Tesadüf

4 1 0
                                    

Merih'ten

Son birkaç gündür nereye gitsem aklıma Efsa'nın dedikleri geliyor. "... Kader bizi tekrar buluşturduğunda bir sonraki buluşmada market dışında başka bir yerlerde buluşuruz."

O an mantıklı bulmuştum ama 3 gün içerisinde şehrin hiçbir yerinde karşılaşamadığımda umut ışığım seyrelmişti.

İçimde bir dürtü vardı, onu tekrar görmek üstüne.

Bugün onu görür müyüm diye düşünmeden kapıdan çıktım. Belki de hayat bana bir sürpriz yapardı kim bilebilir.

Böyle dediğime bakmayın kapıdan çıkar çıkmaz etrafa göz gezdirdim. Kimseyi göremeyince kulaklığımı takıp yoluma devam ettim.

Fırına doğru un kurabiyesi almak için yürüyordum. Fırın evime çok da yakın değildi. Ama ben yine de kafa dağıtmak için yürümeyi tercih ediyordum.

Un kurabiyeleri bana kız kardeşimi hatırlatıyor. Ölmeden önce hep o yapardı bana. O öldükten sonra uzun bir süre yemeye cesaret edememiştim. İlk defa annemin almasıyla yemiştim. Tadı aynı kız kardeşimin yaptığı gibiydi. O gün bugündür hep aynı pastaneye un kurabiyesi almak için gidiyorum.

Kulaklığımda "baktın olmuyo" çalıyordu. Bir anısı yoktu ama en sevdiğim şarkılardan biriydi. Şarkı sözlerini mırıldanmaya başladım. "İnsan bazen değişir başka bedenlerde sevişir..."

Şarkı sözlerini mırıldanırken kulağımda bir çığlık sesi çınladı. Hemen kulaklığı çıkarıp sağıma soluma baktım. Ve yolun sağ tarafındaki sokakta bir adamın arabadan inip bir kadının üstüne yürüdüğünü gördüm. Çantamı yere atıp adamın üstüne doğru koştum. Adamın yanına vardığımda yüzüne bir yumruk indirdim. Adam yere düştüğü gibi üstüne çullandım. Tam o sırada büyüleyici bir ses "Dur!" dedi.

Adamı bırakıp arkama döndüğümde karşımda Efsa'yı gördüm. Başta hayal gördüğümü düşündüm sonra yaşadığım şoku Efsa'nın titreyen bedeniyle atlattım. Efsa'nın kolunu hafifçe tutup belini kavradım.

Cebimden telefonu çıkarıp polisi aradım. Adres verdikten sonra telefonu kapatıp Efsa'ya döndüm. Hala vücudu titriyordu ama gözünden bir damla bile yaş akmıyordu ve gözlerini benden kaçırıyordu.

"İyi misin?" diye sordum.

"İyiyim. Çok teşekkürler."

Buz gibiydi konuşması. Telefondaki ve marketteki Efsa'yla alakası yoktu. Bir şeyler ters gitmişti az önce. Çözemedim bir şeyler...

"İyi değilsen söyle, eğer sana bir şey yaptıysa-"

"İyiyim sorun yok. Biliyorum endişelisin ama başıma ilk kez gelmiyor."

"Nasıl yani?"

"Lütfen konuyu kapatalım, hiç yaşanmamış gibi. Sonuçta bana bir şey olmadı. Her neyse... Bak işte buluştuk. Bunu konuşalım."

Vücudu artık titremiyordu ama gözlerindeki endişeyi saklayamıyordu. Fakat bu korku değildi. Benim bir şeyler öğrenmemin endişesiydi.

"Peki öyle diyorsan öyle olsun. Burada bir fırın var oraya gidiyordum ben gel benimle. Buluştuk ya sonunda sana mükemmel bir un kurabiyesi yedirerek kutlamalıyız."

"Olur! Evet kutlamalıyız." dedi ve güldü. Gülerken yanaklarında gamzeleri belli oluyordu. Gamzeyi yakıştırdığım tek kız Efsa olmuştu.

Gülümsemesini bir an bile aklımdan çıkarmamışken fırına varmıştık.

"İşte burası. Gel." diyip fark etmeden Efsa'nın elini tuttum. Fark ettiğimde hemen elimi geri çektim ama Efsa, şok olmam için mi nedir elimi tekrar tuttu.

İlk defa o gün utanmıştım. Efsa ilk günden bana her şeyin ilklerini yaşatmıştı.

İçeri girdiğimizde gözüm ilk olarak kurabiyelere kaydı. Ama Efsa'ya doğru döndüğümde onun ekler almaya gittiğini gördüm. Gülümsedim. Fark etmedi.

Biraz un kurabiyesi aldım ve Efsa'nın yanına gittim. İştahla ekler yiyordu. Yemek yerken bile güzeldi...

Bana da bir ekler verdi. Aldım. Ona da kurabiye verdim. Beğenecek mi diye baktım.

Yine gülümsedi.

"Çok güzel..."

"En az senin kadar..."

"Ne?"

Bu sefer gülümsemedi, kahkaha attı.

"Birileri aşık mı olmuş?" dedi ayaklarının ucuna çıkarak yüzüme yaklaştı ve gözlerime baktı.

Kesinlikle utançtan ölmemi istiyordu.

"En az sen de benim kadar aşık olacaksın." dedim.

Ateş ve SuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin