Yn: Hazırım beni evime bırak.
Wong: Ben zaten senin evinim ya.
Yn: Birşey söylemeye gelmiyorsun ya ben giderim.
Wong: Şaka canım seni evine bırakacağım senin yüzünden işimden oldum bana bakmalısın.
Yn: Aman be!
Wong: Ben aşağı ineceğim sen kendin gel.
Yn: Wong! Valla şakaydı ya! Kendim nasıl ineyim! Heyy!
Derken içeri birisi girdi 1.90 boylarında sarışın gözlüklü yeşil gözlü bir çocuk içeri girdi.
-: Burası benim odam değil mi?
Yn: Ben nereden bileyim be!
-: Bağırmanıza gerek yok hemşireye soracağım.
Yn: Sinir ediyorsunuz insanları.
-: Öyle miymiş?
Yn: He öyle ne yapacaksın?
-: Hiçbirşey.
Yn: Çekil zaten heryerim ağrıyor.
-: İsterseniz yardımcı olabilirim.
Yn: Aşık mı oldun?
-: Sizede yardım edilmeye gelmiyor, kendiniz gidin.
Yn: Çekil o zaman aaaayy kemiklerim!
-: İyi misiniz?
Bir anda elimden tuttu ve bir eliyle de belimden tuttu tam o esnada Wong karşıdan bize pis pis bakıyordu hemen yanımıza geldi.
Wong: Sen kimsin?
-: Hiç, hanımefendi kendini kötü hissediyordu sanırım.
Wong: Seni ne ilgilendirir?
Yn: Of ya!
Min-si: Yn!
Yn: Oh! Unnie!
Min-si: Yn neler oluyor?
Yn: Unnie kurtar beni buradan!
Min-si: Gel böyle.
Min-si elimden tuttu ve beni kapıya kadar götürdü hastaneden çıktık ve bir banka oturduk.
Min-si: Onlar kimdi?
Yn: Birisi Wong sevgilim diğeri ise tanımadığım birisi.
Min-si: Sevgilin mi vardı? Bana neden söylemedin?
Yn: Herşey çok karışık unnie vakit bulamıyorum ki.
Min-si: Anlayabiliyorum.
Yn: Ben Wong'a bakacağım, burada bekle.
Min-si: Tamam.
Kalktım ve yine içeri girdim Wong'a bakındım ama bulamadım hastanedeki cafeye baktım oradan iki tane kahve almış parayı ödüyordu.
Yn: Wong!
Wong: Yn, bağırma.
Wong'un kulağını çektim ve ona beni bıraktığı için kızdım. Ona kızıyordum ama birgün gerçekten beni bırakıp giderse kahrolurum.
Yn: Hadi gidelim unnie beni beklıyor.
Wong: O kim?
Yn: Yeni avcı ama çok seviyorum.
Wong: Keşke bende avcı olsaydım, çok eğlenceli görünüyor.
Yn: Anca rüyanda.
Wong: Belki de sana ceza vermeliyim.
