1. Bölüm "Tanışma"

483 21 15
                                    

Sevgili okurlarım bu benim 2. Hikayem 2. deneyimim bu hikayenin ilkinden daha güzel olması için elimden geleni yapacağım şimdiden tüm okuyuculara teşekkür ederim saygılarımı sunarım İyi okumalar.

1. Bölüm

İstanbul -Karabey Konağı-

Zelihanın Anlatımıyla...

(Bundan 20 yıl önce Urfa'nın bir köyünde Ahmet adında bir genç varmış. Ahmet köyün ileri gelenlerinden bir ağanın oğluymuş. Günlerden birgün Ahmet sokakta yürürken Ahmet'in babasının düşmanları Ahmet'e pusu kurmuş Amaçları Ahmet'i orada vurup öldürmekmiş. O sırada oradan geçmekte olan Mustafa bu olayı görmüş görünce Koşup Ahmet'in yanına gelmiş sırt sırta verip o karmaşadan tehlikeden kurtulmuşlar. Ahmet Mustafa'yı da yanına alıp Karabey konağına getirmiş. Ahmet'in babası olanları duyunca Ahmet'i İstanbul'a göndermiş. Mustafayı da güvenilir bir yere yerleştirmiş. Ahmet Mustafa'ya dönmüş "Benim sana can borcum var söz veriyorum bir gün o borcu ödeyeceğim" demiş.)

Barış - Ohoo abla bu hikaye doğru mu belli bile değil niye çocuklara anlatıyorsun.
Zeliha - O nasıl laf Barış doğru işte babam her zaman demez mi böyle böyle diye.
Barış - Vallah abla bu hikâye değil filim gibi birşey gerçekte böyle birşey olma olasılığı kaç.
Arda - Eee anne peki can borcunu ödemiş mi?
Zeliha - Valla oğlum orasını bende bilmiyorum.
Barış - Eee sonunu bilmediğin şeyi çocuğa anlatıp aklını karıştırma ablacım.
Meryem - Oğlum hoş geldin gelmezsin sanıyordum ben.
Barış - Valla annem doğrusu gelmeyecektim ama babam aradı sizinle önemli birşey konuşacağım sende kesin evde ol dedi onun için geldim.
Zeliha - Ne konuşacak ki acaba anne sen bilmiyor musun?
Meryem - Yok bilmiyorum zaten gelir birazdan babanız anlatır.

(Kapı Çalar)

Arda - Dedem geldi dedem geldi.
Zeliha - Oğlum dur düşüceksin.
Ahmet - Selamünaleyküm çocuklar.
Barış - Aleykümselam baba hoş geldin.
Meryem - Hadi direk sofaraya geçin yemekler buz oldu zaten.

(Yemek masasına oturdular yemeğe başladılar.)

Meryem - Ne oldu Ahmet niye birşey yemiyorsun sen.
Barış - Ee baba sen bizimle birşey konuşacaktın hani.
Ahmet - Evet konuşacaktım. Çocuklar şimdi beni iyi dinleyin. Bu anlatacaklarım çok önemli şeyler.
Barış - Ne oldu baba korkutma bizi.
Ahmet - Hani size her zaman anlattığım bir hikaye vardı ya. Can borcu diye işte o borcun ödenme zamanı geldi.
Zeliha - Bu ne demek oluyor baba?
Ahmet - Çocuklar o hikaye gerçek bir hikayeydi. Benim hayatımı kurtaran Musatafa malesef birkaç gün önce vefat etmiş.
Barış - Allah rahmet etsin de baba bizimle ne ilgisi var?
Ahmet - Sizinle çok ilgisi var çocuklar. Mustafa'nın bir kızı varmış ismi Yağmur babası vefat edince yalnız kalmış kimsesiz kalmış.
Zeliha - Tamam baba da biz onun için ne yapabiliriz.
Meryem - Evet Zeliha haklı ölen ölmüş biz kız için ne yapabiliriz ki?
Ahmet - Yağmuru Urfa'da İstanbul'a getireceğiz. Orada kimsesiz kalmayacak.
Barış - Eee getirip ne yapacağız?
Ahmet - Hele bir gelsin onu geldikten sonra bakarız oğlum.
Barış - Eee tamam ben alim hemen telefondan uçak biletleri gelsin.
Ahmet - Dur oğlum dur. O iş öyle olmayacak.
Zeliha - Yaa nasıl olacakmış baba?
Ahmet - Kız oradan tek başına kalkıp İstanbul'a gelemez. Barış sen gidip getireceksin.
Barış - Efendim efendim bir dakika kim gidip getirecek dedin anlamadım baba.
Ahmet - Barış doğru duydun oğlum sen gidip getireceksin.
Barış - Niye ben baba bir ton adam var çok istiyorsan gidip getirsinler.
Ahmet - Kızı ikna etmen lazım adamlar yapamazlar bu yüzden ben senin getirmeni istiyorum oğlum bitti.
Barış - Ne demek bitti baba.
Ahmet - Yarın sabah erkenden Urfa'ya gidiyorsun git uyu dinlen.

(Ahmet yemek masasından kalkar.)

Zeliha - Yani baba bu olacak iş mi?
Barış - Yav benim işim gücüm var gidip bir kızı mı alıp gelicem.
Meryem - Çocuklar babanız bitti dediyse bitti hadi yemeğinizi yediyseniz odalarınıza.
(Barış sofradan kalkıp odasına çıktı. Üzerini değiştirip yatağına uzandı. Kafası karışmıştı. Babası ondan neden böyle birşey istemişti ki? Sabah oldu.)

Kader Oyunu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin