Arif, Ayşegül ile olan konuşmasından sonra nihayet rahatlamış hissederek kendini yatağından kaldırmayı başarmıştı. Eğer Ayşegül bu işi kabul etmeseydi naneyi büyük yemişti, neyseki biricik arkadaşı her zaman olduğu gibi şimdide yanındaydı.
Üzerini değiştirdikten sonra bugün lens takmak istemediğini fark ederek gözlüğünü yerine geçirdi ve kulaklıklarını da alıp evden ayrıldı.
Okul evine yakındı bu yüzden beş dakikalık bir yürüyüşten sonra varmıştı. Sınıfa girdiğinde içeride oturmuş üst sınıflardan Atakan ile sohbet eden Emre'yi görmüştü.
Emre'nin, Arif'in içeri girdiğini fark etmesiyle yüzünde oluşan sırıtmayı görmezden gelmeye çalışmıştı Arif; ancak Emre sağ olsun pek başarılı olamıyordu.
Genç adam ayağa kalkmış Arif'in burnunun dibine kadar girmişti. "Ee noldu Cenan paşaya kim kimin eline verebiliyormuş gösterdin mi?"
Arif yalancıktan öksürürken Emre'ye kaş göz yapıyordu. "Sussana mal, Atakan duyacak Cenan'la aynı sınıfta ya hani o." diye fısıldadı hemen.
"He." dedi Emre e'leri uzata uzata ve "O biliyor ki kanka ben ona her şeyi anlattım." diye ekledi.
Arif'in gözleri sinirden ve şaşkınlıktan açılmış öküzün trene baktığı gibi Emre'ye bakıyordu. Sinir küpüne dönüşeceğini fark eden Emre'nin ağzından bir "Eyvah." kaçmıştı ki çok geçmeden Arif sırt çantasını çıkartıp Emre'yi onunla dövmeye başlamıştı.
"Ulan." Sert bir şekilde Emre'nin koluna vurdu. "Aç köpek." bir tanede bacağına geçirirken konuşmaya devam ediyordu. "Yemedim yedirdim, içmedim içirdim. Şimdi söyle bana bunların hepsini sen git elaleme en büyük sırlarımı anlat diye mi yaptım lan ben?!" Sözünü tamamlarken son olarakta kafasının ortasına bir tane koymayı ihmal etmemişti.
Emre acı içinde inlerken "Ya kanka ne vuruyorsun ben tatlı canlıyım hemen acıyor biliyorsun."
"Başlatma şimdi canına! Vuruyorum vuruyorum bir şey olduğu yok sanırsın dokuz canlı kedi mübarek!" Arif çantasını geri çekip sırtına taktı.
Atakan'ın kahkahaları ikisinin de kulaklarını doldurdu. Atakan "Sıkıntı yok Arif kardeş, sırrın benimle güvende." dedi bir elini kalbine doğru götürüp oraya hafifçe vururken.
"Şekil bir a'da görüldüğü üzere bu mal..." Emre'yi parmağıyla işaret etti. "Ne ki sen onun arkadaşı olarak ondan iyi sır tutabileceksin. Bunun güvencesini kim veriyor lan?!"
Emre "Ayıp oluyo ama kardeşim." diye araya girince Arif'in sinirleri iyice kızışıyordu ki içeriye Cenan'ın dalması ve Arif için adeta huzur nidaları saçan sesiyle Atakan'ı çağırması bir olmuştu.
"Atakan, nerdesin o'lum her yerde seni arıyorum." Cenan girdiği sınıftaki absürt manzaraya bakarken yüzünü buruşturmuştu. "Noluyor lan burada?!"
Arif bir kuş misali özgür ve rahat hissederken iyice gevşemiş ağzı kulaklarında bir şekilde Cenan'ı baştan aşağı süzüyordu. Emre onun bu durumuna göz devirirken "Arif bize zorbalık yapıyordu." demişti.
Cenan'ın buruşturduğu yüzü Arif için ağır çekimde bir gülümsemeye dönüşürken ellerini nereye koyacağını ne tepki vermesi gerektiğini hatta kim olduğunu bile unutmuştu Arif. Sorsanız tek diyebileceği, ağzından tek çıkabilecek kelime 'Cenan' olurdu.
"Sahi sen neden buradasın Ceno?"
diye sordu Atakan sıranın üzerine koyduğu çantasını alırken ve bu sözler -özellikle son söylediği- Arif'i girdiği hayal aleminden çıkarırken 'Ceno' isminin ne kadar tatlı olduğunu ve Cenan'a ne kadar yakıştığını düşünmeye başlamıştı şimdi de."Bu sınıftan bir kız benden hoşlanıyormuş."
"Ne?!" diye ortalığı ayağa kaldıran Atakan'ın ağzının ortasına eliyle bir tane çakmıştı Cenan. "Ulan davar az daha bağırsaydın bütün okulu inletseydin."
Atakan, Cenan'ı gram takmazken sorularını sormaya başlamıştı bile. "Kimmiş, neyin nesiymiş? Hangi kız? Ulan ne şanslı adamsın! Hem okulun en gözdesi Tuğba senden hoşlanıyor hemde şöyle kızları çiçek gibi olan bir sınıftan bir tane daha arı kaptın ya helal olsun. Kardeşime de bu yakışır."
Eliyle Cenan'ın sırtına vururken Cenan hiçbir soruyu cevaplamaya tenezzül edecek gibi görünmüyordu. Tam o sırada oluşan sessizliği Emre salağı bozmuştu. "Kız mı lan?! Ne kızı lan?! Kim kızmış, kim kime kızmış, kızmamıştır o. Başkadır o, başka."
Cenan ve Atakan anlamadıklarını belirten bakışlarını Emre'nin üzerinde gezdirirken Arif'i bir telaş sarmış eli ayağı birbirine dolanmıştı. Kısa süre sonra Cenan, Arif'e doğru döndü ve koskoca iki yıl süren okul arkadaşlığının sonunda ilk defa göz göze gelmeyi başarmışlardı. -Arif ne zaman Cenan'ı görse sürekli gözlerini kaçırıyordu.-
"Ne diyo lan bu köpek? Biri açıklayıversin."
"Ee şey..." diye söze girmişti Arif ama beyni "Ne lan ne diyeceksin şimdi? Ahanda boku yedin. Hadi bakalım." diyerek çığlıklar atıyordu.
Neyseki imdadına Atakan yetişmişti. "Emre işte saçmaladı yine."
"Yoo ben gayet-" Emre'nin sözünü kesen Arif'in eli olmuştu. Arif bu sefer tam zamanında müdahale etmenin verdiği rahatlıkla Cenan'ın üzerinde tekrardan gezdirdi kara gözlerini ve onunda ona baktığını fark etmesiyle yanakları al al olmuştu bile.
O sırada sınıfa giren Ayşegül ve Ezgi'nin yüksek sesli kahkahaları hepsini birbirinden ayırmış kızlara doğru dönmelerini sağlamıştı.
Cenan, Ayşegül'ü görünce ne yapacak acaba diye merak eden Arif pür dikkat onu izliyordu ki korktuğu şey eninde sonunda başına gelecekti biliyordu.
"Ayşegül bi' bakar mısın?"
Ve başına gelmişti.