"Kendine gel!
Seni orada bekliyorum."
-Özdemir Asaf-İlk seti biz almıştık.Almamızda normaldi.Karşı takım çok gevşek davranıyordu.
Melisa:
-"Yeter artık oynamayalım."dedi.
Ben bir yere birde gökyüzüne bakarak Melisa'nın söylediklerini onaylamadığımı belirttim.Dilara ve Gülcihan'da beni onayladı ama bir süre sonra voleybolu bıraktık.Ercan Hocanın yanına gittik.Bir süre muhabbet ettikten sonra erkeklerde muhabbete dahil oldu.
Etraf sessiz,sakin ve ıssız bir hissiyat veriyordu.Hava daha da bozuna sınıfa çıktık.
Birkaç zeka oyunu aldıktan sonra masaları birleştirip oynamaya koyulduk.
Çok geçmedi kiKadriye:
-"Melisa hile yapma."dedi.
Konuşmaya Mehmet dahil olarak:
-"Bak bak buraya taş saklamış."dedi.
-1 HAFTA SONRA-
Sınıfa yavaş yavaş adımlarla sosyalci Yeter Hoca girdi.Elindeki kitabın sayfalarını karıştırarak saçı ile oynuyordu.
Sandalyeyi kendine çekerek yerine oturdu.
Ardından sınıftaki kargaşayı susturmak için eli ile masaya vurdu ve bağırmaya başladı.-"Susun artık."
Kimsenin onun bağırmasına aldırdığını düşünmüyordum.Ta ki daha sesli ve tehditkar bir şekilde konuşana kadar:
-"İlla müdürün odasına mı göndereyim oğlum sizi?"
Herkesin sesi kesilmişti.Kitaplar çıkarıldı ve Kadriye'nin okuması ile
bizde takip ediyorduk. Pekte takip ettiğimiz söylenemezdi.
Kadriye yanımda oturduğu için rahattım.
Yanımda oturmayanların durumuda farklı değildi.Çoğu kişi kafaları masaya yada kalorifere yaslayarak uyuyorlardı.
Tabi birkaç kişide pencereden dışarıyı izliyordu.
Arka dörtlü masa herkesten bağımsız bir şekilde bom oynuyorlardı.Sosyal dersleri genellikle böyle geçerdi ve geçti de.Sonunda teneffüs olmuştu.Ayşe Nur her zamanki patavatsizligini yaparak Enes ile tartışıyordu.Tabi Enes'inde Ayşe Nurdan aşağı kalır yanı yoktu.
Sınıftaki kişiler ve diğer sınıflardan bazı öğrenciler onların kavgalarını izliyorlardı.Zeynep ve Dilara kol kola girmiş tüm dikkatlerini kavgaya vermişlerdi.
Bizim için artık klasik bir durum olduğu için kızlarla aşağı inmiştik.Aşağıda 6'lardan Yeşim,8'lerden Elif ve bizim sınıftan birkaç kişi vardı.Çember oluşturmuş bir şekilde el oynuyorlardı.
Bizi görünce yüzünü bize çeviren Elif konuşmaya başladı:-Az kişiyiz sizde gelebilirsiniz
Melisa çok geçikmeden büyük bir açık sözlülükle cevap verdi:
-"Yok"dedi.
Arka bahçede futbol sahası vardı.
Erkekler futbol oynuyorlardı.Tabi o oynamaya futbol denirse.Toplanmış konuşuyorlardı.Okul dağlık bir yerde olduğu için yamaç tarzı yerleri çoktu.
Top yokuş aşağıya doğru yol almış olacakki oynamaya ara vermişlerdi.
Bizde arka bahçedeki banka oturduk.Öğleden sonraki beden dersi hakkında konuşmaya başladıkBen derste ne yapacağımızı sordum.
Melisa ciddi bir ses tonuyla:
-"Voleybol oynamayalım yeter."dedi.
Kadriye:
-"Bilmem pek birşey yok aklımda ders saati geldiğinde düşünürüz hem ilk ders hoca ders işler belki ikinci derste serbest bırakmaz." dedi.
Kafamla onu onayladıktan sonra ders zilinin çaldığını işittik.
Ağır adımlarla sınıfa çıktık.8'lerin dersi beden olduğu için Elif ve Gülsüm dersimize girmek istediler.
Meltem Hocada reddetmeyerek sınıfa davet etti.Elif her okulda bulunan o kokoş ve süslü kızlar gibiydi.
Ses tonu,konuşma tarzı ve hareketleri bu bilgileri doğrulardı.Kumral,kıvırcık saçlı ve kahverengi gözlüydü.
Zayıf ve orta bir boydaydı.
Boyu egosu kadar büyük olmasada ideal bir bou vardı.
Kıvırcık saçlı olmasına rağmen genellikle saçlarını düzleştirirdi.
Haftanın dört gününü birileri ile kavga ederek geçirirdi.
Kalan bir günü ise kendisine tatil olarak ilan etmişti sanırım.Tabi olmazsa olmaz birde onu seven şımarık ve bir o kadarda egolu bir tip olan Halit vardı.Gülsüm ise Elif'le mecburiyetten gezerdi.
Elife göre fazla pasif kalırdı.
Ve Elif kadar olmasada o da kendini beğenmiş bir yapıya sahipti.-Son-
Bu bölüm sizce nasıldı?
Olaylar hakkimdaki düşünceleriniz nelerdir?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KEHANET
Novela JuvenilSenin olmayan birini kıskanmak o kadar berbat ki.Ne hesap sorabiliyorsun,ne de kızabiliyorsun.