kaçmadı da… Ahmet
hızlı ve çevikti, dövüş sanatını babasından öğrenmişti.
Karşısında silahla duran hayduta eğilerek karşılık verdi,
elini tutup diz kapağına bir tane tekme attı, silahı alıp
haydutu diğerlerinin üzerine fırlattı. Diğer üç haydut
ne oluyor diye şaşkınlık içindeyken hızlı bir şekilde üç
tanesinin karın boşluğuna tekme attı, o üç haydut da
acı içinde kıvranırken dört tanesi de yere serildi. Yere
serilen haydutların silahlarını alan Ahmet, dördünü de
bağladı. Ahmet, kıza baktı; kız bayağı korkmuştu, tit-
riyordu. Kızı karanlıkta tam seçememişti ama zorla da
olsa tanıdı, İrem’di bu kız, hatta ta kendisiydi; ortaoku-
la kadar beraber okumuşlardı sonra yolları ayrılmıştı, o
farklı bir liseye, Ahmet farklı bir liseye gitmişti.
Zaman ne acımasızdı, günler su gibi geçmiş, geçmeye
de devam ediyordu. İrem de Ahmet de çok değişmişler-
di ama ikisi de o iki çocuk değildi artık. Oysa ki çocuk-
ken ne güzeldi her şey, İrem’le Ahmet hep birlikte takı-
lırlardı bir de Merve olurdu, üç kişi çok yakın dostlardı.
Liseden önce İrem, Ahmet’e âşıktı ama Ahmet, Merve’ye
âşık olduğu için sevdasını içine gömmüştü. Ahmet hep
İrem’e Merve’yi anlatırdı; onu ne kadar çok sevdiğini,
açılamadığını, çekindiğini anlatırdı. İrem ise içine ata
ata dinlerdi çünkü İrem de çok seviyordu Ahmet’i ama
Ahmet, İrem’i arkadaş olarak gördüğü için bir şey demezdi, diyemezdi daha doğrusu onu. Sevdiğini söylerse
Ahmet onunla hiç konuşmayabilir, araları bozulur dü-
şüncesi ile Ahmet’i sevdiğini hiç söyleyememişti, sevda-
sını hep içine gömmüştü. Şimdi ise kader yine onları bir
araya getirmişti. Ahmet, İrem’i görünce şaşırıp:
“İrem ne işin var burada, gecenin bu saatinde?” dedi.
“Ahmet seni hiç beklemiyordum gece vakti, asıl senin
ne işin var? Seni gördüğüme çok şaşırdım, bu şekilde
karşılaşacağım aklımın ucundan bile geçmezdi.”
“Uyku tutmadı, yatağın içinde bir sağa bir sola dö-
nerken sesler duydum, çıkıp bakayım dedim, iyi ki de
bakmışım yoksa şimdi ne hâlde olurdun Allah bilir!”
“Evet ya sen olmasan şu an çok kötü durumda olaca-
ğıma eminim… Kaç yıl oldu seninle görüşmeyeli?”
“Beş altı yıl falan olmuştur.”
“Bayağı da olmuş, sanki dün gibi…”
İrem, Ahmet’in karşısında olduğuna inanamıyordu,
belli etmemeye çalışıyordu ama onu hâlâ çok seviyordu.
Yıllar geçmesine rağmen hâlâ onu unutamamıştı, sık sık
rüyalarına bile girmişti İrem’in. Kalbi küt küt atıyordu,
kalp atışlarını kendisi bile duyabiliyordu.
“Ee cimcime, anlat bakalım, bu haydutlar ne istiyor-
lardı senden?”
“İçim sıkıldı, bir hava alayım dedim sonra bunlar ta-
kıldı peşime, para istiyorlardı. Sen gelmeseydin sanırım
beni gasp edip öldürürlerdi.”
“Tam zamanında yetişmişim o zaman.”
“Evet sen küçükken de böyle kahramanlıklar yapar-
dın, cimcime diyerek de beni sinir ederdin, hâlâ unut-
mamışsın cimcime kelimesini…”
“Tabii kızım; nerede çaresiz, mazlum görsem onlara
yardım etmeyi boynumun borcu bildim ayrıca cimcime-
sin, eskiden kimse geçinemezdi seninle.”
“Eskiden beni cimcime cimcime diyerek sinir eder-
din, ben de çok sinir olurdum ama severdim seni, sayılı
dostlarımdandın sen de.”
“Eyvallah, teşekkürler. Senin olanlardan haberin yok
sanırım.”
“Yok, hayırdır, kötü bir şey yoktur inşallah?”
“Çok kötü bir şey oldu, babamı kaybettik.” İrem duy-
dukları karşısında beyninden vurulmuşa döndü.
“Ne zaman, nasıl? Ben daha yeni geldim, gelince de
annemle babam uyumuşlardı, bir şey duymadım.”
“Konuşmaya daldık, şu haydutları unuttuk. Polis
yolda geliyor, onlar gelene kadar seni evine götüreyim.”
“Tamam olur. Çok üzüldüm, baban çok iyi biriydi,
bunu beraber atlatacağız.”
“Tamam önce seni evine bırakayım.” İrem’in evi uzak
değildi, beş altı sokak ötedeydi, onun için Ahmet’in
İrem’i evine bırakması uzun sürmedi. Evin önüne gel-
diklerinde İrem’le Ahmet kaybettikleri yıllara inat sım-
sıkı sarıldılar.
“Ben yanındayım her zaman, bunu unutma, beraber
atlatacağız.” İrem, Ahmet’i sevdiğini söylememek için
kendini zor tutuyordu, Ahmet ise ağlamamak için ken-
dini zor tutuyordu.
“İyi ki buradasın İrem.”
“Ben hep burada olacağım.” deyip eve gitti.
Ahmet haydutların yanına geldiğinde polisler çoktan
gelmişti. Ahmet, polislere durumu anlatıp evin yolunu
tutmuştu. Polisler, haydutları arabaya bindirip karako-
la götürmüşlerdi. Ahmet, bir şey fark etmişti; haydut-
ların hepsinin kolunda yıldız ve ortada daire şeklinde
bir dövme vardı, bu bir tesadüf müydü yoksa bunun da
bir anlamı var mıydı?
![](https://img.wattpad.com/cover/365831260-288-k382665.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşka hasret(kitap Oldu)
Novela JuvenilVatan aşkını tüm aşklardan üstte tutanlara ithafen....