1. Bölüm: Veda

53 19 8
                                    

"Haftaya görüşürüz gençler!" Hoca sınıftan çıktı. Ben de yavaşça toparlanmaya başladım. Çantamı da alıp sınıftan çıktım. Kardeşim sınıfın kapısında bekliyordu. Şaşırmıştım. Okulu bu saatte bitmeme-
sine rağmen neden buradaydı ki? Gerçi bitse bile beni beklemeye gelmezdi o da ayrı bir mesele.

"Noldu kız, senin okulun bu saatte bitmiyor. Kaçtın mı ayol yoksa?" dedim espiri yaparak. Güldü. "Yoo. Annemler aldılar. Beraber birşey söyleyeceklermiş ikimize de." dedi ve merdivene yürüdü. Ben de pe-
şinden gittim. Bu sefer de, "Eh, hadi gidelim de bir öğrenelim neymiş mesele." dedim sesimi kalınlaştı-
rıp racon kesermiş gibi. Gözlerini devirdi Erva. Ay-
nı zamanda da gülümsüyordu.

Aşağıya indiğimizde bizim araba hemen kapının önündeydi. Aceleyle koşturup arabaya bindim. Kapıyı biraz sert çarptığım için babam bana yan-
dan bir bakış attı. Benden hemen sonra da Erva bindi arabaya. Arka koltukların orta tarafına geçip annemlere doğru eğildim. Erva beni itekliyordu. Onu takmadan sorumu sordum. "Evet anneciğim veya babacığım. Bize bu önemli bilgiyi lütfen artık verebilir misiniz acaba?" Annem tereddütle baba-
ma baktı. Babam başını salladığında annem bize döndü ve konuşmaya başladı. "Şimdi kızlar, biz babanızın işleri nedeniyle İzmir'e taşınmak zorun-
dayız. Bakın ben de istemezdim sizi buradaki arkadaşlarımızdan, okulunuzdan, sevdikerleriniz-
den ayırmak istemezdim ama mecburi." Tam bir daha konuşmaya baayacakken lafını böldüm. "Annem çok özür dileyerek lafını kesiyorum. Ben şimdi buz patenini de bırakmak zorunda mı kalıcam? Hayır anne ya. Asla bırakmam istesem bile yapamam. Buz pateni benim hayatım oldu artık. Peki tamam diyelim bıraktım. Eğitmenimi nasıl bırakıcam? Çocukluğumdan beri onunlayım ben." dedim sakince. Annem yine konuşmasına devam etti. "Biliyorum kızım anlıyorum seni ama dediğim gibi yapacak bir şeyimiz yok. Orada yeni bir eğitmenle devam edeceksin." dedi benimle aynı sakinlikle. Arkama yaslanıp gözlerimi kapadım ve kendime düşünme fırsatı tanıdım.

Eve varmamıza az kalmıştı. Tekrardan anneme doğru eğildim ve, "Pekala o zaman eğitmenimi öğrenebilir miyim?" Annem da bana dönüp, "Hay hay! Kendileri Bartu Bozkurt olur. Türkiye'nin en iyi eğitmenlerinden birisiymiş." dedi. Başımı olumlu anlamda sallayıp arkama yaslandım. Tele-
fonumu çıkartıp araştırmaya başladım.

Daldığım sırada Erva aniden kolumu çimdikleyin-
ce irkildim. Sağ elimi ağzıma götürüp başparmağı-
mı üst dişime dayayıp kafamı yukarı kaldırdım. "Öyle aniden gelinir mi ya. Korktum." dedim. Dedik-
lerimi duymayıp telefonuma uzanıp baktı. Bir anda gülmeye başladı. Neye güldüğünü anlamamıştım. Benim sormama fırsat vermeden açıklamada bulundu, "Bozkurt mu? Ay abla ben bununla bir dalga geçerim bir dalga geçerim." Zor konuşuyordu. Bu kadar komik olan neydi ki? Ben de hafiften kıkırdayıp başımı olumsuz anlamda salladım. "Sa-
kın adamla yüzyüze gelince bunu yüzüne de söyle-
me." dedim. Kollarını birleştirip alt dudağını büzdü.

Eve geldik. Babam aceleyle bize dönüp, "Kızlar yu-
karı çıkıp çabuk kendi eşyalarınızı toplayın gelin." dedi. Aceleyle arabadan inip binaya doğru yönel-
dim. Anahtarımı çantamdan çıkarana kadar Erva peşimden gelmiş kapıyı benden önce açmıştı. Ben asansöre binemediğim için 1. kattaydık. Umarım İzmir'de de öyle olur. Yoksa merdiven çıkmak çok zordu. Ben çıkana kadar Erva çıkmıştı ve kapıyı açık bırakmıştı. Şu kızın kapıyı açık bırakma huyu da bir garipti. Kendi odama girince annemin benim için kenara koyduğu açık mavi kısa kot şortu ve bol beyaz tişörtü giydim. Kenarda duran küçük valizi alıp içine önce kitaplarımı doldurdum. Sonra ufak tefek esyalarımı doldurup valizi kapattım. Ardın-
dan makyaj çantamı hazırlayıp sırt çantama koya-
cakken telefonum çaldı. Bakmak için elimdekini masaya bıraktım. Annem arıyordu. Telefonu açıp konuşmasına fırsat vermeden ben konuştum. "Tamam annecim hemen iniyoruz." Telefonu yüzüme kapattı. Güldüm. Erva'yw biel haber ver-
meden valizimi de alıp aşağı indim.

Valizimi bagaja koyup tekrar arka koltuğa geçtim. Annem bana dönüp, "Kızım kardeşin nerde?" dedi. "Gelir şimdi." dediğim anda Erva bindi arabaya. Kapıyı resmen kırarcasına kapattı. Babam dikiz aynasından 'yavaş ve kızım' dermiş gibi baktı. Erva sertçe birşey fırlattı bana. Makyaj çantamdı. An-
nem arayınca aceleyle unutmuştum yukarıda. Açıp içini kontrol ettim. Yeni aldığım gloss yoktu. Konuş-
maya, kavgaya gerek yoktu. Elimi uzattım. Başta suratımı saf saf bakmaya devam etti. Anlamıştı ama canı kavga istiyordu. Şu an hiç havamda değil-
dim. Hâlâ bekliyordum. Sonunda pes edip verdi. Onu da koyup makyaj çantama koyup sırt çantama koydum. Kulaklığımı takıp kitabımı çıkarttım. Yol boyunca dışarıyla bağlantımı kestim.

Havaalanına gelmiştik. Valizlerimiz alınırken an-
nemle babama kitaplarımın olduğu valizi yanıma almayı teklif etmiştim. Ben de saçma olduğunu bili-
yordum. Ama onlardan ayrı kalınca kendimi kötü hissediyordum. Maalesef yanıma alamadım. Birkaç saatlik ayrılıktan zarar gelmezdi. Şu an da uçağın gelmesini bekliyorduk.

Yaklaşık yarım saat sonra uçak geldi. Bu doğup büyüdüğüm şehirde geçirdiğim son günüm olmuş-
tu.

Buzdan KalplerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin