4. BÖLÜM

8.4K 710 108
                                    

4. Bölüm

İyi okumalar, ne kadar çok yorum yaparsanız, bölüm o kadar hızlı gelir! 💕

Senelerin ardından koparılan takvim yaprakları etrafı acımasızca kuşatıyordu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Senelerin ardından koparılan takvim yaprakları etrafı acımasızca kuşatıyordu. Belki dedim içimden, belki bir gün bu gözlerde bir pişmanlık görecek olursam, bu içimdeki öfkeyi dindirmeye yetmesin. Hatta o kadar çok harlansın ki, pişmanlığı bir yıkıma dönüşsün. Çünkü seneler önce, o gözler kendisine yalvaran gözlere acımamış, bir aileyi darmadağın etmişti. Benim tek düşmanım varsa, o da Kenan Kozarel'in kendisiydi. Bunu hiçbir güç bu saatten sonra değiştiremez, beni bu kinimden döndüremezdi.

Mumun tutuşan ucu yavaşça parmak uçlarıma bulaştığında, avuçlarımı içinde bir şey tutuyormuş kaçmasından korkuyormuş gibi sımsıkı kapattım. Mumun ucuna birinin üflediğini hissettiğimde, etraf çok kısa bir an karanlığa büründü. Öfke bu kadar kolay bedenimi kuşatmıştı.

Sakin ol dedim içimden sadece. Ona istediğini vermeye değil, bu defa istediklerini ondan almak için buradaydım.

"Merhaba, Kenan Bey." Dedim, yüzümdeki sahte gülümsemeyle, onu gördüğüm için çok sevinmiş gibi. Yüzümdeki dalga dolu ifadeyle anlık duraksadı, az önceki adımları yerini bulmuş gibi tam önümde durdu. Saçımı yavaşça sırtımın arkasına doğru attığımda, yanındaki siyah kalem etekli kızla göz göze geldim, asistanı olmalıydı. Kızın sorgulayıcı bakışlarına aldanmadan, elleri ceplerinde beni seyreden adama döndüm. "Sanırım beni görünce dayanamadınız, gideyim de kapıda karşılayayım dediniz."

Saçlarının çoğuna ak düşmüştü, seneler onda benim aksime daha basit şeyler götürmüş gibi görünüyordu. Üzerinde siyah bir takım elbise varken, onda Akel'in geleceğini hayal ediyor olmak o an canımı sıktı.

"Senin gelişlerin pek hayra alamet olmuyor, Avukat Hanım." Dedi iğneleyici bir şekilde. Gözlerime doğru rahatsız edici bir bakış attı. Ama ben onun aksine halimden çok memnunmuş gibi görünüyordum. "Açıkçası bu defa altından ne çıkacak, epey düşünceliyim."

Alınmış gibi gözlerimi kıstığımda, "Yorulmadaydınız, keşke." Dedim, kollarımı birbirine doladım. Yüzümdeki sahte gülümsemeden yanaklarım ağrıyordu. "Malum yaşınız var."

"Neden geldin sen?" Diye sordu resmen yüzüme dişlerinin arasından, tıslayarak. Benim aksime o duygularını oldukça açık ediyordu. Anlamazlıktan gelip masum ayaklarına yatan bendim. Alaycı bir ifadeyle, buraya son gelişimde oğlunun boşanma davası için gelmiş olmamı hatırlatırcasına, "Bu defa da beni mi boşayacaksın?" Dediğinde, anlık duraksadım. "Senin bir dur durağın yok mu?"

SAFİR VE YAKUT Where stories live. Discover now