İyi okumalar dilerim.
Neva Işık
Hayat sürprizlerle doludur. Her an değişebilecek bir kadere sahiptik. Ne zaman ölüp ne zaman yaşayacağımızı bilemezdik. Birkaç insanın dediği gibi "İnsan hatalı bir tasarıma sahiptir." Cümleside anlatmak istediklerinin özeti niteliğindedir. Hiç beklemediğimiz anda tüm hayatımızı değiştiren bir sorun çıkar ve bunu ne bitirebilir nede durdurabiliriz. Tek yapacağımız şey kabul etmek seçeneği kalıyor.
Hayatımdaki birçok ekstrem durumu kabul ettiğim gibi şuan olduğum durumu da kabul etmek zorundaydım. Ağlamak şuan yapmam gereken son şey bile değildi. Güçlüler zayıfları ezerler, güçlü gördükleri kişileri yanlarına alırlardı. Hayatın kuralı buydu. Hayatım boyunca güçlü gözükecek üst kademedeki insanların yanında çalışmıştım. Şimdide hep yaptığım gibi güçlü gözükmem gerekiyordu. Gerçi ellerim ve kollarım, ameliyat masasına zincirlerle bağlı bir şekilde yatarken ne kadar güçlü gözükebilirdim orası bilinmez. Vücudumu kaplayan kablolar ve öten cihazlarla kafayı yemem an meselesiydi. Kafamı kaldırarak etrafa bakındım. Duvarlar zaman geçtikçe beyazlığı yitirmiş, tavanlar küf bağlamıştı. Herhangi bir yerden fare veya benzeri hayvan çıksa şaşırmazdım. Tavanda bir kamera vardı. Beni izledikleri aşikardı. Kırmızı ışık yanıp sönüyordu. Büyük ihtimalle ses kaydı da alıyorlardı. Karşı duvarda asılı saat 18.42'yi gösteriyordu. Oflayarak tekrardan bakışlarımı boş tavana çevirerek beklemeye başladım.
Kapı açıldı ve içeri çok tanıdık bir sima girdi. Burdan bir kurtulsam yüzüne sağlam bir yumruk indiricektim. Kapı eşiğinden biraz bana doğru baktı. Sanki komut almış robot gibi içeri adimladi. Yüzündeki sert ifade ile yattığım masanın az ilerisindeki sandalyeye ters bir şekilde oturdu. Bu sefer üstünde siyah kolları dirseklerine kadar kıvrılmış ilk iki düğmesi açılmış gömlek, altınada siyah kumaş pantolon giymişti. Saçları bu sefer şekillermiş ve sabitlenmişti. Ne kadar yakışıklı olsada yaptığı şeylerin hiçbirini örtmüyordu. Dirseğini sandalyeye yaslayarak elini çenesinin altına koydu. Sert ifadesi kaybolmamıştı, merak eklenmişti. Dik dik bakmaya başlamıştı. Gözleri çok tuhaf bakıyordu. Sanki gerçek bir robot gibiydi. Konuşmaması sinir bozucuydu. Bir süre sadece beni izlemişti. Daha fazla süzgeçten geçirilmiş hissini duymak istemediğim için konuşmaya ben başladım.
"Her kurtardığın kişiyi böyle bağlar mısın?"
"Hayır sen ilksin." Sesi çok düz çıkmıştı. O ilk karşılaştığımız günkü kişi ile karşımdaki kişi aynı değil gibiydi.
"Gururumu okşadın ya çok teşekkür ederim."
Dalga geçer gibi söylediğim cümleden sonra göz devirmeyi ihmal etmedim. "İstersen başka bişi de okşayabilirim." Demişti. Bu dediği şey bile çok düz çıkmıştı. Bu işte bir gariplik vardı. Hızlıca bakışlarım ona dönmüştü. "Höst be manyak herif uzak dur benden." Demiştim. Aslında biraz rol yapmıştım. Kendinin tekrardan görüş alanımdan çıkardım.Elimde hissettiğim parmaklarla kafamı ona doğru çevirdim. Galiba ben fazla paranoyaktım. Dokunuşu ne kadar hafif olsada rahatsız ediceydi. Parmakları elimden yukarı doğru çıkıyordu. Gözlerimle elini takip ederken parmakları boynuma ordanda çeneme çıkmıştı. Yüzünü yüzüme yaklaştırarak odaya geldiğinden beri ilk defa farklı bir ses tonuyla konuşmaya başladı.
"Niye istemez misin sana bu ellerle dokunmamı?" Sesi ilk defa bu kadar derin çıkmıştı. Gerçekten mi yoksa dalga mı geçtiğini anlamak çok zordu. Galiba yüzüne vurmam için ellerimin serbest olmasına gerek kalmayacaktı. Umut verici bir tatlı tebessüm ile gözlerimi kapatarak konuşmaya başladım.
"Bence sen bunu daha çok istersin."
Cümlemi tamamlamam ile kafamı yüzüne geçirmem bir oldu. Hafif geri sendeledi. Burnunu yoklayarak kanayıp kanamadığını anlamaya çalıştı. Hareketleri bir insandan farksızdı ama bir robotun insanı taklit etmesi kadar yapmacıktı. Burnuna bişi olmadığına kanat getirdikten sonra bakışları bana döndü. Gözlerinde gördüğüm şey lens olup olmadığını anlamak için daha dikkatli bakmaya başladım. Sandalyeden kalktı, kollarını önünde kavuşturarak sanki az önce hiçbir şey yaşanmamış gibi gözlerini üzerime dikdi. Derin bir nefes alarak konuşmak için ağzını araladı.
" Peki agresif kız bana burda herşeyi itiraf etmeden burdan gidemezsin." Dediği şeyi anlamamıştım. Ne itirafı, ne anlatması ne diyosu bu, hala neyin peşinde olduğunu çözememiştim.
"Sabahtan beri ağzında geveliyip duruyorsun ne itirafından bahsediyorsun söyle sende rahatla bende."
Ani çıkışımla duygusuz gözlerinin üstüne çatılan kaşları eklendi.
" Sen benimle dalga mı geçiyorsun?" Dediği şey bardağı taşıran son damlaydı.
"Asıl sen benimle dalga mı geçiyorsun? Beyninde sorun mu var, yeter artık şu halime bak kurbanlık koyun gibi zincirlenmişsin birde gelmiş itiraf et diyip duruyosun ne yapmaya çalışıyorsun."
Sona doğru sesim yükselmişti. Sinir tak seviyemi ölçtüğüne yemin edebilirdim ama kanıtlayamazdım. Duygusuz bakışları, ciddileşen yüzüyle eli tekrardan çenesine gitmişti. Söylediğim hiçbir şeye cevap vermemişti. Odanın içinde ağır ağır yürümeye başladı. Yürüyüşü bile robota benziyordu. Ya o kafayı yemişti yada ben. Eğer o kafayı yediyse ben burdan asla çıkamayacaktım, eğer ben kafayı yediysem bir sonraki gözlerimi açtığımda burda olmayacaktım. Büyük ihtimalle toprağın altında sonsuzluk uykuma dalacaktım.
"Dün seni bodruma kilitledikten sonra ordan nasıl çıkarak saldırıyı yapanların hepsini tek bir kelimeyle öldürdüğünü itiraf etmeni istiyorum."
Demişti sakin sesiyle. Sesi ilk defa bu kadar sakin çıkmıştı. Ne demek istediğini anlamam birkaç saniyemi almıştı. Düne dair tek hatırladığım bedenimin olağanüstü bir güç tarafından yönetildiği. O odadan çıkışımı hatırlıyordum ama ondan sonrası yoktu.
