(7) Hanımeli Çiçeği

17 1 2
                                    

Küçük yamaç hergün yaptığı gibi asfalta oturmuş bacaklarını kollarının arasına almış dışarıyı izliyordu. O sorada küçük süslü bir kız gördü fakat bu kız gördüklerine benzemiyordu farklıydı. Hiç görmemişti daha önce yeni mi gelmişti acaba? Kızıla yakın bakır saçları güneş ışığıyla ışıldıyordu hafif çilleri onu daha tatlı yapıyordu ela gözleri ise renk saçıyordu. Çiçekli elbisesiyle oradan oraya gülüşerek atlayıp zıplıyordu. Sonra durdu ela gözleri yamaçın toprak gözleriyle buluştu. Gözünü kaçırdı yamaç fakat kız yanına yaklaşıp oturdu
"Meraba"
Yamaç birşey demedi. Ailesini kaybettikten beri kimseyle konuşmuyordu yastaydı.
"Cevap vermiyecek misin"
Omuz silkti yamaç.
"Adın ne peki"
Kafasını başka yere çevirmişti yamaç
"Iıı o zaman ben sana zeytin diyeceğim o çizgifilmdeki gibi gözlerin"
Sonunda sesizliği bozdu yamaç
"O zaman bende sana limon derim"
Kız kıkırdar
"Tamam zeytin"
Bir süre sessiz kaldılar ardından limon oflayarak konuşmaya başladı
"Ne oldu sana niye bu kadar sesizsin"
Yamaçın bir an aklına o gece yaşananlar geldi
"Trafik kazası olmuş maalesef şehit düşmüşler..."
Yamaçın kafasında aynı ses yankılanıyordu aklına o anın görüntüleri gelince yıkılır gibi oldu. Limon hemen kolundan tuttu
"İyi misin"
"İyiyim gitmem lazım"
Yamaç babaannesinin evinin yolunu tuttu. Babannesi kapıyı açtığında yamaç'ın her yeri titriyordu. Babaannesi buna alışıltı babası ve annesi vefat ettiğinden beri hep böyle panik atak geçirirdi.hemen yamaçı tuttu
"Gel olum otur şöyle sofraya şimdi ben sana ilacını veririm hiçbirşeyin kalmaz"
Yamaç oturuyordu ama hala titriyordu babaannesi ilaçla yanına geldi
"Yut bakıyim kuzum"
Yamaç yuttuktan 2 3 dakika sonra sakinleşmeyi başarmıştı. Hatta babaanesinin yaptığı mercimek çorbasını yudumluyordu
"Kuzum benim, ne oldu anlatır mısın"
"Bir kız gelmiş mahalleye"
"Aa öyle mi"
"Evet annesi de o markette çalışıyormuş.."
Yüzü düştü babaannesinin. Yerine hüzün kapladı
"Sen ona mı taktın yavrum kafayı. Tabiki başkalarına devredilecek hep öyle annen yok diye duracak değil ya"
"Hayır ondan değil kız benimle çok konuşmaya çalıştı ama ben pas vermedim"
"Bak oğlum sosyalleş biraz ömrünü böyle geçirmezsin"
"Ama sesiz kalınca bana ne olduğumu sordu benim de aklıma o gece geldi kötü oldum işte"
"Oğlum sil o görüntüyü kafandan unutmaya çalış böylelikle belki panik atağın da biter böylece asker olabilirsin"
Başını salladı yamaç. Zordu biliyordu ama yapmak zorundaydı annesi ve babası için.
Sonraki sabah hemen kalkıp kahvaltı yaptı yamaç ardından üstünü değiştirdi tam kapıyı açtığında babaannesi yanına geldi
"Ne bekliyorsun gitmiyor muyuz kuzum"
"Sen nereye babaanne"
"Bende şu kızın anasıyla tanışıyim bari. Sahiden kızın adı neydi"
"Limon..."
Babaannesi şaşkınlıkla baktı
"Ee yani soramadım bilemiyorum"
Dışarı çıkıp markete gittiler yine limon kıkırdıyarak bir çiçekle uğraşıyordu. Babannesi markete girip kadınla tanışıyordu bunu fırsat bilip limonun yanına gitti
"Merhaba zeytin daha iyi misin"
"İyiyim ben limon. Ama uğraştığın çiçekler pek iyi gözükmüyor"
Kıkırdadı limon
"Hanımeli çiçeği bu"
"Ay aman ne güzel" diye sızlandı yamaç
"Tabi güzel! Bak şimdi"
Limon, çiçeğin ucunu kopartıp ağzıyla emmeye başladı
"Napıyosun sen manyak çiçek öldü bitti"
"Sende yap anlayacaksın tadına bak bal gibi"
"Ya zehirlenirsem"
"Ya zeytin! Dene hadi"
Yamaç oflayıp çiçeği kopardı ardından ucunu çekti ve ağzına götürdü. Bu mükemmel birşeydi!
.............................................................................
Saatlerdir yoldaydık şehir dışında olduğumuz için yol uzundu. O sırada yamaç'ın kafası omzuma düştü. İstemsizce gülümsedim. Bir adam kaşındaki yarayla bile yakışıklı olabilir miydi ? Dikkatimi dağıtmak için alyaya baktım saatlerdir araba kullanıyordu haliyle gözleri kapanmaya başlamıştı. Kimse uyanmasın diye fısıldadım
"Alya... çok yorulduysan şu sağda bir pansiyon var iyi bir yere benziyor orada sabaha kadar dinlenelim"
"Valla hiç hayır diyemeyeceğim sağa çekiyorum"
Alya arabayı sağa çekti. Elimle yamaç'ın yanağını tuttum.
"Yamaç.. hadi kalk"
"Hmm.."
"Hadi kalk"
Yavaşça başını kaldırdı
"Noldu geldik mi"
"Yok sabaha kadar pansiyonda duracağız"
"Peki"
Arabadan çıktık. Alya hala uykulu olan beratı tutmaya çalışıyordu
"Dur be adam!"
İçeri girdik. Otel görevlisine doğru yaklaştım
"İyi günler biz bu gece için beş oda istiyorduk ama"
"Tabii buyrun anahtarlarınız"
"Ödemeyi çıkışta mı yapalım?"
"Evet"
"Peki teşekkürler"
Odalarımız yan yanaydı alya 11 nolu odaya geçti berat 12, eren abi 13,yamaç 14 ve ben 15 nolu odaya geçtim. Çantama ne olur olmaz diye gecelik almıştım onu giyip biraz uzandım. Ardından buzdolabını açtım kırmızı bir şarap buldum. Uyku tutmadığı için içmeye karar verdim. Bir bardağa doldurup iki kişilik masaya oturdum ve biraz şaraptan yudumladım o sırada kapım çaldı. Korkuyla elime silahımı aldım kapıya doğru ilerleyip açtım karşımda yamaç vardı hızla silahı indirdim.
"Gelebilir miyim ?"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 14 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Ateş TimiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin