çalmış, Sude yerine gitmiş, bende yerine oturmuş çizim defterime bir şeyler karalıyordum. Bir an içimden Sude'ye bakmak geldi. Orta sıranın, 5. sırasında Ecrin ile oturuyorlardı. Neyi unuttuğumu şu anda fark ettim. Size Ecrin'i tanıtmayı unutmuştum. Ecrin'lede çok yakınız. Sude Ecrin'le konuşuyorlardı. Geri önüme döndüm ve hoca geldi. Bir kaç dakika sonra hoca yoklama alacağını söyledi.

"Ceylin Su Kargacı"

Ceylin "Burda" deyip elini kaldırdı. Diğer herkeste aynısını yaptı. Her "burda" dediklerinde yüzlerine baktım. Son bir kaç kişi kalmıştı. Hoca isimleri söylemeye devam etti.