aşkın bu sarhoşluğu

3.2K 111 103
                                    

Asi deliksiz bir uykunun ardından gözlerini araladığında bulunduğu yeri idrak etmekte güçlük çekti. Yatakta doğrulup etrafına baktı. Sonrasında aklına gece yatta Alaz'ın yanına oturduğu an geldi. Alaz Asi'nin omzuna başını yasladığında Asi tüm ağırlığı kalbinde hissetmişti. Bu duyguyu biliyordu. Kimsesizlik duygusuydu bu. Alaz hakkında hiçbir şey bilmese bile dün gece onun ne hissettiğini bizzat hissetmişti. Kendinden biliyordu. Kimsesizlik öyle bir şeydi ki bazen insan hiç tanımadığı birine, bir yabancıya tüm duygularını anlatmak, sarılıp ağlamak istiyordu. Ama Asi hep duvarları olan bir kızdı, bu yüzden hep kendi kabuğuna çekilip ne yaşarsa yaşasın tek başına savaşıyordu. Cesur'la aynı evin içinde yıllarını geçirmiş olsa da onunla hislerini, düşüncelerini paylaşmayı hiç düşünmemişti. Kendi içini açmaktan korkuyordu. Çünkü bir gün kalbinden diline vuran her kelimenin dönüp dolaşıp onu vuracağını biliyordu, bu şansı birine vermekten köşe bucak kaçıyordu.
Bu düşüncelerle birlikte yatağın diğer tarafına uzandı bakışları. Ama boştu. Alaz yoktu. Zaten neden olsundu ki? Birlikte uyuyacak değillerdi. Asi onu yanında uyurken görse muhtemelen kafasını ezerdi. Derin bir nefes aldı. Yataktan hızlıca kalkıp odadan çıktı. Alaz'ı hala göremiyordu. Onu burada bırakıp gitmiş olamazdı değil mi? Asi bu düşünceyi anında aklından savurup merdivenden yukarı çıktı. Alaz şimdi bakış açısına girmişti işte. Siyah bir eşofman altı dışında hiçbir şey yoktu üstünde. Yatın bir köşesindeki yuvarlak masaya bir şey koyup arkasını döndüğünde onun da bakışları Asi'yi buldu.

"Günaydın." dedi belli belirsiz bir tebessümle. Ama Asi cevap vermedi.

Çünkü Alaz'ın birbirine karışmış kumral saçları, az önce gözüne çarpan bel gamzeleri ve şimdi göz hizasına giren belirgin köprücük kemikleri dışında bir şey düşünemiyordu. Alaz yavaş adımlarla ona yaklaşıp tam önünde durduğunda Asi nefesini tuttu. Çünkü nefes aldığında ondan bağımsız bir şekilde hızlı hızlı inip kalkan göğüs kafesi heyecanını ele verirdi. Bu yüzden bakışlarını Alaz'dan çekip biraz uzaktaki masaya sabitledi. Masada kahvaltılık bir şeyler vardı. Demek ki Alaz kahvaltı hazırlıyordu, diye geçirdi içinden.
Alaz derin bir nefes bırakıp bir eliyle Asi'nin çenesini hafifçe tutup kızın bakışlarını kendine çevirdi.

"Genelde insanlar günaydına karşılık olarak günaydın, der. Bu şekilde susmaz."
Asi kaşlarını çattı. Heyecan burada bitmişti işte. Şimdi tamamen meydan okuma içgüdüsü ile başbaşaydı. Kaşlarını çatarak çenesini Alaz'ın narin parmakları arasından kurtardı.

"Bana bir daha dokunursan o parmakları koparıp sana kahvaltı niyetine yediririm."
Alaz, Asi'nin bu küçük tehditine karşılık olarak sadece gülümsedi.
Ellerini iki yana kaldırıp masaya doğru giderken "Tamam sana dokunmak yasak. Listeye yazdım." dedi.
Asi de onu takip ederken "Ne listesi?" diye sordu.
Alaz Asi'nin oturması için kenara çekildi ve genç kız oturduktan sonra oturdu.

"Asi'yi kızdırmamak için dikkat edilmesi gerekenler listesi."
Asi kaşlarını kaldırdı. Alaz neden böyle bir liste yapmıştı ki? Dalga mı geçiyordu?
"Belki de bir daha görmeyeceğin biri için fazla zahmete girmişsin, listeyi sil at kafandan."
Alaz Asi'nin boş tabağına masanın ortasındaki kahvaltılıklardan koyarken "Öyle mi diyorsun? Ben hiç görüşmeyecekmişiz gibi hissetmiyorum nedense. Baksana kader bir şekilde yollarımızı kesiştiriyor." dedi.

"Kader demeyelim de kara baht diyebiliriz." diye hemen karşılık verdi Asi ama bir yandan da Alaz'ın hareketlerini izliyordu.

Alaz'ın tabağını doldurması Asi'nin yutkunmasına sebep olmuştu. Böyle basit ama hoş kibarlıklara alışkın değildi. Genelde Cesur'la tabaktaki son dilimi kim alacak kavgası yaparlardı ve genelde Cesur kazanırdı. Şimdi ise sürekli tersleştiği bu adam sanki çok rutin bir şeymiş gibi bunu yapıyordu. Asi ne hissedeceğini, nasıl davranacağını şaşırmıştı artık.

parya ve tamuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin