1.Bölüm

21 6 2
                                    

Keyifli okumalar dilerim.

Nemisa;

     Gecenin karanlığıyla uyumlu elbisem ve sahte bronz tenimle ara sokaklarda polislerden kaçıyordum. Teslim olmam için yapılan her bir anonsa "siksende teslim olmam" diyerek cevap veriyordum. Ciğerlerim patlicak gibi hissediyorumdum. Durmam için ayaklarım isyan ediyorlardı. Duramazdım. Koşmayı bırakmam için bağrıyorlardı ama duymamazlıktan geliyorudum. Durursam eğer bu benim sonum olurdu ve bunun için çok erkendi. Benim yaşamam gerekiyordu. Polisler durmayacağımı anlamış olucaklar ki bir anda üstüme kurşunlar yağmaya başladı. Mermilerin bir çoğu boşa gittiği gibi bazılarıda vücuduma isabet ediyordu. İçimdeki çelik yeleğe isabet eden mermiler sekerek kayboluyordu. Ara sokaklarda son gücümle koşarak son anda izimi kaybettirdim. Bir çıkmaza geldiğimi farkettim ve karşımdaki duvarda daha önceden birinin kullandığı fakat hala orda olmasına şükür ettiğim halattan merdivene tırmandım. Bu sefer merdiveni çekerek başka birinin kullanmaması içinde bazı yerlerini kestim. Ayaklanıp etrafa baktım, nereye gideceğimi hesaplamaya çalıştım. Birkaç dakika öylece etrafta baktıktan sonra çatıdan çatıya atlamaya başladım. Aslında bu kovalamaca hesapta yoktu ve çok ani gelişmişti. Gerçi bayada eğlenmiştim. Gitmem gereken kulübün çatısına atlayıp kapıyı açmaya çalıştım. Kilitli olduğunu anlayınca omuzumla iki üç kere sertçe zorlayınca açılmıştı. İceri girip insanların olduğu yere doğru ilerledim. Sahnede dansözler şarkılar eşliğinde kıvırıyorlar bazıları onları izleyerek ağzının suyunu akıtıyor, bazıları dansözlerin yüzüne bile bakmayarak kendi aralarında dans ediyor, bazıları ise yiyisiyorlardı. Rastgele bir masaya oturup önümdeki içkiyi elime aldım.Etrafi izlemeye başladım. Kapıdan içeri Mert'in girmesiyle biraz daha yerime sindim. Mert beni yakalamak isteyen bir polisti ve işinde de çok başarılıydı. Şuan iş başında mi yoksa izin günüde mi olduğunu anlamış değildim. Üstü sivildi. Üstünde siyah kumaş pantalon ve siyah ceket vardı, içine beyaz bir tişört giymiş ve beyaz spor ayakkabı ile çok sportif bir kombin yapmıştı. Sanki bir eğlence mekanına değilde gündelik rasgele bir yere gidermiş gibi bir havası vardı. Mert burdaysa ve iş için geldiyse diğerlerininde burda olma ihtimali vardı. Bu ihtimali göz önünde bulundurarak biraz daha dikkatli olmam gerektiğini kendime hatırlatsamda bu hatırlatma benim için pek önem arz etmicekti. Mert biraz etrafa bakındı ve eline içki alarak bir masaya geçti. Sahnedeki kızları izlemeye başladı. Bir süre izledikten sonra içkisini kafasına dikip ayaklandı ve arka tarafa doğru yöneldi. O sırada sahnedeki dansözlerin dansları bitip insanları selamlayarak sahneden indiler ama Selin diğer dansözlerin aksine Mert'in gittiği yöne doğru gitti. Hızlıca elimdeki içkiyi masaya bırakıp Selin'i takıp etmeye başladım. Hızlı hızlı sanki birşey saklıyormuşta kimse görmesin diye hızlı olmaya çalışıyormuş gibiydi. Selin bir kapının önünde şifre girip içeri girdi. Kapının şifresini biliyordum ama tabikide ordan giremezdim. Etrafa bakıp gördüğüm havalandırma deliği ile oraya yöneldim. İnce topuklu ayakkabılarımı çıkarıp bir tanesini elime aldım. Topuğu ile vidaları sökerek ızgarayı çıkarttım. Çok büyük değildi ama yinede girebileceğim kadar büyüktü. Olabildiğince sessiz olmaya çalışarak oldukları yere sürünmeye başladım. Üstümdeki elbisenin zincirler havalandırmanın duvarlarına çarpıyordu,  zincileri bacağımda sakladığım bıçakla keserek sütyenimin içine koydum. Bıçağıda dişlerimin arasına alarak devam ettim. Oldukları yere gelmiştim. Mert  bir koltukta oturuyor, Selin ise onun karşısında ayakta dans ediyordu. Mert bıkkınca konuşmaya başladı. " Beni böyle etkiliceğini düşünüp laf mı alıcaksın ağzımdan?" Diye sorduğunda cilveli bir şekilde Selin cevap verdi. " Şuan etkilenmiyor olabilirsin ama birazdan bülbül gibi öteceksin." Diyerek Mert'in kucağına çıkmıştı. Daha fazla bu eziyeti gözlerime yapmak istemediğim için ızgarayı sökerek içeri atladım. Beni gördüklerine sasirmışlardı. İkisininde yüzleri o kadar komikti ki kahkaha atasım gelmişti ama kendimi dizginledim. Elimdeki sis bombasını yere çarparak etrafa beyaz sisin yayılmasına izin verdim Selin, Mert'in kucağından kalkmış ve salak salak bağırıyordu. Mert ise belindeki silahı çıkarmıştı. Evett eğlence şimdi başlıyordu.

•       •     •      •      •       •      •      •      •      •       •
 
  Elimde Mert'in silahı ve Selin'in bıçağı ile kapıdan ciktim. Kapı kapandıktan sonra kapının şifresine silahla bir iki el ateş ettikten sonra tuvalete gittim. İçerdeki insanları dışarı çıkartıp Selin'nin bıçağını aynaya saplayarak paramparça etmiştim. Mert'in silahını, peruğumu,elbisemi çıkartıp lavabonun içine attım. Sakladığım yerden yeni kıyafetlerimi çıkarıp giyinmeye başladım. Kırmızı ayak bileğime kadar uzanan ama sol tarafindan kasığıma kadar gelen yırtmaçlı,ince askılı,derin sırt dekolteli bir elbise, siyah ince topuklu bir ayakkabı, ve son olarak beyaz  kürkü omuzlarıma atıp salık bıraktığım saçlarımı düzeltim. Kürkümun cebinden çıkardığım çakmağı kıyafetlerin üzerine atarak yanışlarını izledim ve tuvaletten çıktım. Gördüğüm barmen ile bozuk aksanlı bir İngilizceyle "afedersiniz tuvaletlerin birinde yangın çıktı da yetkilileri arayabilir misiniz?" Dedim. Barmen gözlerini şokla açarak tuvalet doğru koştu. Bende kulüpten çıkarak Oğuz'un önceden getirdiği  arabaya doğru yöneldim. Kaputa oturup kolumdaki saate bakarak geri sayım yaptım 4,3,2,1 büyük bir patlamayla kulüp yerle bir olmuştu. Kulüpten çığlık atarak kaçışan insanları izledim bir süre. Bu beni rahatlatıyordu. Bu nemisayi rahatlatıyordu. Arabanın yolcu koltuğuna geçerek kemerimi taktım. Yanında oturan Oğuz ile kısa bir bakışma yaşadıktan sonra Oğuz'un gaza basıp ordan uzaklasmamızla yavaş yavaş Nemisa uykuya daldi. Yüreğindeki yangını bu şekilde rahatlatmaya çalışıyordu. Ona bunların kat ve katını yaşatmıştılar. Şimdide Nemisa başkalarına yaşatıyordu bu fani dünyada.

•   •    •     •     •     •     •     •     •    •     •     •      •

Umarım hoşunuza gitmiştir.

Düzenlenicektir.

Katil Heryerde Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin