(4) Hedefe Odaklan

10 0 0
                                    

Camın yanına oturmuş kahvemi içiyor bir yandan Paulo Coeclho'nun kitabı olan "veronika ölmek istiyor'u" okuyordum. gerçekten güzel bir kitaptı. O sırada kaşı camda kahve içen geçen gün tanıştığım adamı gördüm hakan'dı o. Beni fark edince gülümseyip aşağı inmemi anlatmaya çalıştı onu kafamla onaylayıp hemen saçımı topladım rahat eşorfman takımı giydim ve dışarı çıktım sıkıntıdan bayılıyordum bugün cumartesiydi. Bankta oturan hakan'ı görünce yanına oturdum. Beni görünce gülümsedi
"Naber bahar"
"İdare eder, sen?"
Hakan sinirle homurdandı fakat bu hali çok komik ve tatlı görünüyordu
"Ne oldu yine"
Hakan ile uzun süredir konuşuyordum üstüne komşu da çıkmıştık. Artık o benim samimi bir arkadaşımdı
"Bugün yamaç bana bir kolye verdi"
Söylediğim cümle ile birlikte hakan boğazına birşey takılmış gibi öksürmeye başladı korkuyla omzuna dokundum
"Hakan! İyi misin ?"
"İ- iyiyim sen devam et"
"O beni ittirdiği günün özürüymüş takıp takmamayı bana bıraktı"
"Sen taktın mı" dedi ama sesi biraz fazla yükselmişti
"Daha değil ama takmak ile takmamak arasında kararsızım"
"Bence sana böyle davranan birinin hediyesini takma"
Oflayıp alnımı ovdum
"Haklısın ama... her neyse benim biraz başım ağrıyor sonra konuşsak"
Gülümsedi hakan.
"Tabii"
...........................................................................
Fidan rahatsız bir şekilde sızlanarak konuşmaya başladı
"Bu daha ne kadar devam edicek ahmet ya bir gün yanımıza gelemezsen..."
Ağlayan fidana yaklaştı ahmet. Karnı burnunda olan kadına sıkıca sarılıp alnına bir öpücük bıraktı
"Söz veriyorum canım, en kısa sürede onları bulacağım ve bir daha bizi rahatsız etmelerine izin vermeyeceğim şimdi hemen bir çantaya kıyafetlerinizi toplayın yamaçla ve annemle annende kalacaksınız ben konuştum birkaç gün
Fidan sızlanarak kafasını salladı
"Hayır ahmet sen neredeysen oradayız biz hiç bir yere gitmeyeceğiz nolur !" Fidan panikle sesini yükseltmeye başlamıştı. Panikleyen kadının yüzünü kavradı ahmet eliyle
"Hiç birşey olmayacak fidan yapma"
Olanları kapı arkasından izleyen yamaç haliyle şaşkındı. Kim evlerine ateş etmişti bilmiyordu ama korkmuyordu babaannesini ve ailesini korayacaktı. O anda bir çığlık sesi yükseldi
"Ahmet! Ahu geliyor bişey yap !"
Ahmet panikle fidan'ı kucağına alıp hızla kapıya yöneldi
"Anne yamaç'a iyi bak fidanın suyu geldi"
.............................................................................
"Bakın çok dikkat etmemiz gerek bu adamlar gerçek kimliğimizi çakarsa biteriz"
"Evelallah yakalanmayız" diye mırıldandı alya
"Yine de sen dikkat et ay yüzlüm o ay yüzüne bişey olsun istemeyiz" alya berat'a ters bir bakış attıktan sonra bahar'a gülümseyerek döndü
"İlk görevine hazır mısın bahar?"
Ben hala yaşadığım olayı düşünüyordum ne kadar aptaldım birkaç gündür tanıdım adamla nasıl tenha bir yerde buluşabilirdim neyse ki silahım vardı
"Bahar prenses!"
Hayal dünyamdan kalkıp benimle dalga geçmeye başlayan yamaç'a baktım. Dişlerimi sıkarak mırıldandım
"Eğer bir daha prenses dersen yamaç..."
"Naparsın prenses..." dedi yüzsüz yüzsüz ! Zaten sinirliydim ne istiyordu
"Yamaç!"
"Prenses"
"BEN SENİN DALGA KONUN DEĞİLİM, KULANANİLECEĞİN BİR OYUNCAK ASLA!"
"GO GİRL!!" Diye bağırdı gülmemeye çalışarak berat. Oysa ben gayet ciddiydim
"Rahat bırak lan kızı!" Dedi sonunda beni anlayan tek insan eren abi
Yamaç yüzsüz yüzsüz gülümsedi "napıyim abi hoşuma gidiyor"
Sinirli bir şekilde iç çektim
"Görev hakkında mı konuşsak"
Yamaç boğazını temizleyip konuşmaya başladı. Bunu öğrendiğim iyiydi tek ciddileşebildiği yer işiydi.
"Şimdi alya,berat ve eren abi siz arabada bekliyorsunuz biz de baharla"
"Neden senle ben" dedim yamaç'ın dibine girerek yamaç sinirle daha yaklaştı
"Çünkü ben öyle istiyorum"
Gözümü devirip gerilemek zorunda kaldım. Sonuçta o komutandı.
"Sonra biz baharla garson kılığına geçip sahte kimliklerimizle garsonların yerine geçeceğiz bu teşkilat ülkemize uyuşturucuları yaymadan toplantı odasındaki uyuşturucu kolisini ele geçirmeliyiz onu bir şekilde çözeceğiz. Daha sonra koliyi alıp yangın merdiveninden kaçacağız o sırada siz bir arabada arka sokakta bekleyeceksiniz biz merdivenlerle inerken size kulaklıkla haber yollayacağız siz tam kapının önüne geleceksiniz biz de bineceğiz sonra kaçacağız"
"Kapıda güvenlik olur herhalde" dedi berat
"Sorun değil imha ederiz"
Anlaşıldı o zaman hazırlıkara başlansın.
.............................................................................
Küçük yamaç ailesiyle pikniğe gitmişlerdi çimliklere örtülerini seren babaannesi ve annesi örtüye kuruldular
"Gel oğlum otur yanıma"
Küçük yamaç omuz silkti
"Silah sıkıcam ben"
Fidan bıkkınlıkla gözünü devirdi
"Ahmet bunları hep sen öğretiyorsun valla bak"
Ahmet sevgili eşine yaklaşıp saçını okşadı ve eğilip fidan'ın karnını öptü
"Birşey olmaz şimdiden öğrensin. Bebeğime iyi bak geliriz birazdan. Anne sende keyfini çıkar çay may iç dedikodu falan yapın işte"
Fidan istemeye istemeye başını salladı ne kadar içi rahat olmasa da ahmet'ti bu kafasına birşey koydu mu illa yapardı.
Elfida hanım kıkırdayarak konuştu
"Tamam oğlum sen düşünme bizi"
Ahmet elfida'nın yanağından makas alıp tebessüm etti
"Ne duruyosun aslanım yetiş bana!"
Ahmet gülerek dere kenarına doğru koştu. Peşinden de gülerek yamaç koştu.
Bu hallerini gören fidan istemsizce tebessüm etti. Rüyada gibiydi hep böyle huzurlu olmalarını dileyip elfida annesine döndü
"Çay içersin dimi anne"
"İçerim kızım saol"
Derenin başında yamaç ve ahmet yanyana dizilmişti. Ahmet silahını çıkardı
"Bende ! Bende ! Bende !"
Çocuğunun heyecanını gören ahmet mutlulukla tebessüm etti
"Önce ben sana göstereyim sakin ol almıyoruz elinden"
Merakla babasını izlemeye başladı yamaç ahmet silahı sıkıca kavrayıp pozisyon aldı diğer eliyle de oğluna hedef aldığı ağacı gösterdi
"Hazır mısın aslanım"
Yamaç heyecanla bağırdı
"Evet!"
Ahmet hedefi gözüyle takip ettikten sonra tetiği çekti ve tam hedef aldığı ağacı vurdu
Yamaç şaşkınlıkla mırıldandı
"Vaayy..."
Ahmet gururla oğluna baktı
"Deniyecek misin"
"Tabiki"
Ahmet yamaç'ın boyuna gelmek için eğildi ve yamaç'ın elini alıp silahın kabzasını tutturdu
"Ağırmış biraz"
"Bir süre sonra alışıyorsun şimdilik biraz destek verebilirim"
"Olur" yamaç ve ahmet birer eliyle silahın kabzasını bir ağaca götürdüler
"Sadece hedefe odaklan"
Yamaç derin bir nefes alıp hedefe odaklanmaya çalıştı sanırım az da olsa yapabiliyordu ahmet de biraz yön veriyordu
"Sence böyle iyi mi"
"İyi gibi baba"
"O zaman şuraya basıp tetiği çek"
Yamaç başını sallayıp tekrardan derin bir nefes aldı ve tetiği çekti
"İşte bu kadar" dedi ahmet gülerek
Yamaç merakla ağaca baktı kurşun tam ağacın ortasında değildi ama en azından tutturmuştu kendini geliştirebilirdi
"Nasıldım" diye sordu yamaç heyecanla
"Hmm.. ilk denemeye göre başarılıydı"
Yamaç başarı duygusuyla gülümsedi
Ahmet oğlunun bu haline gülüp saçını okşadı ardından yamaç annesinin yanına koştu ve arkasından sarıldı
"Anne hedefi vurdum başardım!"
Fidan şen bir kahkaha attı
"Aferin sana bebeğim benim"
"Babaanne yaptım!"
Elfida kıkırdadı
"Aferin benim oğluşuma babası kılıklı diye boşuna demiyorlar" sonra hepsi örtüye oturup yemeklerini yiyip sohpet ettiler ortamı şen kahkahalar kaplamıştı ama bilmiyorlardı bu onların son piknikleriydi...

Ateş TimiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin