Kurguda geçen her şey hayal ürünüdür. Gerçek hayatla hiçbir ilgisi yoktur.
Günümüz
Saat:12.00Uzun bir araba yolculuğunun ardından inceleme yapacağımız alana gelmiş bulunmaktaydık.
Bu bölgede yeraltı kaynaklarının olduğu varsayımında bulunarak o tahminlerimizi ispat etmek için gelmiştik.
Ekibimiz yaklaşık 10 kişiden oluşan ufak bir ekipti. Ve o 10 kişinin kontrolü bendeydi. Bu yüzden ciddi kararlar alınması gereken yerde ben devreye girerdim.
Mesleğim jeoloji mühendisliğiydi.
Bu mesleğe olan ilgim küçükken biriktirdiğim taş koleksiyonu ile başlayıp bugünlere gelmişti.
Herkes yavaş yavaş arabalardan inerken ben inmedim.
Hem yorgun olduğum için hem de bu bölgelerin tehlikeli olduğunu bildiğim için arabadan inmekten çekiniyordum.
Tehlike dediğim tabiki hayvanlar değildi.
Tehlike teröristlerdi.
Sivil insanların hayatını tehlikeye atmaktan bir an bile tereddüt duymayan, çekinmeyen insan dışı varlıklar.
Onlar hakkında kulaktan dolma bilgiler olsa da, bulunduğumuz bölgede teröristlerin kaynadığına dair duyumlar çokça duyuluyordu.
Bir çok kadın, çocuk ve erkeklerin kaçırıldığına dair bir sürü konuşmalar bize kadar geliyordu.
Bu tür bilgileri, hep söylenti şeklinde duymuştum ama gerçek yaşanan bir olayı bizzat duymamış ve görmemiştim.
Damarlarımda Türk kanı gezinse de
bir şey olabileceğinden dolayı korkmuyor değildim. Çünkü onların acımasızlığı hiçbir şeye benzemezdi.Belki de bu tamamen burada yaşayan insanların uydurmacasıydı.
Bu düşüncelere dalmışken ekibin çoktan makineleri araçlardan indirdiklerini gördüm.
İşleri tamamen bitinceye kadar telefonumda galeriye girip çektiğim fotoğraflara bakındım.
Başarılarla dolu bir galeri gözlerimin önünde duruyordu.
Ekipcek tehlikeli yerlere girip nadir türleri ve gizli yerleri keşfettiğimiz için bir iki tane ödül almıştık.
Bu ödülleri alırken içim hep bir buruk olmuştu çünkü ilk ödülümü aldığım zaman annemi ve babamı kaybetmiştim. Daha doğrusu onlar hain bir saldırıda şehit düşmüşlerdi.
O günü hiç unutmuyor, unutamıyordum.
İçimde hâlâ onların acısı duruyordu.
Aradan 3 yıl da geçse acıları hep tazeydi.
Hiçbir zaman kabuk bağlamamış, bağlamayacaktı. O yara her zaman benimle birlikte yaşayacaktı. Bazen o yarayla gurur duyacaktım bazen de kanata kanata hatırlayacaktım.
İşte şimdi yeni bir ödülü almak için bir araştırma içindeyken bu sefer içimde korku vardı.
İnsan ödül almaktan korkar mıydı?
Korkmazdı elbet ama işte ben korkuyordum.
Ne zaman ödül alsam yakın çevremden birine zarar gelmiş olması beni tedirgin etmeye yetiyordu.
Bu sefer ödülü alırsak kime zarar geleceği konusunda endişelerim vardı.
Anlayacağınız ödüllerim bana ödül değil lanet olmuştu.