İyi okumalar dilerim
Neva Işık
Karnımda ve bacağımdaki keskin acıyla gözlerimi açtım. Bu sefer evde değildim. Peki nerdeydim ben? Elim karnıma gitmişti. Keskin acı ve akışkan sıvıyla ne olduğunu anlamıştım. Yaralanmıştım ve kan kaybediyordum. Neden burdaydım, niye bu haldeydim bilmiyordum. En son o garip şahıs -şahıs diyorum çünkü insan olduğundan şüpheliyim- bilgisayarimi hackerlayip bişiler zırvalayıp gitmişti. Sonrasında tuhaf hissetmiştim. Neden öyle olduğunu bilmiyorum ve sonunda bayılmıştım. Sonuç olarak burdaydım ve başımın çaresine bir şekilde bakmam gerekiyordu. Üzerime baktığımda gecenin karanlığında görebildiğim kadarıyla siyah bir tulum giymiştim altınada beyaz tüyleri kan olduğunu düşündüğüm sıvı ile kaplanmış botlarim vardı. Etrafıma baktığımda ise uçurumun kenarindaydim sirtim uçuruma bakıyordu yüzüm ise karanlık ormana. Sık ve endamlı ağaçlar oldukça korkutucu gelirken üstüne birde kurt ulumasi duymamla korku kat sayım artmıştı. Daha yakın çevreme baktığımda birkaç sıvıyla kaplı silah ve bıçak olduğunu düşündüğüm aletler vardı etrafımda. Burdan nasıl kurtulurum diye düşünürken uzaktan bir ışık ardından da bir ses duyuldu. " Orda birisi mi var?" Bir erkek sesiydi,kalındı ve toktu. Olabildiğince bağırarak sorusunu yanıtladım. "Evet yardım edin burdayım!" Elimle yaranın olduğu yere baskı yaparak kanamayı en aza indirmeye çalışıyordum fakat pek işe yaradigi söylemezdi. Işık yaklaşırken tekrar aynı kişinin sesi yükseldi" nerdesin?ses ver!" Dediği şeyle tekrar bağırdım " burdayım uçurumun kenarında" boşta olan elimi havaya kaldırdım ve sallamaya başladim belki görür diyerek. Işık yaklaştı, yaklaştı ve üstüme düştü. Ardındaki süliette görünmüştü. Süliette yaklaştıkça netleşiyor ve bilinmezlikten kurtuluyordu. Yaklasirken ışığı üstümden çekmedi bende havada salladığım elimi yüzüme siper ettim. Konuşmaya başlayan ilk kişi ben oldum " yardım eder misin?" Soruma ilk bişi demedi ve yanıma iyice yaklaştı" bilmem yardım eder miyim?" Tamam bu cevabı bekleniyordum. "Etmen gerek gibi duruyor." demiştim biraz ukalaca .Neyin havasını yapıyorsam artık bu halde. "Bencede etmem gerek gibi duruyor." demişti yarım ağız sırıtarak. Önüme eğilere telefonunu çıkardı,birşeyler kurcaladı ve birini aradı. Karşıdaki kişi fazla dakik olmali ki ilk calısta açmıştı. "Oğuz bulunduğum konuma hızlıca gel yaralı bir kadın var burda" demişti ve yüzüne kapatmıştı. Bana dönerek konuşmaya devam etti " merak etme destek geliyor, kurtuluyorsun" dedi. Üstüme biraz göz gezdirdiktek sonra siyah ipek gömleğinin düğmelerini hızlıca açarak üstünden çıkarttı elliyle iki parçaya bölerek yaralarımın üstüne tampon niyetine bastırmaya başladı. O kadar sert bastırmıştı ki inlememek için zor tutuyordum kendimi. Canımı yakıyordu fakat kanama durmuştu. Aramızdaki kısa süreli sessizligi ilk bozan o oldu "neden bu halde burdasın intihar mı etmeye çalıştın?" Bu intihar etmeye çalıştığını düşünmeside büyük ihtimalle etrafımdaki silahlardan dolayıydı. Kaşlarımı çatarak sinirli bir ses tonunda "hayır saçmalama öyle birşey yapacak kadar kafayı sıyırmadım." demistim. Sorusunu bilerek cevap vermemistim çünkü bende bilmiyordum. " Neden bu haldesin o zaman ?" Sorusunu tekrarlamiştı. Mırıldanarak cevap verdim " bilmiyorum." Gerçekten neden bu halde olduğumu bilmiyordum. Kafayı yemek üzereydim. Neden burdaydım ben. Neden bu haldeydim. Galiba daha zorlamak istememisti ve susmustu. Baska soru sormamıştı. Biraz sessiz kalmıştık ve bu sefer sessizliği ben bozarak konuşmaya başlamıştım. "Sen neden burdasın, buraya ya kafa dinlemek için gelinir yada patlatmak için." Dediğim şeyi çok iyi anlamisti. Salak değilse anlardı zaten. Biraz bekledi "Ayaklarım beni buraya getirdi." demişti. Galiba kafasını dağıtmak için gelmisti buraya. Kafamda deli sorular. Sorular bekleyebilir şuan ölmemek için savaşmam gerekiyordu. Bir süre öyle durduktan sonra bir çift araba farı belirmişti uzaktan çok geçmeden yanımızda durmuştu. Arabadan inen kişi bizi gördüğünde şaşırmışti. Çokta olağanüstü bir şey yoktu aslında altı üstü yaralı l, her tarafı kanlar içinde kalmış bir kadın ve ona yardım etmek için gömleğini feda etmiş yarı çıplak bir adam yani tuhaf bişi yoktu. Uzaylı değildik ya. "Ne bakıyorsun öyle bön bön git arka kapıyı aç !" diye bağırmisti. Bunu duyan adam korkmuş gibi ikiletmeden dediği şeyi yapmıştı. Bana yardım eden yakışıklı bey sırtımdan ve bacaklarımda tutarak kucağına almıştı. Beni arabanın arka koltuguna yerleştirdikten sonra kendisi de yanıma gelmisti. Diğer adam ise sürücü koltuğuna oturarak arabayı sürmeye başladı. Yakışıklı bey doktor edasıyla yaralarımı daha iyi bakmak için ışık açmıştı. Görememiş olacaktı ki ilk yardım çantasından çıkardığı makas ile yaralarımın olduğu yerdeki delikleri büyüttü. O sıra bende onu daha rahat inceleme fırsatı buldum. Hafif uzun kahverengi dalgalı saçları dağılmış ve alnına dökülmüş, saçlarından aldığı o güzel rengi gözlerinde de kullanılmıştı, esmer teni ne kadar ortam loş olsada parlıyordu, karın kaslarının üstünde eski ve derin olduğu belli olan yara izi vardı. Sanki usta bir sanatçının elinden çıkmış gibiydi insan olamicak kadar yakışıklıyı. Ona bakmak herşeyi unutturuyordu. İlk defa gördüğüm birisi bende böyle duygular hissetirmesi saçmaydı. Kaşlarını çatarak konuşmaya başladı. " Yaranın içinde kurşun var !" Demişti. " Çıkart o zaman, yapabilir misin?" Soruma şaşırmıştı. " Yaparım da sonra bişi olursa beni suçlama ama." Dediği şey komiğime gitmişti. Çocuk gibi onu suclamamdan korkuyordu. "Suçlamam merak etme." Demistim. Biraz tereddüt ederek ilk yardım çantasından ameliyat cımbızını dezenfekte ederek yaramın iltihap kapma ihtimalini azaltıyordu. İşinden gözlerini ayırmadan arabayı süren kişiye "Oğuz ne kadar yolumuz var?" Sesi otoriter çıkmıştı. Benle konuşurken daha nazikken başka birine daha sert konuşuyordu. Belkide bu sadece ona karşı böyleydi. Kişisel algılamam yanlıştı. "Yarım saat var." Dediği şey ile yakışıklı bey tekrardan kaslarını çattı. "Hızlı sür şu arabayı." Demişti. Nerde olduğumuzu bilmiyordum fakat şehirden çok uzak olduğumuz belliydi. Cımbızı tamamen steril hale getirmişti. Getirmeye çalışmıştı en azından. Elindeki kanla kaplı olan eldiveni çıkartıp yeni temiz eldiven geçirmişti. Cımbızı yaramın icine bastırarak kurşunu çıkarmaya çalışıyordu. Kurşun çok içerde olduğu belliydi bu işi burda yapmam ne kadar sağlıklıydı bilmiyorum ama bir şekilde oluyordu. Ölürsemde yakışıklı bir beyin elinde ölücektim aslında şanslıydım. Kaç kişiye böyle bir şans veriliyor ki. Sesim çıkmıyordu sadece yaptığı şeyi izliyoruldum. Canımın acısını hissettiğimde ise koltuğun kenarını var gücümle sıkıyordum. Nefes alışlarım düzensizleşmisti. Kurşunu çıkarttığı gibi tampon yaparak yaradançıkıcak kanı durduruyordu. Bacağımdaki kurşunuda çıkarttıktan sonra spançlarla tampon yapıyordu. Sanki saatlerce aralıksız koşmuş gibi hızlı hızlı nefes alıp veriyordum. "Aferin dayanıklı çıktın başkası olsa şuana kadar çoktan bayılmıştı." Demişti. Ona laf yetiştirmeyi es geçerek kendimi sakinlestirmeye çalıştım. Bir süre sessizce beklemiştik. Nefesimi düzene sokmuştum yani öyle umuyordum basım dönüyordu çok kan kaybından olsa gerek. Onun gözlerine bakmaya başladım. Bunu fark edince " neden öyle bakıyorsun?" Diye sormuştu. Onun sorusunu duymamazlıktan gelerek ben soru sormuştum. " Adın ne?" Sorduğum soruyla afallamiştı. Beklemiyordu tabiki böyle bir soruyu. " Sence bunu öğrenmek için doğru zaman şuan mi?" Diye sormuştu. " Eğer ölürsem bana yardım eden yakışıklının ismini bilerek ölmek isterim." Demistim. Biraz bekledi ve kafasını önüne eğdi. " Toprak, Toprak Arslan." "Baran Kaya." Dememle bakışlarını bana dönmüştü. Gözleri şaşkınlıkla açılırken fısıldamıstı. " Sen nasıl?" Demisti. Bu sefer yarım ağız gülen ben oldum. "Nerden bu bilgiyi bildigimi öğrenmek istiyorsan beni yasatman gerek." Demistim. Üstünde baskı kurarak onu şartlandırmıştım. Yaşama gerekiyordu. Bu kadar erken ölmezdim.
Araba durunca hastaneye geldiğimizi anlamıştım bizim kapimizi Oğuz olarak adını öğrendigim kişi açmıştı. Baran'da beni kucağını alarak hastanenin acil kısmından içeri girmiştik. Beni bir sedyeye alarak bir yere götürüyorlardı. Etraf bulaniklasti, sesler ugultuya dönüştü. Çok kan sanırım bilincim bir daha açılabilecek mi bilinmeden kapandı.• • • • • • • • • • •
Umarım beğenirsiniz.
Düzenlenicektir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Katil Heryerde
Fiksi RemajaNemisa'nın ruhu yıllar önce TD yüzünden ele geçiriliyor ve 1135 yıl sonra ruhu ölüm makinesi olarak ajan bir kızın bedenine girerek cinayet üstüne cinayet işliyor.Ajan kızımız cinayetlerin kimin işlediğini arıyor fakat bilmiyor ki kendi bedenindeki...