𝟔

26 6 5
                                    


2 Sene Önce, Kaza Gecesi. Tarih:20/03/2013
[Hyunjin 13, Minho 28 yaşında]

-

Güzel genç, aynanın karşısında kendine hayranlıkla bakıyordu. Çok heyecanlıydı, ilk defa kalbi bu kadar hızlı atıyordu. Son kez, giydiği eteğin havalanması için etrafında döndü. Uzun saçlarını yarım bağlamıştı, güzel yüz makyajı ve az topuklu ayakkabılarıyla, mükemmel ötesi gözüküyordu.

Herkes uyumuştu, evde sessiz olmak için ayakkabılarını çıkardı ve eline aldı. Büyük olan sanki bu anı bekliyormuş gibi mesaj atmıştı "dışarı çık" diye. Dikkatlice kapıyı açtı, Minho ile göz göze geldi. Ona baktığı an öyle bir güldü ki, kim görse hayran kalırdı. Etrafında döndü, sonra bir kez daha ve bir defa daha. Başı dönmüştü güzel gencin, tam düşecekken onu tutan sevgilisyle gülüşü büyüdu. Ardından, daha da oralanmadan ayakkabılarını giydi ve kapıyı sessizce çekti. Arabaya kadar koştular. Büyük, konuşmamak için kendini yiyordu. Ancak Hyunjin, konuşmaması için ona işaret yapıyordu. Arabaya hızlıca bindiklerinde ise, Minho dayanamamış dudaklarına yapışmıştı. Küçük olan da ona karşılık verirken, daha fazla ileri gitmek istemediğinden ayrıldı sonrasında ise ona yaramaz gülüşlerinden birini sundu. Minho onu biraz gıdıkladıktan sonra, partiye gecikmemek adına gaza bastı.

Yüksek ses ve ışığın beş metre öteden gözüktüğü o mekana vardıklarında, Hyunjin heyecanla arabadan ilk inen olmuştu. Minho ise peşinden inmişti, çabucak yanına gitmiş elini tutmuştu. Eğilip dudaklarına zarif bir öpücük daha bırakmıştı. Küçük olan gülümsemiş, kahkahalar bırakmıştı. İçeri girdiklerinde, konfetiler patladı, "iyiki doğdun" bağırışları odayı doldurdu. Hyunjin bunun sıradan bir partı olacağını düşünmüştü, çünkü doğum gününü unutmuştu! Çocuk şaşkınlıkla etrafında baktı, ne yapacağını şaşırmıştı, aklına sadece Minho'ya sarılmak gelmişti. Sevgilisinin boynuna atlayıp ayaklarını havada salladı, büyük onu etrafında döndürürken alkışlar yükseldi. Sarılmaları bittiğinde, doğum günü pastasını gören çocuk ona doğru koştu. İç çekti, mumlar erimeden dileğini dilemeliydi, içinden tek bir şey geçti.

"Tanrım, lütfen Minho ömürümün sonuna kadar benimle olsun"

Fakat nereden bilebilirdi masum çocuk, bu gecenin onları ayrı bırakacağını.

Eğlendiler, öpüştüler, yediler, içtiler...

Parti bitmişti, herkes etrafı toplamakla meşguldü. Minho ise sarhoştu, ne kadar az içtim, benim bünyem sağlamdır dese de, öyle değildi. Hyunjin'in ise yaşı tutmadığından içmemişti. Tam o sırada sarışın genç yanlarına yanaştı, "Minho, istersen sizi ben bırakayım çok sarhoşsun!"

"Hayır, sarhoş falan değilim! Ben kendim giderim, hadi bebeğim gidelim" sendeleyerek ayağa kalktı büyük olan, Hyunjin onu ne kadar dengede tutmaya çalışsada zorlanıyordu. Arabaya kadar vardıklarında, küçük olan onu arabaya bindirip kemerini taktı.

"Minho, gerçekten bizi Felix hyung bıraksa iyi olmaz mıydı?"

"Hayır Hyunjin iyiyim ben, şimdi gideriz. Söz veriyorum güzelim, hızlı gitmeyeceğim" küçük olan inanmıştı. Sevgilisine herkesten çok güveniyordu, o yüzden tereddüt bile etmedi.

Birkaç dakika sonra, büyük olan gitgide hızlandı. Ayağına kadar uyuşmuş gibi hissediyordu, kendini kontrol edemiyordu. Sevgilisi ise bu hız farkını anlamıştı, "Minho, yavaş gider misin?"

"Yavaş gidiyoruz bebeğim"

"Gitmiyoruz Minho lütfen dur korkuyorum"

"Merak etme" diyerek yatıştırmaya çalıştı küçüğünü, daha fazla hızlandı, daha fazla... Hyunjin ise artık dayanamıyordu, çok korkuyordu.

𝐀 𝐂𝐀𝐒𝐄 𝐎𝐅 𝐓𝐇𝐄 𝐇𝐄𝐀𝐑𝐓ʰʸᵘⁿʰᵒHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin