20

419 48 3
                                    

Keyifli okumalar.

Sıcak...

Aşırı sıcaktı ve yanımda bir beden bana sıkıca sarılmıştı. Dün gece aklıma geldiğinde tüm kan yanaklarıma hücum etti. Hadi ama Jimin, sanki onun öncesinde adamla elim sende oynuyordun, neyinden utanıyorsun? İç sesime haklı olsa da göz devirip yerimden kıpırdandım. O kadar ağırdı ki gücüm yetmeyince kafamı yatağa geri koydum. Arka tarafım sızlayınca utanarak inledim.

"Yoongi..." dedim dürterek. Hiçbir kıpırdanma olmayınca yeniden dürttüm. Hızla gözlerini açtı ve etrafı taradı. Halen üzerimden kalkmamıştı.

"Uyan, benim gitmem lazım." dedim gözlerimi ondan kaçırarak. Eliyle gözlerini ovarken uykusundan uyanmaya çalışıyordu.

"Gitseydin." dedi ifadesiz bir sesle. Gözlerimin içine bakınca kollarımı açmaya çalıştım olayı göstermek için ama açamayınca o da üzerimde olduğunu anlamıştı. Yatakta oturur pozisyona gelince, beni süzdü. Dudaklarında alaycı bir gülümseme belirdi, beni utançtan öldürmek için mükemmel bir sebepti. Hızla ayağa kalktım ve etrafa dağılan üstümü aramaya başladım. Beni incelediğini biliyordum. Ama dönüp yüzüne bakmadım.

"Umarım arkadaşın gelmiştir, yoksa ona ceza vermeme sen bile engel olamazsın. Sana olan sevgimi kullanıp beni engelledin, ama bir kerelikti. Bir daha sen olsan bile gözyaşına bakmam." dediğinde diğer dediklerini umursamadan hızla ona döndüm. Sevgim mi demişti o?

"Sevgim mi dedin?" kaşlarını çattı.

"Ne sevgisi?"

"Sen dedin az önce."

"Kime dedim?"

"Bana." dediğimde rahatsızca yerinde kıpırdandı. Camdan dışarı baktı. Kaşları çatıldı.

"Şu tırmanan salak kaçan asker değildir umarım." konuyu değişmesi hoşuma gitmese de kafamı çevirdim. Gerizekalı çocuk, tellerden atlıyordu ama her an yakalanabilirdi. Hızla üstümü giyindim, komutan da üzerini giyiniyordu. Benim aksime yavaştı. Kemerimi takarken, ona baktım. Beni izliyordu. O da kemerini bağlarken üstü çıplaktı. Gözüm kabarık olan aletine kaydı.

"Dün doymadın galiba." alaycı sesi kulaklarıma geldiğinde kaşlarımı çattım.
Sırıttığını hissediyordum. Tam çıkacakken, ıslık çaldı. Olduğum yerde durup aceleyle ona döndüm. Birkaç adımda yanıma gelip, üst dudağımı emdi daha sonra güzel bir hamleyle alt dudağımı emip bıraktı. Bir nevi kısa bir öpücük vermişti. Nefesim kesilirken arkama bakmadan dışarı çıktım.

Kimseye görünmeden hızlı hızlı yürüdüm. Aşağı şimdi anca inmiş olan Taemin'e  doğru yürüdüm. Üzerine atlayınca küfür etti korkudan. Arkasını dönüp beni görünce tekme attı. Ben kahkaha atarken, o biri gördü mü diye arkasına bakınıyordu.

"Sen nereden gördün beni? Uyumadın mı ben gelene kadar?" dedi halen gözleri etrafı tararken. En sonunda yüzüme baktı.

"Evet gardaş, sensiz gecelerim kabuslara karıştı uyuyamadım." dediğimde dünyanın en komik yüz hareketini yaptı benimle dalga geçmek için. Yüzünü öyle bir yamultmuştu ki büyük bir kahkaha attım.

"Lan sus puşt." deyip beni çekiştirdi. Arka tarafın sızlamasını hissetsemde gülümsememi bozmadan yürümeye devam ettim onunla. Birlikte koğuşa girdik, millet uyuyordu. Birazdan kapının başında çavuşu gördüm, o bizi görmemişti.

"KOĞUŞ KALK!" öyle bir bağırmıştı ki
yüzümü buruşturdum. Millet uyanıp söve söve hazırlanırken, sırıttım ve bir sigara yakmaya gittim.

——

"Yoongi komutan bekar olduğu için talipleri çoktur tabi ki!" dedi ince sesiyle Hye-su hemşire. Chen ile birlikte revirin yakınlarında durmuş onları dinliyorduk. Aslında asla Chen için böyle bir şey yapmazdım ama Yeji denen kadın da geldiği için belki komutanın hakkında konuşurlar diye dinlemeye gelmiştim.

"Aynen öyle şekerim, ama neyse ki kışladan çıkmıyor pek fazla. Burda da tek kadın sen olduğuna göre, biraz daha şansım var." kaşlarımı çattım. Bok şansın var.

"Evet, burada uyuyor dışarı çıkmıyor. Yani daha doğrusu ne yaptığı hakkında pek bir bilgim yok." dedi sonuna doğru kendi kendine konuşuyormuş gibi söylenmişti.

"Neden?"

"Yani ilk buraya geldiğinde hakkında araştırma yapmıştım. Hiçbir şey öğrenememiştim. Sadece kimlik bilgilerine baktığımda, babasının yıllar önce vefat ettiğini, Annesinin de kız kardeşiyle Daegu'da yaşadıklarını biliyorum." dedi bir google misali hakkında bilgi verirken. Kaşlarımı çattım bunları bilmediğimi farkettim. Hayatıyla ilgili sorular sormayı kendime not edip, dinlemeye devam ettim sakince. Chen aynı zamanda kapıdan Hye-su hemşireyi de görmeye çalışıyordu.

"Garip aslında, hakkında ne azından birkaç bilgi daha bilinmeliydi. Neyse zaten görüşmek için bahaneler arıyorum. Zaten önüm boş." dedi kıkırdayıp.

Uzaktan Jungkook türkü söyleye söyleye gelirken, bizi görünce bize seslendi hayvansı bir şekilde. Elimiz ayağımıza dolanırken hızla oradan kaçtık Chen'le, Hye-su hemşirenin topuklu sesi geldiğinde bize bakmak için çıktığını anlamıştım. Ama neyse ki hızla koğuşların bölümüne geldik.

Chen içeri girerken, bende bir sigara içmek için dışarı çıktım. Cebimde ki paketten iki dal kalan sigaradan bir tane aldım ve yaktım. Akşama kadar otlanırım, zaten daha sonrasında yarın dışarı çıkma izini vardı birkaç kişiye. O zaman galeyana getirip bende çıkacaktım.

Soğuk vücuduma hücum ederken, aklıma gelen fikir ile gülümsedim.

Okuyan çiçeklerim bir oyu çok mu görüyorsunuz?

Komutan •yoonmin• ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin