36

3.1K 176 40
                                    

birkaç ay sonrası

olanlardan sonra ege artık yağız'ı en fazla üniversite bahçesinde görebiliyordu. yine üniversitede olduğu bir zaman diliminde bora ve bora'nın yeni arkadaşı tunahan ile bahçedeki banklardan birinde oturuyordu. yağız ise fakülteden arkadaşları ile çaprazında kalan bankta arkadaşlarıyla sohbet ederek kahvesini yudumluyordu.

ege ne kadar yağız'ın yanına gidip konuşmaya çalışsada yağız onu görmezden geliyor ve kendi hayatına bakıyordu. ege için gerçek duygular beslese de tekrar aynı zararı görmemek için onu kendinden uzak tutmaya çalışıyordu. ege'nin amacı yağız'ın yarasını elbette ki daha fazla deşmek değildi fakat araları artık daha fazla açık olsun istemiyordu. onu üzmek isteyeceği son şey olsa dahi yağız'ı bir başına bıraktığı için pişmanlık duyuyordu.

"ege gelecek misin?" ege kendisine yöneltilen soruyla daldığı düşüncelerden uyandığında merakla bakan iki çift gözde gezindirdi bakışlarını. neredeyse yıl sonu gelmişti ve bora finallerden sonra oğuz'da geldiğinde gece eğlencesine gitme fikri sunmuştu. tunahan seve seve gelirim demişti fakat ege bir cevap vermediği için bunu sorma gereği duymuştu.

"ha?" ege hafif kısık çıkan sesiyle olan biteni anlamaya çalıştığında bora göz devirip göz ucuyla yağız'ların olduğu banka bakmıştı. ege'nin pişmanlığını hissediyordu fakat bunu içinde yaşayıp bitirmesi için ona zaman tanıyordu.

"finallerden sonra bir gece eğlenmeye çıkalım diyoruz." tunahan durumu kısaca özetlediğinde ege anladığına dair bir mırıldanma çıkarıp biraz düşündükten sonra kabul etmişti.

"beyler, nereye gidiyoruz?" yanlarında duydukları kalın ukâlâ sesle üçlünün kafaları sesin geldiği yöne yani merter'e sekronize bir şekilde çevrilmişti.

ege'nin biraz önceki karamsarlığı merter'i görmesiyle yok olurken hafifçe gülümseyip yanına oturması için kenara çekilerek ufak bir boşluk yaratmıştı.

bora liseden sonra hâlâ merter'in varlığına alışamadığı için sessiz kalmakla yetinirken tunahan daha önce birkaç kere gördüğü bu adama sadece bakıyordu.

merter ege'nin kendi için açtığı yere oturduktan sonra bora ve yanındaki tunahan'a kısa bir selam verdikten sonra kolunu ege'nin omzuna atıp yanağına sıkı bir öpücük bıraktı.

ege'nin isteği üzerine psikoloğa gidip destek almaya başlamıştı ve bunu kendine itiraf edemese dahi çok büyük bir ilerleme kaydetmişti. ege'ye eskisi gibi bir takıntılık değil, gerçek bir aşk besliyordu.

"geleceğini bilmiyordum, neden haber vermedin?" ege yüzündeki gülümsemeyi bozmadan sorduğunda merter oturduğu banka biraz daha yayıldı. yağız'ın yan banklarda olduğu ilk geldiğinde görmüştü fakat eski duygularının ortaya çıkmasından korktuğu için o tarafa bakmamaya çalışıyordu.

"online dersler sıktı yavrum hayat enerjimin yanına uğrayayım dedim." bora duyduğu hitapla yüzünü buruştururken tunahan hülyalı bir şekilde karşısındaki ikiliyi izliyordu.

ege yanaklarının kızardığını hissetmeye başladığında kafasını önüne eğerek sessiz kaldı. açık tenli olduğu için dışarıdan şu an kırmızı bir elmaya benzediğini düşünüyordu.

merter sevgilisinin utandığını çok geçmeden anladığında muzipçe sırıttı, bu sırada bora ve tunahan onları tamamen soyutlamış bir şekilde fakültede olan dedikodulardan konuşmaya başlamıştı.

"utandın sanki sen biraz?" merter ege'nin kulağına eğlenir bir tonda fısıldadı.

"utanmadım, yerdeki karıncaları seyrediyorum." merter ege'nin kısılmış sesiyle gözlerini yere çevirdiğinde ufak bir kahkaha attı.

ay kadar güzel ✶ bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin