Telefon

3 1 0
                                    

    "Aramalı mıyım?"
Efsa bütün gün boyunca oturup bunu düşündü. Aslında bu konularda utanılacak bir şey olduğunu düşünmüyordu ama bu sefer bir şeyler farklıydı.
   
   Kelebekler... Uçuşan birkaç söz dinlemez kelebek...

    Bu sözler bir süre Efsa'nın zihninde yankılandı. Olayı kavradığında endişeyle gözlerini açtı. Diğerleri için aşık olmak büyülenmek gibiydi fakat bu Efsa için kara büyüydü.

  En son 15 yaşında aşık olmuştu. Çocukluğunun son bulduğu ergenliğe adım attığı ilk yıllar. Aşkın en masum olduğu yıllar... Ama her masumca sevenler gibi o da ihanete uğramış, onuru kırılmış, güveni yerle bir olmuştu.

  Hikayesi ne miydi?

  Emre... 10. sınıfın ikinci haftasıydı. Önyargılarını yenip Esra adında bir kızla arkadaş olmuştu. Esra onu arkadaş grubuyla tanıştırmaya karar vermişti.

  Efsa ilk kez o gün makyaj yapmıştı. Babası beğenmez kendine yakıştırmaz diye hiç yapmamıştı. Ama o gün Esra'nın ısrarı üzerine yapmıştı. Beğenmeyeceğini düşünüyordu ama yanılmıştı. İlk defa o gün kendini güzel bulmuştu. Esra da onu övgülere boğuyordu. Ve o, övgülere alışık değildi.

  En sonunda Esra'nın arkadaş grubunun yanına varmışlardı. İlk gözüne çarpan bir çift kahve gözdü.

  Başkasından duysa çok ergence diyeceği düşüncede kaybolmuştu.

  Bir çift kahve göze gömülmek istiyorum...
  
  Ve gömülmüştü de. Esra kolundan sürükleyerek masaya götürdü Efsa'yı. Efsa yaşadığı ani şoku atlatıp herkese teker teker selam verdi. Ve sıra ona geldi. Adını sordu: Emre...

   O gün son buluşmaları olmadı. Defalarca tekrar tekrar buluştular. Ve bir gün Emre, Efsa'ya tek buluşma teklifi etti.

   "Akşam saat 9'da basketbol sahasına gel."

    "Tamam da ne yapacağız orada?"

     "Gelirken kurabiyemi getirmeyi unutma;)"

     Efsa'nın o gün heyecandan nutku tutulmuştu. Tahmin ettiğiniz gibi Emre'ye sırılsıklam aşık olmuştu. Ve Emre'nin ona attığı her adımı tanrının bir lütfu olarak görüyordu.

   Sabahtan başladığı hazırlanmayı bitirdikten sonra basketbol sahasına doğru yürüdü. Basketbol sahası evlerine çok da yakın değildi ama yol boyunca geçen her dakika 1 saniye gibi geliyordu.

   En sonunda sahaya varmıştı. Emre yerde oturmuş, oturduğu yerden basket topunu sektiriyordu. Efsa bir süre sahanın kapısında durup Emre'nin onu fark etmesini bekledi. Emre onu fark edince hemen gülümseyip ayağa kalktı ve Efsa'ya gel işareti yaptı.

   Efsa sahaya girdi. Nereden bilebilirdi ki o attığı her adımda güven sorunlarına daha çok yaklaşacaktı.

   Siz bakmayın benim böyle konuştuğuma Efsa'ya şimdi bile sorsak hayatının en güzel günü o gündü. O gün Emre'yle sevgili olmuşlardı.

   Emre ile Efsa 1 yıl boyunca çıkmışlardı. O lanetli gün gelmeseydi Efsa yalanlarla dolu ilişkisini yıllarca sürdürürdü.

   O lanetli gün Emre uyuşturucunun etkisiyle Esra ile yatmıştı.

   Efsa'ya bunları Esra itiraf etmişti...

  Efsa o gün çok şey kaybetmişti. Onurunu, güvenini, duygularını ve en önemlisi benliğini...

  İşte bu yüzden Efsa o numarayı aramaktan ölesiye korkmuştu.

  Ama bu sefer farklı olabilirdi. Ya da belki de kendini kandırıyordu. Bilemeyiz...

   Gün boyunca avcunda tuttuğu sigarayı çıkardı ve üstünde yazan numarayı tuşladı.

  Birkaç saniye telefonun başında bekledikten sonra telefon açıldı.

  "Alo?"
  
  

 

Ateş ve SuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin