İpek
Ağlıyordum. Şu anda tek düşündüğüm benden saklanan şeydi. Ben neden bilmiyordum? Keskin'in bile gözleri dolmuştu. Onu bile ağlatabilecek olay ne olabilirdi en fazla. İkisi de bir açıklamada bulunmuyordu. Sesimin titremesine hakim olamadan yine konuştum.
"Söylesenize ya benden sakladığınız şeyi, ikiniz de niye susuyorsunuz!" Sözümün sonlarında bağırmıştım. Az önce Boray'ı gördüğümde bayılmıştım. Beklemiyordum çünkü. Böyle aniden gelebileceğini tahmin bile etmezdim.
Küçüklüğümü gram hatırlamıyorum. Bunu anneme veya babama sorduğumdaysa ise öylesine geçiştiriyorlardı. Ama artık kesinleşti. Bir olay vardı. Benim meselemi benden bile gizlemelerine sebep olabilecek bir şeydi bu.
Ağlamam daha da şiddetlendi. Neden ağladığımı da bilmiyordum. İkisine de tek tek soracaktım. Önce Boray'a döndüm. "İlk sen söyle, benim en nefret ettiğim şeyi nerden biliyorsun?" Cevap yok. "Terk edilmek evet. En büyük korkum. Hadi biliyosun. Seninle çocukluktan beri beraberim." Bakışlarımı Keskin'e çevirdim.
"Peki ya sen, seninle daha yeni tanıştım ben Keskin. Yeni tanıştık ve sen beni geçmişte bırakıp gittiğini söylüyorsun." Hiçbir neden mantıklı gelmiyordu bana. Hafızamın toptan silinmesi dışında.
Cevap hâlâ yoktu. Sinirden gülmeye başladım. Ellerimi saçlarımdan geçirdim yolarcasına. Tam o sırada Boray pistten çıktı gitti. Keskin ile baş başa kaldık. Bana doğru geldi.
"Bak İpek, çok özür dilerim. Sana bunu şimdi anlatamam. Ancak zamanı geldiğinde anlatacağım. Sözüm olsun. Ama zamanını bekle. Yalvarırım ki bekle." Daha da uzatmayı düşünüyordum ama ses tonu öyle bir çıkmıştı ki uzatamadım. Sadece kafamı salladım.
Bakıştık kısa bir süre. Ağlamam yavaştan ufak iç çekişlere dönüştü. Keskin gözlerini arada sağa sola kaydırdı. Birşey ya yapmak istiyordu ya da söylemek ama çekiniyordu. Şu anda sadece birisine sarılmak istiyordum. Genelde ağladığımda veya üzüldüğümde birine sarılırdım. Ve Keskin'den başka şansım yoktu şu an. Ona doğru bir adım attığımda o da bana doğru geldi. Ben kollarımı beline satarken o da benim boynumdan sarılmıştı.
Aynı şeyi geçirmiştik içimizden. Kokusu da ayrı bir güzeldi. Derin bir nefesi içine çektim. Başımı göğsüne yasladım. O da kendi başını benim kafama yasladı.
Daha tanışalı belki iki gün bile olmamıştı. Ama ben nedense kendimi onu yıllardır tanıyormuş gibi hissediyordum. Kendimi ona bu denli yakın hissetmem normal değildi. Yani galiba.
Ağlamam tamamen durulduğunda ayrıldım ondan. Normalde utangaç bir insan değildim. Ama nedense ona sarılmak utandırmıştı beni. Gözlerine bakmadan tekrar revire girdim. Ayaklarımda sadece çoraplarım vardı. Patenlerimi çıkarmıştı isminin Sevda olduğunu öğrendiğim abla. Çok tatlı bir kadın gibi duruyordu. İyi anlaşırdık herhalde. Gülümseyerek karşıladı beni. Aynı şekilde karşılık verirken, "Sevda abla patenlerimi alabilir miyim?" Dedim. "Tabii büyür kızım şu köşeye koydum." Dedi yatağın yanını göstererek. Patenlerimi aldıktan sonra Sevda ablaya veda edip tekrar Keskin'in yanına gittim. Morali hâlâ bozuktu.
Koluna girip gülümsedim. "Hadi ya asma suratını. Gel gidelim. Ben sıkıldım ama." Dedim. Nazlı nazlı bir sağa bir sola savurdum omuzlarımı. Lafımı ikiletmeden yürümeye başladı.
⛸️
Duraksadığımda derin bir nefesi çektim içime. Ben pistin bir başındayken Keskin diğer başındaydı. Ona doğru kaymaya başladım. O da tam ortasına geçti. Ona iyice yaklaştığımda kendi etrafimda dönerek ilerledim.
Tam önüne geldiğimde iki eliyle belimi kavradı ve beni havaya kaldırdı. Bu sefer o kendi etrafında dönmeye başladı. Ben de sağ bacağımı kıvırıp, ayağımı öteki bacağıma dayadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buzdan Kalpler
Teen Fiction17 yaşındaki lise öğrencisi olan İpek hayatını buz patenine adamıştır. Normalde İstanbul'da yaşamasına rağmen babasının işi nedeniyle şehir değiştirip İzmir'e taşınmak zorunda kalıyorlar. Bu nedenle okulundan ve yıllardır beraber olduğu eğitmeninden...