"Düne dair hatırladığım tek şey o odada çıkışım." demiştim. Doğruyu söyleyerek.
"O zaman kimdi o sanki her gün adam öldürür gibi elimden silahımı alarak hiç tereddüt etmeden adamlara ateş eden?"
"Bilmiyorum, bilmiyorum neden anlamak istemiyorsun ayrıca ben kimseyi öldürmedim, hayatımda elime silah bile almadım."
Bağırışım onda ilkilme bile yapmamıştı. Sessizce bakışları üstümde gezindikten sonra konuşmak için ağzını araladı.
"Düşün taşın bana gerçeği anlatana kadar bu odada kalacaksın. İster bir gün sonra anlat ister bir ay istersen de bir yıl sonra fark etmiyor." Hala diretiyordu. Ben yaptım diyene kadar da beni birakmayacaktı..Bu adam çıldırmıştı. Buna kesin bir şekilde kanaat getirmiştim. Bu beni kurtaran adam değildi. Peki bu kimdi. Robot mu yoksa klonu mu. Cümlesini bitirdikten sonra odadan çıktı. Kapının dışında kilit sesleri geliyordu. Büyük ihtimalle kapımı kilitliyordu. Kilit sesleri durup yerini uzaklaşan adım sesleri alınca gittiğini anlamam zor olmamıştı.••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
Kaç saatir kaçma planı yapıyordum. Bilmiyorum. Zincirleri nasıl çözebilirim diye düşünurken sesler duymaya başlamıştım. Tam ne olduğunu seçemiyordum. Kapıdan gelmiyordı. Tam üstümden geliyordu. Bir anda testere sesi ile tavanın dökülmesi bir oldu. Gözlerimi kapatarak kendimi korumaya çalışmıştım. Fakat bu zincirlerle ne kadar koruyabilirdim orası bilinmez. Birkaç dakika kadar ses devam etti. Ne olduğunu görmek için gözlerimi açtığımda oda toz altaydı ve tavana büyük bir delik açılırıyordu. Ses kesilince gözlerimi açmıştım. İçeri bir halat sarkıtılmıştı ve yukardan bir ses duyuldu.
"Evvettt en sevdiğim bölüm burası !"
İnce bir kadın sesiydi. Konuşması bittikten sonra halattan aşağı doğru kayan bir kadın sonrasında ise bir erkek ile şok olmuş gözlerimi onlara diktim. Toz biraz dağıldıktan sonra gördüğüm manzara ile şaşkınlığımı saklayamamıştım. Kadının üstünde siyah mini deri bir elbise, dizlerinin üzerine gelen siyah deri ince topuklu çizmeler ile normal bir kadın gibi görünse de kafasında saçlarının olmadı gereken yerde sayamadığım kadar çok yılanlar vardı. Üstelik bunlar canlıydı ! Erkekte ise oda yanındaki kadına uyarak siyah gömlek ve pantolonla birlikte uydurduğu siyah deri eldivenleri ile normal insana benzesede kafasından çıkan alevlerle insan olmadığını anlamıştım. Kadın konuşmaya başladı.
"Evet Lilith eve dönme vakti seni geri götürmeye geldik."
Bu Lanet olasıca Lilith kimdi ve niye bana böyle sesleniyorlardı bilmiyorum ama galiba büyük bir davanın içindeydim.••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
Düzenlenicektir.
Sınavlarımdan dolayı iki hafta ara vereceğim. İki hafta sonra yeni iki bölüm ile tam gaz devam edilecektir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Katil Heryerde
Novela JuvenilNemisa'nın ruhu yıllar önce TD yüzünden ele geçiriliyor ve 1135 yıl sonra ruhu ölüm makinesi olarak ajan bir kızın bedenine girerek cinayet üstüne cinayet işliyor.Ajan kızımız cinayetlerin kimin işlediğini arıyor fakat bilmiyor ki kendi bedenindeki...