Dönüm Noktası

34 4 4
                                    

Ölüler ve katiller,

Kanlar ve küller,

Dönüm noktaları.

İki gün sonra nişanım var. Kraliyetimiz de çalışanlar ve halkımız nişanım için hazırlık yapıyorlar. Hiçbir zaman varislik yapmak için heveslenmedim. Nişanım da ne yapacağımı bilmiyorum. Elim kolum bağlı olacak varisler gibi dans etmek nedir nasıl yapılır bilmiyorum, varisler gibi yemek yemek bana göre değil. Sürekli orman da duruyorum bunun verdiği bir duygu mu acaba. Ailem ateşi kontrol edebildiğimi fark ettiklerin de nişanlandırmaya karar verdiler. Ateşi ilk kontrol ettiğim de korktum her yer yanmaya başlamıştı ateşin ortasında kaldım, beni yakmamıştı. Sonra ateş bana alıştı ben ateşe. Soğuk olduğu zaman nefes alamıyorum sıcak olan tenim soğumaya başlıyor ve ölecek gibi oluyorum. Müstakbel nişanlımı tanımıyorum ki zaten tanısam da bir şey değişmeyecek. Ben bu evliliği istemiyorum. Kraliyetler arasında savaş oluyor sözlümün krallığı bu savaş da savaşıyor. Lord ölürse oğlunun ne yapacağını bilmediği için tıpkı kendi karısının arkasında olduğu gibi onun da arkasında karısı olsun istiyor. Prens evlenmeyi istemiyordur herhalde kim tanımadığı bir kızla evlenmek istesin ki?
Abim Valor yanıma gelip beni dürttü "Nişanını mı düşünüyorsun Diana?" dedi.

"Hayır abi sadece dalmışım bu kraliyetler arasında ki savaşta bizim kraliyetimiz de savaşıyor mu?"

"Sen şimdi bunları düşünme nişanını düşün bu evliliği istemediğinin farkındayım ama hepimizin güvenliği için bunu yapmak zorundayız senin bu gücünü halk fark edebilir şüpheleniyorlar senden o prensle evlenirsen bir süre daha seni koruyabiliriz." dedi ve saçımı okşayıp odadan çıktı.

Aradan tam iki gün geçti nişan günüm geldi. Kız kardeşim Riana yanıma geldi "Herkes aşağıda seni bekliyor hazır mısın? iyi görünmüyorsun Diana." dedi.

"Nasıl iyi olabilirim ki zorla evlendiriliyorum kendi sözümüz de bile gelmedi. Görmek dahi istemediğim adamla bir ömür geçirmek zorundayım."

"Belki zamanla seversin hadi aşağıya inme zamanımız geldi hızlı olmazsak kralımız kızar."

"Görünüşe göre prens daha gelmemiş. Bugün gelmesinin zorunlu olduğunu düşünüyorum ne de olsa kendi düğünü."

Riana ya biraz dışarıda hava alacağımı söyleyip dışarıya çıktım. Saatler geçiyordu prens daha gelmemişti kapının önünde dolaşıyordum belki gelir de görürüm diye. Daha tanımadan fazlasıyla ön yargı oluştu içim de yavaş yavaş sinirleniyordum. Sinirlenirsem yine o özelliğim ortaya çıkardı kontrol etmeyi bilmediğim için her yeri yakma ihtimalim var.

Ben daha düşünürken fark etmeden etrafın yanmaya başladığını görmüştüm. Başıma yine bela aldım. Riana fark etmiş olacak ki koşarak yanıma geldi ve buradan kaçmamız gerektiğini söyledi. Sadece bazı yerler yanıyordu ve bu da fazla büyütülecek bir şey değildi ama o ısrarla beni götürmeye çalışıyordu. Ben daha neyin ne olduğunu anlamadan ormanın içine girmiştik. Riana ya ne olduğunu sordum. "Sen biraz daha hızlı olsana anlatırım sonra." diyerek geçiştirdi. Bir tane terk edilmiş eski bir saraya girdik. Etrafta babam ve annemin tabloları duruyordu.

Yemek masası büyüktü. Riana ya ne olduğunu tekrardan sordum. Ama uyuyup güç toplamamız gerektiğini söyledi. Ben de fazla uykum olduğu için ısrar etmeyip gösterdiği odaya gidip uyudum.

Kan ve KülHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin