Raine karşısında duran kıza sert bir şekilde gözleri ile kenetlendi. Sinirli ve alay edercesine "Ney?! Hadi be oradan! Ülkenin umuduymuş. Güleyim bari." dedi.
Yıllarca sefillik içerisinde yönetilen halkı kurtarmak mümkün mü?
Gerçekten de bu kız doğru kişi mi?---
Mor saçlı kızın bir anda ortaya çıkması, askerlerden birine şok, diğerini nefessiz bırakması sonucunda 2 asker bu olayın üzerine bilincini kaybetti ve yere yığıldı. Raine, karşısında duran kızı biraz aşağılayıcı ve sinirli bir tavırla "Sen kimsin be? Buraya gelip neyin şovunu yapıyorsun? İki tane müşterimi götürdün bu ne anlama geliyor biliyor musun!?" der. Raine için bu büyük bir sorun çünkü dükkanına sadece o iki asker geliyor ve o ikisinden başka gelir kaynağı yok.
Mor saçlı kız hiç beklemeden belinde asılı duran 1 kese altın çıkarır ve elinde tutarak Raine'ye gösterir. "Bu parayı şehrin girişinde ki 2 bekçi askerden çaldım." der. Raine'nin yüzüne hafif bir hızda fırlatır ve "Üstü kalsın" diyerek ekler alaycı bir tavırla.
Raine öfkesini hiç bozmadı. 'Artık para kazanamamak' düşüncesini her aklından geçirdiğinde yüzü daha da bir kızarıyordu. Öfkesinden patlamamak için kendini zor tutuyordu ancak karşısında duran kıza karşı sakinliğini korumaya başardı. Sakin bir şekilde "Sen kimsin? Askerlerle derdin ne? Ne istiyorsun bu ülkeden?" dedi.
Kız bu soruları komik buldu ve gülümsedi. Gülümsemeye başladığı an karnında bir sancı hissetti. Sırtını kamburlaştırdı ve elini karnına götürdü. Sessizce "ah~" çekerek acısını dışarıya vurdu. Raine kızı sadece izliyordu ve sorusuna her ne olursa olsun cevap istiyordu. Kız kafasını kaldırıp etrafı iyice süzdü ve tezgahın üzerinde limonata dolu bir sürahi, yanında ise 2 temiz bardak bulunuyordu. Kız tezgahın yanına gitti ve sürahiden bir bardağa limonata koydu. Raine müdahale etmedi çünkü parası fazlasıyla 1 kese altın olarak ödenmişti. Kız limonatayı aç hali ile içmek istemiyordu ama az da olsa açlığını yatıştırması için tek hamlede bir bardak limonatayı içti. Raine kızın bu kadar iştahlı bir şekilde limonatadan içmesini hayranlıkla izledi.
Kız limonatayı içti ama limonatanın taze ve ekşi tadı, damağında bir şölen gibi patladı. Aniden içine bir sıcaklık yayıldı, adeta tüm hücrelerine dolan bir enerji hissetti. Birkaç saniye içinde, açlığın uğursuz karanlığı ondan uzaklaşmaya başladı. Artık o kadar doymuştu ki, sanki içtiği limonata tüm ihtiyaçlarını karşılıyordu. Midenin gurultusu kesildi, baş dönmesi geçti ve enerjiyle dolu hissetti. Gözleri parladı, yüzünde hafif bir tebessüm belirdi. Limonatanın sihirli gücü onu yeniden hayata döndürmüştü. Kız, Raine'den şüphelenmeye başladı. Saçlarının yeşil olması sadece tarz yaptığı içindir diye düşünmüştü ama limonata da garip bir sihir fark edince aradığı kişinin o olduğuna karar verdi. Kız Raine'ye hiçbir şey belli etmeden bardağını tezgaha koydu ve "Ben Zara, memnun oldum! Buraya gelme amacım senin başını yakmak değildi affet beni ama birini arıyorum. Aradığım kişi bir doğa gücü kullanıcısı..."
Raine, son cümlenin yankısını duyduğu anda aniden dikkat kesilir. Zara'nın ağzını hızla kapatır ve etrafa göz gezdirir, tedirgin bir bakışla. "Şşşt!" diye sessizce fısıldar, başını kaldırarak. "Dediğin şeylere dikkat et. Benimle gel şimdi." derken, sesi hızlı ve kararlıdır.
Zara, Raine'in tavrından etkilenerek sessizce başını sallar ve sessiz adımlarla onun peşinden ilerler. Dükkanın içinden çıkarken, Raine'in hızlı adımları ve dikkatli bakışları, etraftaki tehlikelere karşı uyanık olduğunu gösterir. Etrafta kimse yok ancak sonuçta yerde yatan 2 asker var. Sanırım Raine kendi hakkında birşey saklıyor ve ifşa olmak istemiyordu. Zara, Raine'in peşinden sürüklenirken, içindeki merak ve endişe birleşir. Ne olacaklarını bilmeden, sadece Raine'in liderliğinde tazgahın arkasında bulunan odadan içeriye doğru giriyorlar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜÇ VE ADALET
FantasíaHükümetin baskısı altındaki bir ülkede halkın çığlıkları yankılaniyordu. Ancak, elektrik akımını yönetebilen gizemli bir kız ortaya çıktı. Halkını özgürlüğe kavuşturmak için hükümete karşı savaş açan bu genç kızı kimse tanımıyordu. Peki, bu elektri...